Ara

Namazın Fazîletleri

Namazın Fazîletleri

Namazın Fazîletleri

Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks)

Bihterîn-i ibâdât ve mu’teber-i tâât namazdır ki, sütûn-i dîndir. Müslim ile kâfirin meyânını müfârik, mübeyyindir.

Beş vakit namazı cemâatle, cem’iyyetle ve ta’dîl-i erkân ile ve isbâğ-ı vudû’ ile müstahâb olan evkatta edâ eylemek lâzımdır.

Hadîs-i şerifte buyurulmuştur ki: “Beş vakit namaz sizin birinizin dergâhında cereyân eden nehir gibidir ki, ondan her gün beş kerre gusledilse onda denes (kir) kalmaz.”

Namaz, cemî mukarrebât-ı a’mâlin fevki olmuştur.

Ol server-i Âlemiyân -aleyhi ve âlihi’s-salevâtü ve’t-teslîmât- Mi’râc gecesinde cennette müyesser olan devlet-i rü’yet, nüzûlden sonra o devletin neş’esine münâsib olanlara namazda müyesser olmuştur.

Onun için buyurmuşlardır ki: “Namaz mü’minin mi’râcıdır.” ve “Kulun Rabbine en büyük yakınlığı namazda husûle gelir.”

Ve onun kümmel-i tâbi’lerinin ol devletten bu neş’ede büyük nasibleri vardır.

Eğer namaz ile emir buyurulmasaydı çehre-i maksûddan nikâbı küşâde ve tâlib-i matlûba delâleti edâda kim kâim olurdu?

Namaz vardır ki, lezzet-bahş-ı gamküsârândır ki, “Erihnî yâ Bilâl!” bu mâcerâdan bir remzdir. Ve “Kurratü aynî fî’s-salâti” bu mütemennâdan bir işârettir.

Bir musallî ki namazın hakîkatından âgâhtır. Edâ-i salât vaktinde gûyâ neşe-i dünyeviyyeden çıkıp neşe-i uhreviyye husûle gelirse elbette ol vakitte âhirete mahsûs olan devletten nasîbdârdır.

Namazın hakîkatına vâkıf olmayan bâzı riyâzât ehli; savmı, salâttan efdal addederler. Savmdaki ekl ü şürbü terk etmekle samediyyet sıfatı mütahakkık zannederler. Bu söz namazın hakîkatından âgâh olmadıklarındandır.

Bu tâifeden bir cemmi gâfîr kendi ızdıraplarının teskînini semâ, nağme, vecd tevâcüdden taleb ederler ve kendi matlûblarını nağme perdelerinde mutâlaa ederler.

"Cenâb-ı Hakk haramda şifâ kılmamıştır.”

Eğer kemâlât-ı salâtiyyenin hakîkatından bir şemme onlara münkeşif olsaydı, hergiz (aslâ) semâ ve nağmeden dem vurmazlardı.

Ey birâder! Namaz ile nağme arasındaki fark ne kadar ise, onların her birinden neş’et eden kemâlâtın da meyânelerindeki fark o kadardır.

Akıllıya bir işâret kâfîdir...

Hazret-i Risâlet -sallallâhu teâlâ aleyhi ve sellem- Efendimiz namaz kılanlardan birini gördü ki, kavme ve celsesinin ahkâmını yerine getirmez. Buyurdular ki: “Eğer sen bu hâl üzre ölür isen, kıyâmet gününde sana Ümmet-i Muhammed’den demezler.”

Mervîdir ki; Zeyd İbn-i Vehb bir kimseyi namaz kılarken gördü ki sücûd ve rukûunu yerine getirmez. Ol kimseyi çağırıp sordu ki, ne vakitten beri bu vech üzre namaz kılarsın?

O kimse de, kırk senedir, dedi.

Buyurdu ki: “Sen kırk senedir ki salâtı edâ etmedin. Eğer vefât edersen Muhammed Rasûlullah sünneti üzere ölmezsin.”

Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks) Musâhabe 1 kitâbından alınmıştır.

Ağustos 2020, sayfa no: 34-35

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak