Ara

Sevdiğinle Berâbersin

Sevdiğinle Berâbersin

Sevdiğinle Berâbersin
Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks)

Bedevî bir Arab:

  • Yâ Rasûlallah! Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sormuştu.

Rasûl-i Ekrem –sallallâhu aleyhi ve sellem– bedevîye:

  • Âhiret için ne hazırladın? diye sormuştu.

Enes –radıyallâhu anh– rivâyetinde bedevînin:

  • Yâ Rasûlallah! Benim Allâh’a ve O’nun Peygamberine muhabbetten başka âhiret için bir hazırlığım yoktur, diye cevap vermesi üzerine; Rasûl-i Ekrem –sallallâhu aleyhi ve sellem– bedevîye:
  • Sen sevdiğin kimse ile berâbersin! buyurmuştur.

Enes –radiyallâhu anh– der ki:

  • Biz de Yâ Rasûlallâh! Âhirette sevdiğimiz ile berâber miyiz? diye sorduk.

Rasûl-i Ekrem –sallallâhu aleyhi ve sellem–:

  • Evet berâbersiniz! diye tasdîk buyurdu. Biz de böylece bir cevaptan pek ziyâde bir ferah ve sevinç duyduk.

Ey mü’min! Kalbindeki muhabbeti yokla da, hâlini tefekkür et muhabbetin neye gâliptir.

“Enes –radiyallâhu anh– şöyle demiştir:

  • Nebiy-yi mükerrem –sallallâhu aleyhi ve sellem– buyurdu ki:

Kimde üç şey bulunursa halâvet-i îmân’ı tatmış olur.

  1. Allah ile Rasûlüllah, kendisine mâadâlarından daha sevgili olmak.
  2. Bir kimseyi bilâ garaz velâ ivaz sevmek, ancak Allah için sevmek.
  3. Allah onu küfürden kurtardıktan sonra, yine küfr’e dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak.” (Müslîm.)

Kendisi ateş’e atılmağı sevmediği gibi, şeref-i İslâm ile müşerref olduktan sonra tekrar küfr’e avdet etmeği aslâ sevmemek ve küfürden uzak olmağa çalışmak ve küfr’e yakın olmamağa çalışmak.

Kuss İbn-i Sâide’nin Beliğ Hutbesi

İyâd Kabîlesinin reisi, Dîn-i Îsevî’de muvahhid ve şâir Kuss İbn-i Sâide Sûk-i Ukâz’da beliğ bir hutbe okumuş ve şuarâ ve büleğây-ı Arab da o cemâat arasında bulunmuştu. Hutbesinde Bi’set-i Nebeviyye’nin yakın olduğunu haber vermişti.

Hutbesinin hulâsaten tercemesi:

“Ey nâs! Geliniz, dinleyiniz. Belleyiniz, ibret alınız. Yaşayan ölür. Ölen fenâ bulur. Yağmur yağar, otlar biter, çocuklar doğar, analarının, babalarının yerini tutar. Sonra hepsi mahv olup gider. Vukûâtın ardı arası kesilmez. Hemen hepsi birbirini tâkîb eder.

Dikkat edin, kulak tutun. Gökte haber var, yerde ibret alacak şeyler var.

Yıldızlar yürür, denizler durur, gelen kalmaz, giden gelmez. Yemîn ederim, Allâh’ın indinde bir Dîn vardır ki, şimdi bulunduğunuz Dînden (Îsevî Dîninden) daha sevgilidir (Dîn-i İslâm’a işâret). Ve Allâh’ın bir gelecek peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Ve O’nun gölgesi başınızın üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki, O’na îmân edip de, O dahî ona hidâyet eyleye.. Vay o bedbaht’a ki, O’na isyân ve muhâlefet eyleye.. Yazıklar olsun ömürlerini gaflet ile geçiren ümmetlere…

Ey Cemâat-i İyâd! Hani âbâ vü ecdâd? Hani müzeyyen kâşâneler ve taştan hâneler yapan Âd ve Semûd? Hani dünyâ varlığına mağrûr olup da kavmine hitâben (Ben sizin en büyük rabbinizim) diyen Fir’avn ile Nemrûd?

Bu yer, onları değirmeninde öğüttü, toz etti. Kemikleri bile çürüyüp dağıldı. Evleri de yıkılıp ıssız kaldı. Yerlerini şimdi köpekler şenlendiriyor. Sakın onlar gibi gaflet etmeyin. Onların yoluna gitmeyin. Her şey fânîdir. Ancak Cenâb-ı Hakk bâkîdir. Bir’dir, şerîki ve nazîri yoktur. Tapacak ancak O’dur. Doğmamış ve doğurmamıştır. Bizden evvel gelip geçenlerde bize ibret olacak şey çoktur. Ölüm ırmağının girecek yerleri vardır ama çıkacak yeri yoktur. Küçük büyük hep göçüp gidiyor, giden geri gelmiyor. Kat’î bilirim ki herkes’e olan bana da olacaktır.”

Hâtemü’n-Nebiyyîn –sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem– Efendimiz orada hazır olup Kuss İbn-i Sâide’nin sözünü dinliyordu. Bilâhare Kuss İbn-i Sâide vefat etmekle görüşmek nasîb olmadı.

Hâtemü’n-Nebiyyîn –sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem– Efendimiz Kuss İbn-i Sâide hakkında şöyle buyurdu: “Ümîd ederim ki Cenâb-ı Hakk, Kuss İbn-i Sâide’yi ayrıca bir ümmet olarak ba’s eyleye…”

Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks) - Musâhabe 1 kitâbından alınmıştır.

Ağustos 2019, sayfa no: 32-33

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak