Ara

Harb Esnâsında Namaz

Harb Esnâsında Namaz

Sûre-i Nisâ’da:

“Sen de içlerinde bulunup da kendilerine namaz kıldırdığın vakit onlardan bir kısmı seninle birlikte dursun, silâhlarını (yanlarına) alsınlar. Bu sûretle secde ettikleri zaman da arka tarafında bulunup düşmana karşı dursunlar. (Bundan sonra) henüz namazını kılmamış olan diğer kısmı gelip seninle berâber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar.” (Nisâ, 102.) buyurulmuştur. 

Fukahâ salât-ı havfı muhtelif vecih ve şekil üzerine tefsîr etmişlerse de bu âyet-i celîlede beyân buyurulan salât-ı havfın keyfiyeti Hanefî Mezhebi'ne göre şöylece târif edilmiştir: İmam cemâati ikiye ayırır. Bir fırkası düşman karşısında bulunur, diğer fırkası da imam ile bir rek’at namaz kılar. Secdeden kalkınca onlar düşman karşısına giderler. Düşman karşısındakiler gelip imama iktidâ ile ikinci rek’atı imam ile edâ ederler. Bunlar da düşman karşısına gider. Evvelki bir rek’atı kılıp da cepheye giden fırka gelip namazlarının kalan bir rek’atını tamam ederler yine düşman karşısına giderler. Sonra ikinci tâife gelip onlar da namazlarını ikmâl ederler. 

Bu âyet-i celîlenin sebeb-i nüzûlü:

Asfan mevkiindeki muhârebede öğle namazını Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- cemâatle edâ edince müşrikler: “Biz gaflet ettik. Onlar namaz kılarken hücûm edip birdenbire onları bastırmalı idik.” dediler. Ve ikindi namazında hücûm etmek üzere tedbir alınca Cenâb-ı Hak -azze ve celle- hazretleri Habîbini küffârın hazırlığından haberdâr etmek ve düşman karşısında boş bırakmayarak cemâatle kılınacak namazın sevâbını fevt etmemek üzere bu âyet-i celîleyi Cibrîl-i Emîn ile inzâl buyurmuştur. 

Salât-ı havfde yāni düşman karşısında bilfiil muhârebede bulunulduğu bir zamanda cemâatle iki fırka olarak münâvebe ile namaz kılmak câiz olmuştur. Fakat düşman ile bilfiil harb ederken namazı te'hîr ederek bilâhare kazāsı lâzım geleceğini İmâm-ı Âzam ictihâd etmiştir. 

İmâm-ı Şâfiî'ye göre ise te'hîri câiz olmayıp hem muhârebe eder ve hem de îmâ ile olsun namazını edâ eder.

Bir kere Hendek Harbi'nde şöyle bir hâdise vukû bulmuştur:

Hazret-i Ömer -radıyallâhu teālâ anh- harbin devâmından dolayı ikindi namazını edâya fırsat bulamamış ve keyfiyeti Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e arz ve şikâyet edince buyurulmuş ki:

  • Vallâhi ben de henüz ikindi namazını kılamadım. 

Güneş battıktan sonra yāni akşam namazı vakti girince evvelce ikindi namazını kazā ve sonra da akşam namazını edâ etmişlerdir.

İşte, Sûre-i Nisâ'daki âyet-i celîle cephede dahî namazın cemâatle kılınmasını âmir olduğu gibi münferiden dahî namazı geçirmeğe aslâ mesağ-ı şer’î yoktur.

Binâenaleyh; âhiret gününe inanan, Hak -Teālâ ve tekaddes- hazretlerinin huzûrunda muhâsebeye îmân ve îtikād eden bir mü'minin ölünceye kadar beş vakit namaza devâm etmesi farz-ı kat'î olduğu gibi ne kadar geçmiş namazları varsa onları da kazāya devam ve müsâraat eylemesi elzemdir. 

“Korku zamânında namazı edâ ettiğinizde namazdan fâriğ olunca ayak üzerinde oturduğunuzda ve yattığınız mahalde tesbîh, tehlîl ve zikrullâha devâm edin ki salât-ı havfde vâkî olan kusurlarınıza keffâret olsun. Havf zâil ve kalbinizin ıztırâbı gidip istirahat-ı kalb geldiğinde namazı cemî şerâit ve erkân ve âdâbına riāyet ederek edâ edin. Zîrâ namaz mü'minler üzerine farz-ı mevkût oldu.” (Nisâ, 103.) 

Kitab ile murâd, farzıyetidir.

Mevkûten ile murâd, mevkût demektir ki salât-ı mefrûzanın vakt-i muayyeni olan beş vakte işârettir.

Bu âyet-i celîlede beş vakit namaz mücmel olarak zikrolunmuş ise de diğer müteaddid âyât-ı celîlede evkât-i hamse musarrahtır. 

Bu âyet-i celîleye nazaran namazın vaktinin fevt edilmesi câiz değildir.

Bu âyet-i celîle, seferde ve müzâyaka hâlinde de beş vakit namaz zāhiren, fiilen edâ etmekle berâber kalben de Mevlâ ile meşgûl olmak lâzım geldiğine delâlet ettiği gibi hâl-i hazarda ve sükûnet hâlinde de beş vakit namazın şerâit ve erkânına tamâmiyle riāyet edilmesini âmirdir.

Ekim 2025, sayfa no: 38-39

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak