Ara

Zikir Âdâbı

Zikir Âdâbı

Râbıtadan hiç ayrılma

Ölüm fikrinden hiç yorulma

Fenâsın, iyi görünme

Bal içinde zehirdir bu

Kıymetli kardeşlerim!

Bu sohbetimizde, zikir meclislerimizde ve mânevî derslerimizde riâyet etmemiz gereken bazı edeblerden bahsedeceğiz inşâallah. 

  1. Taharet tam olmalıdır. Hem bedenen hem de kalben taharet tam olmalıdır. Aksi takdîrde zikirden lezzet alınmaz. Bu yüzden zikre oturmazdan evvel taharete riâyet
  2. Mürşid-i kâmilin zikir meclisinde hazır olduğu, orayı gözetlediği akıldan çıkarılmamalıdır. Böylece gaflet hâli gider, kalb düzelir.
  3. Zikir sırasında gözler yumulu olmalıdır. Açık olursa havâtır da o nisbette çoğalır. Akla türlü türlü düşünceler gelir, dolayısıyla gönlünü zikre veremezsin. Gözler yumulu olursa kalb olduğu yerde kalır, sağa-sola dağılmaz.
  4. Besmele ile başlanılan silsile-i şerîf pür edeble okunmalı, her birinin zikir meclisinde hazır oldukları hatırda tutulmalı, silsiledeki büyüklerimizin ruhları için Fâtiha gönderilmelidir.
  5. İstiğfârın tesirini artırmak için en küçük günahlar dahi hatırlanmalıdır. Kanâatiniz olsun kardeşlerim, tesbihi elime alıp istiğfâra başladığımda günahlarım gözüme Kaf Dağı gibi gözüküyor. ‘Huzûruna bu günahla nasıl varacağım Yâ Rabbi!’ diye düşünelim. Şöyle bir düşünün: Elbisemize necis bir şey bulaştığında ‘Bununla ben insanların içine nasıl çıkarım?’ diye kaygılanırız değil mi?

Aynı bunun gibi, kalbimizi kirleten günahlarla Rabbimizin huzûruna vardığımızda hâlimiz nice olur diye de düşünmeliyiz. İstiğfâr yapılırken bir perîşanlık, bir çâresizlik hâli üzerlerimize çökmelidir. Böyle yapıldığı zaman tesiri artar. İnsanları incitirseniz, üzerlerinizde kul hakkı bulunursa istiğfârın size tesiri olamaz.

  1. Yevm-i kıyâmette, mahşerde amel defterleri kar tâneleri gibi yağacak. Kimine defteri sağından verilecek, kimine ise solundan verilecek. Amel defterimiz ne taraftan verilecek diye iyice düşünmeliyiz. Mîzanda amellerimiz bir bir tartıldığında günahlarımız mı ağır gelecek sevaplarımız mı? Bunu düşüneceğiz. Huzûrullâh'a yüzü kara nasıl varırız? Bunu düşüneceğiz. Âyet-i kerîmede bildirildiği üzere: ‘Bir fırka cennetlikler bir fırka da cehennemlikler zümresinde olacaklar.’ (Şura, 42/7.) Hangi fırkadan olduğumuzu düşüneceğiz. Zor zamânımızda şefâat-i Mustafâ’ya erişebilecek miyiz? Bunu düşüneceğiz.
  2. Râbıta-i şerîfe tam bir huzur hâli ile yapılmalıdır. Büyüklerimiz derlerdi ki râbıta, yarım saat, kırk beş dakîka hattâ daha da fazla yapılabilir. Ne kadar huzur hâlinde uzun tutulabilirse faydası vardır. Çünkü zikir meclislerimizde ve dersimizin içinde en fazla lezzet alacağımız şey râbıta-i şerîfedir. Muhammed Ma’sûm Hazretleri ‘Letâiflerin üzerinde en fazla tesiri olan şey râbıtadır’ buyurmuşlar. Evet, râbıta sâyesinde letâifler bir bir açılıveriyor.

Üstadlarımızın derslerde ve zikir meclislerinde riâyet edilmesi gereken târifeleri böyle.

Mevlâmız bizleri bu târifeyi eksiksiz yerine getirenlerden eylesin. (Âmîn)

Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a.

Temmuz 2024, sayfa no: 42-43

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak