Ara

Medîne Devrinde Hz. Ebû Bekir (Radıyallâhu Anh)

Medîne Devrinde Hz. Ebû Bekir (Radıyallâhu Anh)

Resûl-i Ekrem’in Vefâtında Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- hicretin onbirinci yılı Safer ayının 18-19. günü gece yarısı Cennetü’l-Bâkî’ye giderek orada medfûn bulunan sahâbileri ziyâret ile döndükten sonra mizâcında inhiraf hissetmişti. Beş gün sonra da hastalık kesb-i şiddet etmişti. Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- hasta olduğu günleri Hz. Âişe’nin yanında geçirmeyi arzu buyurmuş ve Âişe’nin hücresine giderken Hz. Ali ve Hz. Abbas -radıyallâhu anhûma- O’nun kollarına girmişti. Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- o gün akşam namazını cemâate kıldırmış, yatsı vakti namaza imâmet edemeyecek bir hâlde olduğunu görerek: - “Ebû Bekir cemâate namaz kıldırsın!” emrini vermişti. Hz. Âişe bu hâdiseyi şöyle anlatıyor: Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem-‘in hastalığı ağırlaştığında Bilâl-i Habeşî “Ezan-ı Muhammedî’yi okuyunca imâmet için Ebû Bekir’i tevkil ve istihlâf arzusuyla, huzûr-ı Rasûlullah’da bulunanlara hitâben: - “Emreyleyiniz Ebû Bekr’e nâsa yâni cemâate namaz kıldırsın!” buyurdular. Hz. Âişe -radıyallâhu anha- bu emr-i risâletpenâhîyi hemen tebliğ etmeyip: - Yâ Rasûlallah pederim Ebû Bekir -radıyallâhu anh- rakîku’l-kalb bir âdemdir. Mihrâb’a yâni makâmınıza geçtiğinde belki bükâ ve teessüründen namazın edâsına ve halka işittirmeye muktedir olamaz. İmâmet için Hz. Ömer’e buyurulsa olmaz mı? diye beyân-ı mütâleada bulunduysa da Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- üç defa bu kelâmı ve emrini tekrar ve te’kîd buyurdu. Hz. Âişe dahi üç defa böylece i’tizâr ve mütâlealarını arzeyledi. Üçüncüsünde Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- Hazretleri: - “Böyle itirazdan vazgeç! Hakka ki siz nisâ tâifesi değil mi Hz. Yusuf’un sâhibelerisiniz? Muzmarını hakîkatin hilâfına izhâr etmekte bir nevi Züleyha’ya benzersiniz. Haydi emrediniz Ebû Bekr’e namaz kıldırsın!” buyurdu. Böyle Ebû Bekir Sıddîk’a tebliğden sonra emre imtisâlen Hz. Ebû Bekir (ra) mihrâba geçip namaza şürû’ eyledi. Fakat bu esnâda Rasûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- Hazretleri soğuk su ile istihmâm edip biraz hastalıktan hiffet bulup bir tarafta Hz. Ali kerramallâhu vecheh- ve bir tarafında Hz. Abbas olduğu halde her ikisinin omuzlarına dayanarak yavaş yavaş Câmi-i Şerîf’i yâni Mescid-i Nebevî’yi teşrif buyurdu. Sahâbeden kimi Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem-‘in teşriflerini Ebû Bekir Sıddîk’a işâret için “Sübhânellah” dedi, kimi de sağ el ayasını sol el üstüne vurdu, el çırptı. Derakab, hemen Ebû Bekir Sıddîk bunu tefettun ederek mihrabdan çekilmek istedi. Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- Hazretleri Ebû Bekir’e hitâben “mihrabda durunuz” diyerek işâret ve îmâ buyurdu. Fakat Ebû Bekir Sıddîk edebe riâyeten geri çekildi ve Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- Hazretleri Ebû Bekir’in sol tarafına cülûs buyurdu. Oturarak namaz kıldırdı. Ve Ebû Bekir Sıddîk da vazîfesini îfâ eyledi.

Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak