Ara

Mü'minler Arasını Islâh -2-

Mü'minler Arasını Islâh -2-

Hadîs-i şeriflerde buyurulmuştur ki:

“Din kardeşini muayyebden biri ile ta'yib eden kimse o ayıbı bizzat kendisi yapmadıkça ölmez.”

“Gıybetten hazer ediniz, zîrâ gıybetin bir kısmı zinâdan eşeddir.”

Kezâ:

“Gıybet edenlerle dinleyenler günahta şerîktirler.”

Enes -radıyallâhu anh-'dan rivâyette: Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize Mi'râc'da muazzeb olan ehl-i nâr gösterildiğinde bir kavim bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini tırmalayarak cerîhadar edip muazzeb oluyorlardı. Cibrîl -aleyhisselâm-'a bunların kimler olduğunu suâl buyurunca Cibrîl -aleyhisselâm-: “Nâsın etini yiyen -yâni gıybet eden- kimseler...” olduğunu söylemiştir.

Hazret-i Enes -radıyallâhu anh-'ın rivâyetine göre Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- buyurmuştur ki: “Gıybet eden kimsenin kefareti o gıybet ettiği kimseyi Cenâb-ı Hakk'ın afvetmesi için istiğfâr etmesidir. Yoksa tevbesi tamam olmaz. İllâ gıybet ettiği kimse ile helâlleşmedikçe.” (El-Câmiu's-Sağîr)

Kuşeyrî'den:

Cenâb-ı Hak -azze ve celle- Mûsâ -aleyhisselâm-'a buyurmuştur ki:

Gıybetten tevbe ederek vefât eden kimse cennete en sonra dâhil olacak ve gıybette musır olarak ölen kimse de nâra en evvel dâhil olacaktır.

Cüneyd -kuddise sirruh- bir gün mescidde bir genç gördü. Para aldı. Cüneyd'in hatırından geçti ki, bu yiğit niçin kazanıp da yemez kendini böyle hor eder. O akşam kendine bir gaflet ârız oldu. Düşünde gördü ki bir kişi örtülü bir tabak içinde mescidde hatırından geçen dervişi pişirmiş.

- Bu eti ye, dedi. Cüneyd:

- Ben murdar yemem, dedi. O kimse:

- Dün mescidde yedin, şimdi yemez misin? dedi.

Cüneyd gıybet ettiğini anladı. O heybetten uyandı, abdest alıp namaz kıldı, dışarı çıktı, o dervişi görmek diledi. Gördü ki Dicle Irmağı kenarında oturmuş orada tere yumuş, ufağını yer. Yanına vardı. Başını kaldırdı. Dedi ki:

- Yâ Cüneyd! Mesciddeki endîşeden tevbe eyledin mi? Cüneyd de:

- Tevbe eyledim, dedi. O da:

- Var artık, ol endîşeyi eyleme, dedi. Peşinden:

“O, kullarının tevbesini kabûl eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarını bilendir.” (Yûsuf, 25.) âyetini okudu, gitti. Cüneyd -kuddise sırruh- da o kadar ağladı ki gözleri şişti. 

İbrâhim bin Edhem -kuddise sirruh- bir dâvette bulundu. Dâvetlilerden bir kimse gelmeyince ona “sakîl” demişler. İbrahim Edhem de gıybet olunan bir taâm meclisinde bulundum diye çıkıp gitti ve üç gün taâm yemedi. 

Ebu Saîd Harraz -kuddise sirruh- dedi ki:

Bir gün derya kenarında bir yiğit gördüm. Yanına bir demir divit asâ koymuş önümden geçti. Libâsı sâlihler libâsı. İllâ zâlimler âleti götürür, dedim. İleri vardım selâm verdim. Dedim ki:

- Ey yiğit tanrıdan yana yol kaçtır?

- İkidir, dedi. Biri hâsların, biri âmmlarındır. Ama sen hâsların yolundan ıraksın, dedi.

- Niçin, dedim.

- Onun için ki, sen diviti zulüm âleti sanırsın.

Hakk Teâlâ hazretleri buyurdu ki: “Şüphesiz bazı zanlar günahtır.” (Hucurât, 12.) dedi ve gitti.

Süfyân-ı Sevrî -rahimehullah- dört haslet kâfirlik getirir demiştir:

1- Bir kişiyi görmeden gıybet eylemek. Çünkü bu gaybe hüküm demektir. Gaybe hüküm ise küfürdür.

2- Hased eylemek. Zîrâ Cenâb-ı Hakk'ın bir kuluna verdiğini lâyık görmemektir.

Her kim Allâh'ın verdiğini revâ görmezse küfürdedir. Çünkü Hakk Teâlâ hazretlerinin hikmetini, adlini inkâr etmiş olur.

3- Hakk Teâlâ'nın rahmetinden ümîdini kesmektir.

“Allâh'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allâh'ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yûsuf, 87.) buyurulmuştur.

4- Haram mal toplamaktır. Bu da kıyâmet gününün hesâbına inanmamaktır. Her kim ki kıyâmet günü muhâsebesine inanmazsa kâfirdir.

Altı şey amelleri habt eder:

1- Halkın aybıyla iştigâl etmek.

2- Kalbin kasveti.

3- Hubb-i dünya.

4- Kılletü'l-hayâ (Hakk'dan ve halktan utanmamak.)

5- Tûl-i emel.

6- Zulüm.

Lokman Hekim oğluna nasîhat ile der ki: Pek çok enbiyâ aleyhimü's-selâm'a hizmet ettim. Kelâmlarından sekiz kelimeyi hülâsa olarak ihtiyâr ettim. Eğer ki teyakkun eder de bu sekiz hasletle amel eder isen ehl-i necât olursun:

1- Kalbini muhâfaza,

2- Lisânını muhâfaza,

3- Boğazını haram lokmadan muhâfaza,

4- Gözünü haramdan muhâfazadır.

Diğer dörtten ikisini alıp zikret, ikisini de unut. Alıp zikredeceğin ikiden biri; Allah Teâlâ hazretlerini alıp zikret, ikincisi de mevttir. Bu ikisini yâni Allâh'ı ve ölümü unutma demek.

Unutacağın iki şeyden biri; başkasına yapmış olduğun iyiliği unut, bir de başkalarının sana yapmış olduğu kötülükleri unut.

Ekim 2023, sayfa no: 32-33 

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak