Ara

Sadaka

Sadaka

Kıymetli kardeşlerim! Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: ‘Sırf Allah rızası için verilen bir sadaka, bir zekât, sahibinin elinden çıktığı zaman, sâil eline almadan, Allah Teâlâ Hazretleri kudret eline alıp kabul buyurur.’ Yani o sadakayı alan ile veren arasında Allâh’ın eli var. Cismaniyetten münezzeh olan Rabbimiz, önce alıp kabul buyuruyor. Yine Habib-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde mealen şöyle buyuruyorlar. Can kulağıyla dinleyelim: Verilen sadaka şu sözleri sahibine söyler: Küçüktüm, büyüttün. Ben kıymet bakımından küçüktüm, beni feyiz ve bereketçe büyüttün. Hem dünyevi hem uhrevi olarak Allâh’ın fazlıyla bereketlendim. Düşman idim, dost ettin. Önce sana düşman idim. Çünkü zekâtı verilmeyen mal, ahirette yılan olup dilini sokacak. Ateşten çivi olup vücuduna çakılacak. Şimdi beni kendine dost ettin. Fani idim, bâki kıldın. Dünyaya sarf edilmekle fani olacaktım, mahvolup gidecektim. Allah için vermekle beni bâki kıldın. Seninle cennete beraber gireceğiz. Bir fakire elbise giydirdinse, kabirden üryan kalktığın zaman, ben hülle, yani cennet elbisesi olacağım. Sen de beni giyeceksin. Bir fakiri doyurdunsa, kabirden aç kalktığında cennet sofrası olup önüne geleceğim. Muhafaza edilecektim, muhafaza edeceğim. Elinde oldukça sen beni muhafaza edecektin. Kasa alacaktın, kilitleyip saklayacaktın. Şimdi ben seni koruyup, muhafaza edeceğim. Çünkü sadaka belâları defeder ve ömrü uzatır. Abdullah b. Ömer’den (ra) rivayete göre, Resûlullah (sav) Efendimiz, Zilzal sûresindeki, ‘Kim zerre miktarı hayır işlerse karşılığını görür1 ayeti nazil olunca: ‘Ya Rabbi, ümmetim hakkında bu çok az’ dedi. Allah (cc), ‘Sabırları sebebiyle ecirleri iki kat olacak2 ayetini indirdi. Yani Cenâb-ı Hak: ‘Habibim, senin ümmetinin ecrini iki kat versem razı mısın?’ buyurdu. ‘Hayır ya Rabbi bu da azdır.’ ‘Peki, on kat vereyim, razı mısın?’ ‘Hayır ya Rabbi o da az.’ Ayet nazil oluyor: ‘Allah yolunda mallarını sarf edenlerin misali, her başakta yüz tene bitiren yedi dallı bir ekinin hâline benzer.3 Her başakta yüz tane, bire yedi yüz verilmiştir. Bu defa Peygamberimiz (sav) az demiyor da: ‘Ümmetimin hâlislerine daha da artır ya Rabbi’ diyor. ‘Habibim, üzülme onların mükâfatını kat kat artıracağım.’ Sen ne büyüksün ya Rabbi ve bizim nasıl nazlı bir Peygamberimiz (sav) var. Allâh’ımız, kadrini bilen ümmetten etsin! İhlâs deyince aklıma geldi. 1947’de hacca gittiğimizde ehl-i irfandan Ali Haydar Efendi’yle tanışıp elini öpmüştüm. Yıllar sonra nasip oldu İstanbul’da ziyaretine gittim. Kulağı hiç duymayan fakat gözlüksüz yazıyı okuyan, yüz on beş yaşında büyük bir zat idi. Allah şefaatine nail etsin. Beni hemen tanıdı. ‘On altı sene evvel Hicaz’da görüşmüştük değil mi?’ dedi. Ve devam etti: ‘Ziyaretiniz kabul oldu ve Rabbim sizden razı oldu inşallah. Herkes akın akın bayram şenliklerine giderken, siz benim gibi bir ihtiyara geldiniz. Sırf Cenâb-ı Hakk’ın rızası için. Ondan dolayı Allah sizden razı oldu.’ Rabbimiz bizi riyadan muhafaza etsin ve amellerimizi hâlis kılsın. Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allâh’a (cc)!

Kalemdar-Hacı Hasan Efendi (ks)

Dipnotlar: [1] Zilzal, 89/8-9. 2 Kasas, 28/54. 3 Kasas, 28/54.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak