Ara

Mevcûdâtın Sultanı Hz. Muhammed (sav)

Mevcûdâtın Sultanı Hz. Muhammed (sav)

Kıymetli kardeşlerim!

Hastalığım sebebiyle İstanbul’a gitmiştim. Beylerbeyi’nde Dağıstanlı Hacı Muhammed Naci Bey’in misafiri oldum. Ne büyük bir saadettir ki, evlerinde sakal-ı şerîf ziyaretinde bulunduk.

Meğer bir paşa hanımı rüyasında Peygamber Efendimiz’i (sav) görmüş. Bu hanımcağız, kendisindeki sakal-ı şerîfi Muhammed Naci Bey’e vermek üzere Peygamberimiz’den (sav) emir almış. Kadın, Naci Bey’in dükkânına gelmiş:

  • Siz Muhammed Naci Bey misiniz?
  • Evet, buyurun!
  • Peygamberimiz’in (sav) selâmı var, bu emanet size verilecek.

Naci Bey, bize, o hanımın getirdiği sakal-ı şerîfi ziyaret ettirdi. Mahfazanın içine dikkatlice baktığımda, gördüm ki dört tane sakal-ı şerîf var.

  • Muhammed Naci Bey! Biliyorum dostluğumuzun hatırına canını istesem verirsin; senden bir şey rica edeceğim, dedim.

Naci Bey’le çok iyi dostuz.

  • Buyurun Efendim!

- Yutkunarak söylüyorum ama, sakal-ı şerîfin ikisini ayırıp alabilir miyim? Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sakal-ı şerîfinin ikisi sizin evde, ikisi de bizim evde bulunsun.

Muhammed Naci Efendi, sağ olsun, talebimizi geri çevirmedi, o iki sakal-ı şerîfi bize verdi.

Bir evde sakal-ı şerîf bulunursa o evde âfet olmaz.

Kabrin üzerine konuldu mu o kabirde azap derhal kesilir.

Halid b. Velîd Hazretleri, Allâh’ın kılıçlarından biriydi. Çıktığı bütün savaşları biiznillah kazanmıştır. Birçok defalar harbe girdi, hepsinde muzaffer oldu. Kâfirleri yere serdi.

- Sana bu fazilet nerden geliyor, diye sorduklarında şu cevabı vermiştir:

- Hz. Muhammed’in bir sakal-ı şerîfini bir kağıda sardım, yanıma aldım, o sakalı yanıma alalı beri bir defa savaş kaybetmedim.

Allâh’ımızın ‘Yerleri gökleri yaratmazdım, Muhammed’i yaratmasaydım’[1] buyurduğu, mevcûdatın sultanıdır Muhammed’imiz (sav).

Peygamberimiz (sav); bütün ümmetini kurtarmak için çabalayan, peygamberlerin peygamberi, Allâh’ın (cc) tek sevgilisi, bütün vasıflarında tekten olan biricik Sultanımızdır.

Allâh’ım! Bizleri O’ndan (sav) ayırma.

Şefkatte, merhamette, cemâlde yaratılmışların en mükemmeli Hz. Muhammed’dir (sav). Allahımız, O’nu (sav) kendi nûrundan yaratmıştır. Bundan daha büyük bir vasıf olamaz. ‘İlk olarak O’nun nûrunu Kendi nûrumdan yarattım’[2] buyurmuştur. Bize böyle anlatmadılar. Muallimlerimiz bize Muhammedimizden bahsetmediler. Onun için biz garip büyüdük. O, rahmet için gelmiştir âleme. Kurban olalım O’nun bir tek sakal-ı şerîfine.

Bizleri O’nun (sav) yolundan ayırma, yâ Rabbî!

O Muhammed Mustafa (sav), Allâh’ımızın azamet ve kibriyâsından aldığı büyüklükle o kadar yücelmiştir ki; tüm büyükler O’nun (sav) yanında küçücük kalır.

Büyük olarak bildiklerimizin hepsi, birbirlerinin omzuna çıkarak arşa kadar yükselseler, O’nun topuğuna dahi varamazlar.

Her güzellik, her ululuk O’nda (sav).

Hürmet edilen her insanın şanı ve şerefi O’nda (sav).

O’nun (sav) nûruna pervane olan rûhuyla arşa uçar.

Salavat-ı şerîfeye devam eden, O’nun (sav) nûrunu müşahede eder.

O’nun (sav) elinden tuttuğu bahtiyar insanlar, insanlık içinden seçilerek gönüllere ışık tutmuşlar. Zamanın kutb-ı cihanları, gavsu’l-âzamları olmuşlardır.

O (sav), kimin gönlüne nazar ederse orda mânevî ziyâlar meydana gelir.

Asırlardan beridir O’nun (sav) hakkında senâlar yapılmış, yüz binlerce eser yazılmış, O’nun (sav) faziletlerinden bahsedilmiştir.

Yüz yirmi dört bin peygamber gelmiş, hepsi kemâlât-ı Ahmediyye’den haber vermiştir. Ancak O’nun (sav) güzelliğinin binde biri, dile getirilebilmiş, güneşten zerre misali açıklanabilmiştir.

Yâ Rabbi! Şefâati uzmâlarına bizleri nâil eyle. (Âmin)

Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a.

[1] Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, c. II, s. 164.

[2] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. IV, s. 127; Hâkim, Müstedrek, c. II, s. 600.

Temmuz 2022, sayfa no: 34-35

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak