Ara

Hz. Ebû Bekir’in Yazdırdığı Ahidnâme

Hz. Ebû Bekir’in Yazdırdığı Ahidnâme

Hz. Ebû Bekir’in Yazdırdığı Ahidnâme

Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks)

“Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyle: Abdullah bin Kuhafe’nin dünyâdan çıkarken son deminin hitâmında, âhirete giderken ilk deminin başlangıcında, kâfirin îmâna fâcirin îkâna geldiği, kâzibin doğru söylediği dakîkadaki ahid ve vasiyetidir. Ömer bin Hattab’ı kendime halef eyledim. Onun sözünü dinleyiniz. Ona itâat ediniz. Ben bununla Allâh’a, Peygambere, dînime, nefsime ve söze iyilik istemiş bulunuyorum. İcrâ-i adâlet ederse, ondan beklediğim ve umduğum odur. Başka bir hat ve hareket tâkîb ederse; biliniz ki kişi ne işlerse onu kazanır. Benim bütün hedefim hayırdır. Gaybi bilmem. Zulm edenler nelere giriftâr olacaklarını bilirler. Vesselâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.” Bu ahidnâmeyi ikmâl ederek mühürledi ve herkese okutarak umum nazarında hüsn-i kabûl ile karşılandı. Bunu müteâkip Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer’i çağırarak ona şu nasihat ve vasiyette bulunmuş, Ömer de ona göre hareket etmişti: “Ben sana bir vasiyyet edeceğim, onu iyi hıfz edesin. Allâh’ın gecede bir hakkı vardır onu gündüzün kabûl etmez ve gündüzün bir hakkı vardır, onu da gece kabûl etmez. Bizim hiçbirimiz için farzı edâ etmedikçe nâfile yoktur, kıyâmet günü mîzanları ağır gelenlerin mîzanlarının ağır gelmesi hep dünyâda Hakk’a ittibâları ve onun onlara ağır gelmesi sebebiyledir. Hak’tan başka bir şey konmayan bir mîzânın ağır gelmesi ise hakkıdır. Kıyâmet günü mîzanları hafif gelenlerin mîzanlarının hafif gelmesi de dünyâda bâtıla tâbi olmalarından ve onun onlara hafif gelmesindendir. Bâtıldan başka bir şey konmayan bir mîzânın hafif gelmesi de hakkıdır.. Görmez misin? Allah Teâlâ ehl-i cenneti en güzel amelleriyle zikretmiştir. Onun için bir kâil der ki, “Benim amelim bunların ameline nerede erişecek?” Onun sebebi, Allah Teâlâ onların kötü amellerinden geçmiştir de onları ızhâr etmez. Ve görmez misin Allah Teâlâ ehl-i nârı kötü amelleriyle anmıştır da bir kâil der ki: “Ben amelce onlardan iyiyimdir.” Onun sebebi Allah Teâlâ onların en güzel amellerini onlara redd etmiştir. Görmez misin Allah Teâlâ şiddet âyetini rızâ âyetinin yanında indirmiştir ki, mü’minler hem ümidli hem saygılı olsunlar da kendi elleriyle tehlikeye atılmasınlar ve Allâh’a karşı hak olmayan bir kuruntuya kapılmasınlar..” Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- kendi hayâtında temin ettiği ittihâdı irtihâlinden sonra da temine muvaffak olmuştur. Umûmî vezâifi îfâdan sonra son dakîkasına âit husûsî işleriyle meşgûl olmuş, Hz. Âişe’ye Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in yanında defnedilmesini vasiyyet eylemiş, sonra iki kat elbisesini yıkamalarını ve kendisini ona tekfin etmelerini, çünkü yaşayanların yeniye daha muhtaç olduklarını söylemişti. Şahsî servetine âit vasiyyetini yazdıktan sonra makâm-ı riyâsete geldiği günden beri beytü’l-mâlden alıp harcettiği herşeyin kendi şahsî malından alınarak iâde olunmasını emretmişti. Nihâyet Hicretin on üçüncü yılının Cumâda’l-âhır (Cemâziyelâhir) ayında Pazartesi gününün gecesi rûhânî bir itmi’nân içinde Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- irtihâl-i dâr-ı bakâ eylemiştir. Vefâtına: Târihi nola olursa âzâd Salındı cihâne serv-i âzâd beytiyle târih düşülmüştür. Hz. Ebû Bekir’i vasiyyeti üzere zevcesi Esmâ bint-i Umeys gasleyledi. Hz. Ömer -radıyallâhu anh- cenâze namazını kıldırdı. Hayatta rehberi ve en aziz arkadaşı olan Resûl-i Muctebâ -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e ölümünde de refîk oldu ki, bu fânî cihânın hayâtında Hz. Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Ravda-i Mutahharasına gömülmesi, nâil olduğu en büyük mükâfattan biri olmuştur. Rivâyete göre Hz. Ebû Bekir’in na’ş-ı mübâreki Ravza-i Mutahhara’ya îsâl ve arzolunup istîzân olundukta: “Giriniz ve defnediniz” sadây-ı tanîn-endâzı, simâ-ı cümle-i ashâb-ı kirâm olup Hücre-i Şerîfe’ye emredildiği şekilde idhâl ve defnolunup hemsây-i Hz. Fahru’l-enbiyâ oldu. Hz. Ebû Bekir’in kadısı Hz. Ömer Fâruk, hâcibi âzadlı kölesi, kâtibi Osman Zinnûreyn -radıyallâhu anhüm- idi. Hilâfeti iki sene dört aydır. Babası, anası, oğlu ve oğlunun oğlu hep ashâb-ı kiramdan idi. -rıdvânullâhi Teâlâ aleyhim ecmain- Hz. Ebû Bekir -radıyallâhu anh- muhtelif zamanlarda evlenmiştir. Zevceleri, oğul ve kızlarının isimleri şöyledir: Zevcesi                                       Oğlu                                  Kızı Kuteyle                                       Abdullah                          Esmâ Ümmü Ruman                          Abdurrahman                  Âişe Esmâ                                           Muhammed Habibe binti Hârice                                                            Ümmü Gülsüm

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak