Şerîatsız işi yapmak
Fenalık ardına kopmak
İğne kadar haktan sapmak
Zararını bilmek lâzım
Kıymetli kardeşlerim!
Yüce Rabbimiz Kitâb-ı Kerîm’inde buyurmuşlardır ki; ‘O mü’minler; ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allâh’ı zikrederler’[1] âyet-i celîleye dikkat edelim. Sadece ayakta veya otururken değil, yatarken de Allâh’ı zikretmemiz emrediliyor. Letâifleri uyanmış olan kimse, ayakta dursa da otursa da uzansa da bütün vücudu daima ‘Allah’ der. Büyüklerimiz bu hâle zikr-i daimî demişlerdir.
Peki, bu hâle sahip değilsek ne yapacağız? Bu hâli elde etmek için çaba göstereceğiz. Üstatlarımızı taklit edeceğiz. Onların hâlleriyle hâllenmeye çalışacağız. Rabbimiz bizleri taklit ede ede, tahkike erenlerden eyler -inşâallah-.
Velhasıl, ayakta iken, oturuyor iken, yatıyor iken hep Allâh’ımızın zikriyle meşgul olacağız. Her daim zikir üzere olacağız. Meselâ uyumak üzere yatağınıza çekildiniz. Başınızı elinizin içine koyun, ayağınızı azıcık bükün, gözlerinizi kapayın sessizce ‘Allah! Allah! Allah!’ deyin. Sabaha ya uyanırız ya da uyanamayız. Böyle uykuya çekilmiş isek, kalkamasak bile, îmanla göçeriz -bi-iznillâhi Teâlâ-.
Agâh olun! Sizleri büyük bir müjdeyle müjdeliyorum. İçinizden kabul eden, tatbik edenler kazanır. Ben sizlere yalnızca Allâh’ımızın Kur’ân’ını okuyorum. Peygamber’imizin hadislerini okuyorum, evliyâullahın sözlerini okuyorum. Kur’ân’a, hadislere, evliya sözlerine itiraz olmaz. Ancak bunlara itiraz eden, bunları kabul etmeyen, tasdik etmeyen kalbtir. Kalbi, şerîatın emirlerine riâyetle söz dinler hâle getirmemiz lâzım gelir.
Âlimlerimiz demişlerdir ki: İlk peygamber Âdem babamızdan son peygamber, hâtemü’n-nebiyyîn Hz. Peygamber (sav)’e gelinceye kadar din birdir. O da İslâm’dır. Rabbimiz ‘Allah katında yegâne din İslâm’dır’[2] buyurmuştur.
Din, bir cevher-i Rabbânî’dir. Dinin amel, îtikât ve ahlâk yönlerini bizlere şerîat anlatır. Şerîat dört şeye benzer:
- Şerîat, Hz. Nuh’un gemisi gibidir: Hz. Nuh’un gemisine binenler tufandan, belâdan kurtuldular, selâmete kavuştular. İşte Allâh’ın şerîat gemisine, Kur’ân gemisine binenler yevm-i kıyamette nâr-ı cehennemden, dûzahtan kurtulup cennet-i a’lâya kavuşurlar.
- Şerîat, Hz. Hûd’un çizdiği daire gibidir: Hz. Hûd (as) gelecek olan azaptan, kendisinin tebliğine inananları bir araya topladı ve onların etraflarında bir daire çizdi ve onlara da ‘Sakın bu dairenin dışına çıkmayın’ Azap geldiğinde dairenin dışında kalan kimseler hepsi kırıldılar, helâk oldular. Şerîat dairesine girenler asla azap görmezler.
- Şerîat, Hz. Süleyman’ın mührü gibidir. Bu mühür sâyesinde Hz. Süleyman (as) inse ve cinne hükmeden bir peygamberdir. Şerîata emirlerine riâyet edenler bu mühre sahip olurlar. Şerîat mührüne sahip olanlar, şeytana, nefse, hevaya galip gelirler ve böylece Mevlâ’larının rızalarını kazanırlar.
- Şerîat, Hz. Mûsâ’nın asası gibidir. Asasıyla Hz. Mûsâ Firavun gibi bir zalime karşı gelmiş ve onu alt etmiştir. İşte elinde şerîat asası olan kimse de zalim nefse karşı gelir ve onu ıslah eder. Dünyevî ve uhrevî muratlarına nail olup, zalim nefsin şerrinden emin olurlar.
Hidâyet burcudur nûr-ı şerîat
Saâdet silkidir dürr-i şerîat
Şerîatla olan Allâh’ına kul
Kulu makbûl eder sırr-ı şeriat
Açar hep mâsivânın zulmetini
Visâle erdirir bedr-i şerîat
Şerîatla amel et Şeyh Sâmi
Selâmet semtine minber şerîat
Mevlâ’mız şerîat gemisine binen, şerîat dairesinden ayrılmayan, şerîat mührü ve asasıyla cümle düşmanlarına galip gelen, azmi, gayreti, himmeti âlî kullarının zümresine cümlemizi ilhak etsin. (Âmin)
Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a!
[1] Âl-i İmrân, 3/191.
[2] Âl-i İmrân, 3/19.
Şubat 2024, sayfa no: 34-35
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak