- Ye’cûc Ve Me’cûc’un Ortaya Çıkışı
Ye’cûc ve Me’cûc dünyâyı fesâda veren insanlardır, bunların ortaya çıkışı kıyâmetin büyük alâmetlerindendir. Bununla ilgili deliller:
“Nihâyet Ye’cûc ve Me’cûc (sedleri) açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman;”1 Şimdilik bunun mâhiyeti bilinmiyor. Son zamanlarda bu konuda birçok kitaplar yazılmış ve yorumlar yapılmış ama hiçbiri tutarlı olmamıştır.
Klasik kaynaklarda Ye’cûc ve Me’cûc kelimelerinin kökeni hakkında ileri sürülen bâzı görüşler:
Ye’cûc ve Me’cûc kelimelerinin kökeni hakkında dilciler farklı görüşler ileri sürmüştür. Râgıb el-İsfahânî ile İbn Manzûr’a göre bu iki kelime Arapça’dır (el-Müfredât, “ecc” md.; Lisânü’l-ʿArab, “ecc” md.; Kāmus Tercümesi, I, 697-698). Zemahşerî, Fahreddin er-Râzî, Beyzâvî ve Ebü’l-Bekā el-Kefevî gibi âlimlere göre ise Arapça’ya başka dillerden geçmiştir (el-Keşşâf, II, 498; Mefâtîḥu’l-ġayb, XXI, 170; el-Külliyyât, s. 3). Birinci görüşü savunanlar söz konusu kelimelerin “ateş alevlenip durulmak; su tuzlu ve acı olmak; düşmana saldırmak, hızlı koşmak” anlamlarındaki “ecc”, “ak kor hâline gelmiş ateş, parlak nesne” mânâsına gelen “evc” yâhut “yayılmak, etrâfa dağılmak” anlamındaki “ycc” ve “mcc” köklerinden türediğini, ayrıca “hızlı hareket eden, etrâfa yayılan; ateş gibi yakıp yok eden kimse veya topluluk” mânâlarında mecâzen kullanıldığını belirtirler. Ye’cûc ve Me’cûc’ün Arapça’ya başka dillerden girdiğini kabûl edenler söz konusu dillerin İbrânîce, Âsurîce, Ârâmîce, Yunanca veya Türkçe olabileceğini ileri sürerler.2
Allah (cc) Ye’cûc ve Me’cûc’u gönderecek, onlar her taraftan akın edecekler, sayıları çok olacak. Öyle ki, Taberiye gölüne uğradıklarında onun suyunu içerek bitirecekler.3
Sahih hadisler de gösteriyor ki Îsâ (as) ile berâber olan mü’minler Ye’cûc ve Me’cûc’un yeryüzündeki fesatlıklarını birlikte yaşayacaklar, sonra Îsâ (as) ve onunla berâber olanlara Allah yardım gönderecek, üzerlerine göndereceği haşere ile onları helâk edecektir. Öyle ki yeryüzü onların cîfesi ile dolacak, insanlar bundan rahatsız oldukları için Allah tarafından gönderilen birtakım kuşların aracılığı ile onların cesetleri bilinmeyen bir yere taşınacaktır.
- Seddin Aşılması
“Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye’cûc ve Me’cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için bir vergi verelim mi?”4 Zülkarneyn hakkında ulemâ arasında görüş birliği yoktur. Bâzı âlimler Zülkarneyn’in bir nebî olduğunu söylerken bir kısmı da velîdir demişler. Târihte iki İskender’den bahsedilir. Birincisi Kur’ân’da zikredilen İskender-i Zülkarneyn’dir. İkincisi Makedonyalı Filib’in oğlu İmparator İskender-i Rûmî’dir. Emperyalist, zâlim ve müşriktir.
- Yer Çökmesi
Bu olay üç kere tekrâr edecek ve bir daha olmayacaktır. Birincisi Doğu’da, ikincisi Batı’da ve üçüncüsü de Arap Yarımadası’nda olacaktır, kıyâmetten önce bu çevrede nâdir olan şeylerdendir. Bu olayın gerçekleşmesi kıyâmetin çok yaklaştığının delîlidir. Bununla ilgili hadislerden daha önce bahsetmiştik.
- Duman
“Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir dumana bürüneceği günü gözetle. Bu elem verici bir azaptır.”5 O büyük duman da kıyâmetin yakın habercisidir. Nebî (sav) buyurdular:
“Şu altı olay ile karşılaşmamak için tedbir alın: 1-Deccal, 2-Duman, 3-Dabbetü’l-arz, 4-Güneşin batıdan doğması, 5-Bâzı bölgelerde yer çökmesi, 6-Mehdi.6
- Güneşin Batı’dan Doğması
Güneş Batı’dan doğduktan sonra tevbe kapısı kapanır (tövbenin faydası olmaz), bundan sonra îmân edenin îmânı da kabûl edilmez. “Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bâzı âyetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da îmânında bir hayır kazanmamış kimseye artık îmânı bir fayda sağlamaz.”7
Nebî (sav): “Güneş batıdan doğmadıkça kıyâmet kopmayacaktır, güneşin batıdan doğduğunu gören insanların toplu olarak îmân ettiklerini göreceksiniz. Fakat bu, daha önce îmân etmeyen kimseye fayda vermeyecektir.”8 buyurmuşlar.
- Dâbbetü’l-Arz’ın Zuhûru
Bu, insanlara öğüt vermek için Allah Teâlâ’nın yeryüzünde çıkaracağı bir hayvandır. Yaptıkları bozgunculukları, fısk ve isyanlarını onlara anlatacaktır. Ama o çıktıktan sonra da tövbe ve îmânın bir yararı olmayacaktır. “O söz başlarına geldiği (kıyâmet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir îmân getirmemiş olduklarını söyler.”9 Peygamber (sav) de “Üç şey ortaya çıkınca daha önceden îmân etmemiş hiçbir kimsenin îmânı ve kazancı kendisine fayda vermeyecektir.” buyurdular ve bunun Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dâbbetü’l-arzın çıkmasından sonra olacağını haber verdiler.
- Yemen’de Bir Ateşin Zuhûru
Kıyâmet yaklaştığında Yemen tarafından büyük bir ateş zuhûr edecektir. Burada halkın bir yere toplanacağı haber veriliyor. Burası da Şam bölgesidir. Nitekim hadîs-i şerifte geçti.
- Üç Defa Yer Çökmesi:
Biri doğuda, biri batıda, diğeri de Arap Yarımadası’nda olacaktır.
- Hz. Îsâ’nın Semâdan İnmesi
Hz. Îsâ (as), yeryüzüne inmesinden sonra bir süre daha yaşayacak, Şerîat-ı Ahmediyye ile amel edecektir.
- Sûr’un Üflenmesi
“Sûra üfürüldüğü zaman var ya, işte o gün zorlu bir gündür. Kâfirler için (hiç de) kolay değildir.”10 İbn Abbas (ra) “en-Nâkur”u sûr olarak tefsîr etmiştir.
Bir bedevî Peygamber’e (sav) gelerek “Sûr da nedir?” diye sormuş. “İçine üfürülen bir boynuzdur.”11 diye târif etmişler. ….Onlara ‘“Hasbünallâhu ve ni’mel vekîl” deyin.’12 buyurdu.
Sûra Üflemekle Görevli Olan Melek
Bâzı âlimler sûru İsrâfil (as)’ın üfleyeceğini söylemişlerse de, bir kısım âlimler sûru üfleyenin bir başka melek olduğunu, İbn Hacer (rh.a) ise her ikisini birleştirerek söylemişler. O, diğer meleklerin ilk sûru üfleyeceklerini, İsrâfil (as)’ın ise ölülerin dirilmesi için üfleyeceğini esas almıştır. Her iki durum da sûra üflenmesi konusundaki delilleri birleştirmektedir.
Üfleme Sayısı
“Birinci üflemenin (kâinâtı) sarstığı, onu ikinci üflemenin tâkîb edeceği gün olarak İbn Abbas “er-râcife”yi birinci üfleme, “er-Râdife”yi de ikinci üfleyiş olarak tefsîr etmiştir.”13
Bâzı âlimler bunun sâdece “iki üfleniş”ten ibâret olduğu görüşündedir. Birincisi bütün canlıların ölümüne sebep olan “sa’k” lafzı, diğeri ise bütün canlıların dirilişi için üflenen surdur, denilmektedir.
Büyük çığlığa gelince; bu konuda söz sâhibi olan âlimlere göre bütün canlıların yok olmasına sebep olan bir üfleyiştir, zîrâ bu çığlığı duyan herkes ölecektir. Bu, Kurtubî’nin “Tezkire”sindeki görüşüdür.
Bâzı âlimler sûrun üç defa üfleneceği görüşündedir. Delîl olarak şu âyeti gösterirler: “Sûr’a üfürüldüğü gün, -Allâh’ın diledikleri müstesnâ-, göklerde ve yerlerde bulunanlar hepsi dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O’na gelirler.”14Hâfız İbn Kesir (rh.a) tefsîrinde Sûr’a üfürülüş sırasında olan kıyâmetin dehşetini bu âyetin en iyi bir şekilde açıkladığını ifâde ediyor. Rivâyet ettiği bir hadis de sûrun bir boynuz şeklinde olduğunu açıklıyor. Sûrla ilgili rivâyet ettiği başka bir hadiste ‘Sûru’ Allâh’ın emri ile İsrâfil (a.s.)’ın üfleyeceğini ve ilk defa canlıların ruhlarını terk edeceğini ve dünyâ hayâtının sona ereceğini, böylece de kıyâmetin şerli insanların üzerine kopacağını rivâyet etmektedir.
Ölüm Sûru
Bu üfleme canlıların dirildikten sonra dünyâda Şam bölgesi denen mahşer yerine toplanmasından sonra olacaktır. Bu üflenişten sonra yerde ve gökte hiçbir canlı kalmayacaktır. “Sûr’a üflenince, Allâh’ın diledikleri müstesnâ olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa ölecektir. Sonra bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar.”15
İbn Kesir buna “ikinci üfleniş” diyor ki bütün canlıların ölümüdür. Bununla yerde ve göklerde ne kadar canlı varsa hepsi de ölecektir. Nitekim sûr ile ilgili meşhur hadîsin yorumunda, daha sonra da geride kalanların ruhları kabz olunacaktır, bunlardan en son ölecek olan “melekü’l-mevt” denen ölüm meleği Azrâil (a.s.)’dır. Ebedî ve ezelî olan Allah’tan başka kimse hayatta kalmayacaktır. O’nun en sonunda üç kere tekrarlayacağı söz şudur: “Bu gün mülk kimindir?” Kendi kendine “Yalnız ve tek kahredici olan Allâh’ındır.”16buyuracak.
Not: Bu konuyu (inşâallah) ileride daha geniş bir şekilde tekrar ele alacağız.
Vesselâmü aleyküm…
Dipnotlar
1 Enbiyâ, 96.
2 İslam Ans. “Ye’cûc – Me’cûc” md.
3 Müslim
4 Kehf, 94.
5 Duhan, 10.
6 Müslim;
7 En’âm, 159.
8 Müttefekun aleyh
9 Neml, 82.
10 Müddessir, 8-9-10
11 Tirmizî
12 Tirmizî’nin rivâyeti.
13 Nâziât, 6-7
14 Neml, 87.
15 Zümer, 68.
16 Mü’min, 16.
Kasım 2019, sayfa no: 20-21-22-23
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak