Ara

Mükerrem İnsan - 1

Mükerrem İnsan - 1

Âyet-i celîle'de: "Zât-ı Ulûhiyyetime yemîn ederim ki muhakkak Biz, benî Âdem'i mükerrem kıldık." (İsrâ, 70.) buyurulmaktadır.

Âdemoğlunun mükerrem olan sıfatı hangisidir ve nelerdir?

Hak Teâlâ hazretleri Âdemoğlunda sâir hayvanlardan mümtaz, farklı olarak iki sıfat halk buyurmuştur: Biri cismânî, zâhirî ve bedenîdir. Diğeri de rûhânîdir.

Cismânî sıfatında, sâir hayvanlardan farklı olarak fazîletli olmasının sebebi:

Sûretinin güzel, ahsen-i takvîm üzere yaratılmış olması, mizâcının mûtedil olup maksadını tafsîlâtıyla anlatabilmesi, akıllı ve irâde sâhibi olması ve daha bir çok âlî mertebelere mâlik olmasıdır.

İnsanın rûhânî olan mükerrem sıfatı da: "Muhakkak ind-i ilâhî'de ekrem olanınız en ziyâde takvâsı olandır." (Hucurât, 13.) âyet-i celîlesi ile beyân edilmiştir. İşte insanın mükerrem olan sıfatı da ancak takvâ sıfatı ile olmasıdır.

Bu iki sıfat arasındaki farka gelince: Cismâniyet âlem-i halktandır. Zulmânîdir. Âyet-i celîlede "… Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır." (Bakara, 257.) buyurulmuştur. Bu ve emsâli müteaddid âyetlerle insanın, zulmânî sıfatının zulmetten nûra çıkarılacağı beyan buyurulmuştur.

İnsanın bu sıfatı; yer, içer, uyur, gaflette bulunur ve aynı zamanda bu sıfat hayvânîdir. Çünkü koyun ve sâir hayvanlar gibi ölür, çürür ve cismâniyetinin terkîbâtı da "anâsır-ı erbaa" denilen "nâr, hava, mâ, türâb"dan yâni harâret, hava, su ve topraktan mürekkebdir. İnsanın nefsi de hilkat îtibâriyle bu cismânî sıfata tâbîdir.

Rûhânî sıfat ise âlem-i emirdendir. Melekîdir. Ulvîdir. Yemez, içmez, uyumaz, gâfil bulunmaz. Nitekim -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz: "İki gözüm uyur, kalbim uyumaz." buyurmuştur, ki bu hadîs-i şerîf maddiyat ile mâneviyâtın farkını tefrîk ve îzah buyurmuştur.

Hak Teâlâ hazretleri kullarına: "Allah'tan korkun!" (ittegullâh) lafz-ı şerîfiyle Kur'ân-ı Hakîm'inde pek çok âyet-i celîlelerde emir buyurmuştur. Hadîs-i şerîfte dahî: "Hikmetin başı Allah korkusudur." buyurulmuştur.

"Takvâ" korkmak, korunmak, sakınmak demektir. Âhirette insanlara zarar verecek şeylerden kaçınmaktır. Ve bu hususta müteaddid mânâlar verilmiştir. Cenâb-ı Allah'tan korkmak, şirkten ictinâb etmek, günahlardan ve şübühâttan sakınmaktır.

Şüpheli şeylerden ictinâb hakkında sahîh hadîste şöyle buyurulmuştur:

"Helâl ve haram âşikârdır. Fakat ikisinin arasında birtakım şüpheli şeyler vardır ki nâsın çoğu onları bilmez. Her kim ki şübühâttan sakınırsa dînini ve ırzını kurtarıp tebriye-i zimmet etmiş olur." (Buhārî)

Müttakîlere Kur'ân-ı Mubîn, rehber ve hidâyet yoludur. Nitekim: "Bu kitab (yâni Kur'ân) o kitabdır ki, taraf-ı ilâhîden vahy ile münzel olduğuna aslâ şüphe yoktur. Takvâ sâhiplerine, günahlardan kaçınanlara tarîk-ı hayrı, doğru yolu göstericidir." (Bakara, 2.) buyurulmuştur.

İşte müttakî mü'minler, Rabblerinden hidâyet-i azîm üzerindedirler ve şu evsâfı hâiz olanlar dünyâ ve âhirette fevz ü felâh buluculardır.

Hidâyet: Doğru yola irşâd edip tarîk-ı müstakîmi göstermektir.

İttikā: Nefsi muzır şeylerden ve şer'a muhālif olan günahlardan muhafaza etmektir.

Tefsîrde beyân olunduğu üzere, ittikānın üç derecesi vardır.

Evvelâ; küfürden nefsini muhafaza etmektir.

İkincisi; Haram olan şeyleri terk ile berâber ibâdetlere de devâma sarf-ı gayret etmektir.

Üçüncü mertebesi de; bilcümle ibâdetleri edâ etmekle ve cemî günahlardan sakınmakla berâber kalbinden mâsivânın küllîsini çıkarıp ve dâimâ azamet-i ilâhiyye'ye delâlet eden delilleri tefekkürle meşgûl olmaktır, ki bu mertebe ittikānın ālâ mertebesidir.

Temmuz 2023, sayfa no: 30-31

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak