Şifa Tarifesi*
Kalemdar (ks)
İhvân-ı Kirâm’a
İkaz ve Tavsiyeler
Besmele geçsin başına Gelsin mü’minler hoşuna Geçirme ömrü boşuna Kur’ân’ına devam lâzım Allah'a hamdeder kulu Peygamber göstermiş yolu Şükre devam eyle ulu Bu nimeti bilmek lâzım Gelip kaldırdı dumanı Kula öğretti îmanı Rasûl’dür etme gümanı Salavâta gayret lâzım Bilin Muhammed Mustafa (a.s.) Vazifeyi etti îfa Âl-i Ashab rûha safa Yollarından gitmek lâzım Namaz, İslâm’ın binası Şehâdet oldu hanesi Tenvir etti, uyan nâsı Tevhid’e çalışmak lâzım Savm ile kes nefsin belini Hak sever zekât veren kulunu Haccet, gör Mekke ilini Farz olana gitmek lâzım Evvela ilim olmalı Amel nehrinden dolmalı İhlâs bahrine dalmalı Bu işe ihtimam lazım Tarikat temeli bunlar Rabıtayla kalbi dinler Teslim olup işi anlar Meyyit gibi olmak lâzım Tarifeye hile etme Eksik yahut fazla gitme Kendi fikrin sözün tutma Başını indirmek lâzım Letâif dersini alan Mahzun olma, geri kalan Riyakârlar bela bulan Yokluğa atılmak lâzım Kardeş gel benliği bırak Gerek gayet temiz yürek Yakın sanma, yol çok ırak Tedarikin görmek lâzım Kalbin zikri soldan başlar Ruh’un dahi, sağdan işler Sır çalışır, olur üçler Tarifeyi tutmak lâzım Hafa (hafi), sağ memenin üstü Ahfâ’nın Muhammed dostu İhvanın tez geçmek kasdı Lâkin burda durmak lâzım Beşini bir eyle burada Daima kalbinden kur da Çok durdukça şifa derde Temel muhkem olmak lâzım Söylemeden tez tez geçme Tarifciye yara açma Her arkın suyundan içme Menbaını bulmak lâzım Beş’den sonra alna çıkan Adû nefse zincir takan Zikrin aleviyle yakan - (yıkan) Rabıta çok olmak lâzım Şeytan, dünya hücum eder Meyledersen zikir gider Yetişen var etme keder Hazrete bağırmak lâzım Bundan sonra zikr-i kül’e Bir sızı çökmeli bele Zikir hiç gelemez dile Cemi âzâ demek lâzım Zik-i sultani’ye dönen Mâ, hevâ, nâr, turab binan Bütün vücud bir dil sanan Yarenlere sohbet lâzım Bundan sonra nefy-ü isbat Gelir tevhid, gider zulmet Lâkin çok istermiş gayret Fikren buna devam lâzım Nefesini çeken içe Tek olacak, varın üçe Yirmi bire yol aça Maksut, matlub, rıza lâzım Yazmakla bu iş bilinmez Sadr’a yazılır silinmez Aciz bu sende bulunmaz Lâkin tarif etmek lazım Gir murâkabe içine Katıl ebrarlar göçüne Bunlar gelmesin hiçine Hedefin gözetmek lâzım Kalbin arşa tamam açmalı Allah’ın feyzin içmeli Fenâ ahlâktan geçmeli Nefsini çiğnemek lâzım Üç şey bu derslere zarar Hasta, derde deva arar Üstadımız vermiş karar Reçetesin tutmak lazım Şeriatsız işi yapmak Fenalık ardına kopmak İğne kadar haktan sapmak Zararını bilmek lâzım Şeriatsız tarik olmaz Cahil sofu dinin bilmez Belki camiye de gelmez Bu kavimden kaçmak lâzım Kadınla zikre oturur “Helâl” der, dinin yitirir Girdiği köyü batırır Namusu korumak lâzım Ekseri cahil toplanır Varır ilmeye saplanır Yumurta olsam kulplanır Cahillerden kaçmak lâzım Böyle olur kerametten azan Şeriat, elde bir mîzan Aldatır, “sen de kerâmet kazan” Her şahsı bir tartmak lâzım İkinci, gâfille sohbet Aman, bu işten et nefret Sana lâzım gözüm, uzlet Halvete çekilmek lâzım Üçüncü, dünyayı sevmek Kalbine sevgisin koymak Daima lafını demek Bu sözlerden hazer lâzım Kalemdâr, kusurun dolu Bu üç şey sende var, belî Öyle ise niden eli Kendini düşünmek lâzım * Hacı Hasan Efendi (ks), bir konu vesilesiyle ihvan arasında meydana gelen ihtilaflar üzerine, zuhûrat-ı maneviye ile gönlüne gelen bu mısraları yazar. Burada, ehlince malum olan, tarîkat-ı âliyyedeki kalb, ruh, hafî, ahfâ, zikr-i küll, zikr-i sultanî, nefy-ü isbat, murakabe gibi derslerden bir nebze bahsedilmiştir.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak