Ara

Zikredenleri Arayan Melekler

Zikredenleri Arayan Melekler

Zikredenleri Arayan Melekler
Kalemdar (ks)

Kıymetli kardeşlerim!

Hz. Ebû Hureyre (ra) rivâyet ediyor: Rasûlullah (sav) buyurdular ki: ‘Allâh’ın, yeryüzünde dolaşıp Kendisini zikredenleri araştıran melekleri vardır. O melekler, Allâhu Teâlâ’yı zikreden bir cemâate rastlarlarsa, birbirlerini ‘Aradığınıza gelin!’ diye çağırırlar. (Hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak dünya semâsına kadar orayı doldururlar. Allah, -kullarının hallerini en iyi bilen olduğu halde- meleklerine sorar:

- Kullarım ne diyorlar?
- Seni tesbîh ediyorlar. Seni zikrediyorlar.
- Onlar Beni gördüler mi?
- Hayır, yâ Rabbi!
- Peki ya görselerdi ne yaparlardı?
- Eğer seni görselerdi ibâdette çok daha ileri giderler; çok daha fazla ta’zim, çok daha fazla tesbihte bulunurlardı.
- Kullarım Ben’den ne istiyorlar?
- Sen’den, Cennet istiyorlar.
- Onlar Cennet’i gördüler mi?
- Hayır, ey Rabbimiz!
- Ya görselerdi ne yaparlardı?
- Eğer görselerdi, Cennet için daha çok hırs gösterirler, onu daha ısrarla isterler, ona daha çok rağbet gösterirlerdi.
- Neden istiâze ediyorlar?
- Cehennem’den istiâze ediyorlar.
- Orayı gördüler mi?
- Hayır Rabbimiz, görmediler!
- Ya görselerdi ne yaparlardı?
- Eğer Cehennem’i görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı.

Bunun üzerine Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri şöyle buyurdular:

- Sizi şâhid kılıyorum, onların hepsini affettim!

Rasûlullâh sözüne devamla şunu anlattı:

‘Onlardan bir melek der ki: “Bunların arasında falanca günahkâr kul dahi var. Bu onlardan değil. O başka bir maksatla uğramıştı da oturmuştu o mecliste.”

Allah Teâlâ şu cevâbı verir:

- Onu da affettim, onlar öyle bir cemâattir ki onlarla oturanlar da onlar sâyesinde bedbaht olmazlar.’ (Buhâri, Daavât 66, Müslim, Zikr 25; Tirmizi, Daavât 140.)

Büyük bir nîmet içerisindeyiz -elhamdülillah-. Dışarıda birçok insan, Allah’tan (cc) gâfil bir yaşam içerisinde iken Allah (cc) bizi mü’minlerle, kendisini zikredenlerle bir araya getirmiş. Eğer kıymetini bilmezsek bu nîmetin, Allah elimizden alır. Kudsî hadîste geçtiği üzere Allah Teâlâ: ‘Kişi, Allâh’ı zikretmesinden dolayı kendi maîşetini temin etmesini unutursa, Ben o kulum istemezden evvel rızkını veririm’ buyuruyor.

Müzekkîn Nüfûs’ta, Rabbimizi ‘Hû Hû’ diye zikreden bir kuşun var olduğu anlatılır. O kuş, Mevlâ’yı açıktan zikreder. Her ne kadar diğer mahlûkâtın zikrini duymasak da bu kuşun zikri gibi açığa çıkanlar da var. Kıymetli pederim Şeyh Mustafa Hulûsî (ks), ‘Hû Hû’ diyen bu kuşun zikrini duyduğu zaman cezbelenirdi. Âyet-i Kerîme’de, ‘Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O’nu tesbîh eder. O’nu övgü ile tesbîh etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz onların tesbîhini anlayamazsınız.’ (İsrâ 17/44.)  buyurulmaktadır.

Bir kervan yolunca gitmektedir. İçlerinde de meczub zannettikleri biri var. Akşam olunca herkes yatar; kervanbaşı, meczûb adamın sabaha kadar bağırdığını işitir. Yanına gelir ve şöyle der:

- Evlâdım hiç istirahat etmedin, ne oldu böyle sana?

- Bre kervanbaşı. Siz, koyunlar dağda meleyor, bülbüller dalda ötüşüyor zannediyorsunuz. Ben, onların Mevlâ’yı zikrettiklerini duyuyorum. Kurbağalar sularda ‘vak vak’ diyor zannediyorsunuz. ‘Hakk Hakk’ diyor onlar. Anlamıyorsunuz. Bu hayvanlar Allâh’ı zikretsin de ben uzanıp yatayım, yakışır mı? Hakk’ı zikirde şu hayvanlar kadar da mı olmayayım?

Mevlâm bizleri zikrinden mahrûm bırakmasın. Ömrümüzü zikir meclislerinde geçirmeyi bizlere lütfetsin. (Âmîn)

Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a.

Şubat 2020, sayfa no: 36-37

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak