Ara

Takvâ

Takvâ

Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'inde:

"Allah indinde en kerîminiz yasaklardan en ziyâde çekinen kimsenizdir." (Hucurât, 13.)

"Azıkların en iyisi günahlardan çekinmektir." (Bakara, 197.) buyurmuştur. 

Mâlûmdur ki İslâm'da vârid olan:

Muttekîn, yettekûn, ittikā (متقين يتقون اتقوا) gibi takvâ kelimesinin müştâkkâtından maksûd mânâ budur.

Kuşeyrî diyor ki: "Takvânın aslı evvelâ şirkten sakınmak sonra isyan ve günahlardan daha sonra da şüpheli şeylerden sakınmaktır." 

Hazret-i Enes -radıyallâhu anh-'ın rivâyet ettiği şu hadîs-i şerîfin mânâsı da budur:

- Yâ Nebiyyallâh! Muhammed -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in en yakını kimdir? dediler. O da:

- Her muttakîdir. Ben her muttakînin ceddiyim, buyurdu.

Bu güzel huyun ortadan kalkması hâlinde insanlara savlet edecek fecâatın derecesini öğrenmek isteyenler gitsinler de fuhuşlar, sefâhatler, şenâatler arkasında koşan sefîhlerin, sefîllerin irtikâb ettikleri rezâletlere baksınlar! Görecekler ki, manzaraların dehşeti bu hususta bir fikir edinmeleri için kâfîdir. 

Kānun bu fenâlıkların sâdece görünen, bilinen suçlarını cezâlandırır. Bizzat iyiliğe teşvîk, tergîb etmez.

Hâlbuki İslâm fazîleti; bizzat görünen-görünmeyen, bilinen-bilinmeyen fenâlıklardan, suçlardan men eder. Vukûundan evvel onlara tehdîd ve tebşîr yapar. İyiliğe teşvîk eder, doğru yolu gösterir. 

Emânet

Emânet kendisine verilen her şeyi güzel muhâfaza ve yerine göre kullanmaktır. Zıddı hıyânettir. Emânete dâir birçok âyet-i celîle ve ehâdîs-i şerîfe vardır ki hepsi de İslâm nazarında en büyük günah sayılan hıyânet beliyyesinden şiddetle nefret ettiriyor. 

Sûre-i Enfâl'de:

"Ey îmân edenler sakın bile bile Allâh'a ve Peygambere hıyânet etmeyiniz. Aranızdaki emânetlere de hıyânet etmeyiniz!" (Enfâl, 27.) 

Sûre-i Nisâ'da:

"Allah sizlere emânetleri ehline vermenizi emrediyor." (Nisâ, 58.)

Sûre-i Bakara'da:

"Kendisine inanılan adam da nezdindeki emâneti sâhibine versin." (Bakara, 283.) 

Sûre-i Enfâl'de:

"Allah, aslâ hâinleri sevmez." (Enfâl, 58.)

Sûre-i Nisâ'da:

"Allah, günâha düşkün hâini sevmez." (Nisâ, 107.) 

Peygamber Efendimiz (sav) risâlet gelmezden evvel de emânete çok dikkat ve riāyet ederlerdi. Hattâ kavmi kendilerine daha çocukluk zamânından beri "Muhammedü'l-Emîn" lakabını vermişti. 

Kur'ân-ı Kerîm mü'minleri Sûre-i Mü'minûn'da:

"O Mü'minler ki; emânetlerine ve ahitlerine riāyetkârdırlar." (Mü'minûn, 8.) âyetiyle tasvîr buyuruyor.

Sûre-i Ahzab'da:

"Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklîf ettik onu yüklenmekten geri durdular, ondan ürktüler de insan tuttu onu sırtına aldı. O şüphe yok ki zalûmdür, cehûldür." (Ahzab, 72.) 

Nisan 2024, sayfa no: 32-33

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak