Ara

Kur’ân’a İttibâ -2

Kur’ân’a İttibâ -2

Cenâb-ı Allah buyuruyor: “Ey mü’minler! Sesinizi Nebînizin sesinin fevkine kaldırmayın ve Rasûlullâh’a söz söylediğinizde bazınız bazınıza söyler gibi sert söylemeyin ki amelleriniz bâtıl olmasın. Sert söyleyince ameliniz bâtıl olur. Halbuki siz butlânını bilmezsiniz.” (Hucurât, 2.)

Hâl-i hayât-ı Nebevî’de nasıl hürmet ve ne kadar tāzim lâzım ise dâr-ı bekāya teşrifle irtihallerinden sonra da kalben lâzım gelen hürmet ve tāzīmi muhâfaza etmek lâzım olduğu gibi ehâdîs-i şerîfesini de dinleyerek mazmûnuna göre riāyet etmek îcâb ettiğini Şifâ-i Şerîf’de Kādī İyaz hazretleri beyân buyurmuştur. Ve bazı müfessirîn de bu âyet-i celîle ile lâzıme-i riāyeti istidlâl etmektedirler.

İmâm Mâlik; bir fıkıh meselesi sorulduğunda hemen yüksek yere çıkardı. Hadîs-i Nebevî sorulduğunda gusül etmedikçe ve güzel koku sürünmedikçe çıkmazdı. Sebebini sorduklarında:

“Hadîs-i şerîfe tāzīmi severim.” der idi. Bir kere hadîs naklederken elbisesine bir akrep girmiş ve sokmuştu. Hadîsi itmâm etmedikçe hareketini bozmamıştı.

Bu âyet-i celîle Beyzāvî, Medârik ve Hâzin'in beyanları vechile ashâb-ı kiramdan Sâbit bin Kays hazretleri hakkında nâzil olmuştur.

Bu âyet-i celîlenin nüzûlu üzerine Sâbit -radıyallâhu anh- evine kapanıp: “Ben ehl-i nârdanım. Zîrâ ashâb içinde benden yüksek sadâlı yok. Binâenaleyh bu âyet benim hakkımda nâzil oldu.” diye feryâd u figāna başladığını Rasûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz hazretleri işitince huzûr-ı Risâletpenâhîlerine celb ile:

- Yâ Sâbit! Sen ehl-i cennetsin. Hayr ile yaşar ve hayırla ölürsün, cümle-i latîfe-i Nebeviyye’leriyle tebşîr buyurmuştur. Bunun üzerine Sâbit -radıyallâhu anh-:

- Yâ Rasûlallah! Bundan sonra huzûr-ı lâmiu'n-nûrunuzda ebeden yüksek sadâ ile söz söylemem, demesi üzerine şu âyet-i celîle nâzil olmuştur:

“O kimseler ki onlar huzûr-ı Rasûlullah'ta sadâlarını Rasûlullâh'a tāzīm için kısarlar. Yâni yavaş söylerler. İşte Rasûlullâh'ı tāzim ile ve kadr-i Nebevîlerini ihlâl etmeyerek âdâba riāyetle hafif sesle söyleyen kimseler Allah Teālâ’nın takvâ için kalblerini tathîr ettiği kimselerdir. Onlar için muktezây-ı beşeriyet, evvelce sudûr etmiş kusurları taraf-ı ilâhîden afv ü mağfiret olunduğu gibi şu tāzimleri sebebiyle de büyük ecr ü sevâb vardır.” (Hucurât, 3.)

 

Yeğuddūn demek, bir şeyi muayyen miktardan noksan ederler yâni bu âyet-i celîlede, tāzīm maksadıyla sadâlarını kısarak yavaş söylerler, demektir.

İmtihan, bir şeyin iyisini kötüsünden, çürüğünü sağlamından ayırıp paklamak mânâsınadır. Buna nazaran mânâ-yı âyet: “Rasûlullâh'a tāzīm için sadâlarını aşağı indirerek söz söyleyenlerin kalblerinden Allah Teālâ birtakım yaramaz ahlâk-ı zemîmeyi çıkarmakla kalblerini takvâ için müheyyâ ve rezâil-i ahlâktan tathîr etti.” demektir.

Kādī Beyzāvî'nin beyânına göre imtihan mihnettir. Buna nazaran mânâ-yı âyet:

“Rasûlullâh'a tāzīm için sadâlarını hafif çıkarıp kelâmlarını gâyet mülâyim söyleyenlerin kalblerini Vâcib Teālâ hazretleri her türlü tekâlifin mihnetlerine tahammül etmekle takvâ için hazırlayıp tathîr buyurdu.” demektir. Nasıl ki bir makine tazyîk ile bir şeyin tortusunu hâlisinden ayırıp tathîr ederse; Hak celle ve a’lâ hazretleri de, tekâlif-i ilâhiyesini kabûl ile mihnet ve meşakkate tahammül eden mü'min ve mûtî kullarının kalblerini tasfiye edip takvâ ve birr u ihsâna lâyık bir mahâl kılar, demektir. Nitekim: “Hidâyeti kabûl eden mü'minlere gelince: Allah onların muvaffakıyetini artırmış, onlara ateşten nasıl kaçınacaklarını ilhâm etmiştir.” (Muhammed, 17.) buyurulmuştur.

İmtihan lügatte tecrübe mânâsına ise de allâmu'l-ğuyûb olan Hâlik-ı Zü'l-celâl hazretlerinin ilmi, her şeyi muhît olup tecrübeye ihtiyâcı yoktur. İmtihan kelimesi mecâz olarak “imtihan muāmelesi buyurdu” mânâsına te'vîl olunur.

Cenâb-ı Hakk, bu âyet-i celîledeki fermân-ı sübhânî’sinde, huzûr-ı peygamberî’de kemâl-i edebe riāyet eden mü'minleri medh u senâ buyurmakla hem hukûk-ı Rasûlullâh'ı muhâfaza ve hem de mü'minleri hürmet etmeğe terğîb buyurmuştur. Yüksek sesle ve çok konuşmak huzûr-ı kalbi ihlâl ve kalbi mânen hasta edip zarar-ı mânevîsi pek büyük olacağından ehemmiyetle hazer lâzımdır.

Aralık 2024, sayfa no: 40-41

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak