Ara

Kardeşlik ve İyilik

Kardeşlik ve İyilik

Kıymetli kardeşlerim!

İki cihan güneşi, efendiler efendisi Muhammed Mustafa (sav), her biri cevâmiu’l-kelim olan hadîs-i şeriflerinde, bize Allâh’ın rızasını nasıl bulacağımızı tarif ediyor. Biz O’nu (sav) dinleyeceğiz, O’na (sav) tâbi olacağız, sünnetine ittiba edeceğiz, hadislerinin gereğince amel edeceğiz, ahlâk-ı peygamberîyle ahlâklanacağız ki iki cihân saadetini elde edelim.

Allah’ımız (cc) bizi âlemlere rahmet vesilesi olan Rasûlullah’ın (sav) yolundan bir an olsun ayırmasın. O’nun yolunda daim olabilmenin ve O’na kavuşabilmenin şartını bir hadîs-i şerîflerinde şöyle açıklarlar Fahr-i Kâinât Efendimiz (sav): ‘Allah kendisine razı olduğu hâlde O’na kavuşmak isteyenler, bana çokça salât-ü selam göndersinler.’

Din kardeşlerim! Bütün gayemiz Allâh’ın rızasını bulmak. Dünyaya gelmedeki gayemiz bu. Bizleri kendisine kulluk için gönderen Allah (cc), kullukta dahi rızasını gözetmemizi istiyor. Bütün ibadetlerimiz Allâh’ın rızası için olmalı: Oruç tutarız Allah rızası için, hacca gideriz Allah rızası için, zekât veririz Allah rızası için, ana-babaya itaat ederiz Allah rızası için, komşularımıza iyilik ederiz Allah rızası için. Tüm gelişimiz-gidişimiz, maksadımız Rıza-yı Hak için olmalı. Şayet başka bir maksat olursa, o zaman riya olur, süm’a olur, gösteriş olur. Bu durumda amellerimiz hiçbir şeye yaramaz. Sırf Allah Teâlâ Hazretlerinin rızası için olan amel makbul kardeşlerim.

Dîn-i İslâm gelince Medine’deki Evs ve Hazrec kabilelerini birbirine kardeş etti. Mekke-i Mükerreme’den gelen Muhacirlerle, Medine-i Münevvere’deki Ensar arasında da çok muhabbet vardı. Can oldular.

Muhacir kim? Peygamberimiz (sav) dâhil hepsi muhacir. Sıddîk-i Âzam muhacir, Ömerü’l-Fâruk muhacir, Osman-ı Zinnûreyn muhacir, Aliyye’l-Murtazâ muhacir; Hz. Talha, Hz. Zübeyr böyle yüzlerce sahabe-i kirâm Mekke’den Medîne’ye hicret etmiş.

Peygamberimiz (sav), ‘Muhacir kardeşlerinizi evlerinize götürün, misafir edin’ buyurdu. Ensar-ı Kirâm zevkle götürdüler. Yemediler yedirdiler, giymediler giydirdiler, yiyeceklerinin en iyisini onların sofrasına koydular. Muhacirler tahammül edemediler, ağlamaya başladılar.

Nasıl dostluk bu!

Bu nasıl kardeşlik ya Rabbi!

Bedir harbi oldu yetmiş tane esir alındı. Peygamberimiz (sav) sahabelerine hitaben şöyle buyurdu: ‘Esirleri misafir alın ve misafirlerinize ikram ediniz, kâfir dahi olsalar iyilik ediniz.’ Müslümanlar öyle yaptılar. Esirlere yediklerinden yedirdiler, hatta kendileri idare ettiler çoğunu onlara verdiler. Onların birçoğu etkilendi. ‘İslâm nasıl bir dinmiş ki esirlere bile böyle hürmet ettiriyor’ diyerek îman etmeye başladılar.

Müslümanlar böyle fedâkâr, âlicenap davranırlarsa gayrımüslimlerin daha çabuk hidayete ermelerine vesile olurlar inşallah u teâlâ.

Kur’ân-ı Kerîm’de buyurulduğu üzere, ‘Mü’minler kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında çok merhametlidirler.’1

Peygamberimiz Efendimiz (sav) buyuruyorlar: ‘Bir kimse komşusundan birini aç duyar da, yatar uyursa onun îmanı yoktur.’2

 

Yani kâmil îmanı yok. Din kardeşimizin aç olduğunu duyduk da vicdanımız sızlamıyorsa, ciğerimiz yanmıyorsa îmanımız çok zayıf demektir. -Allah muhafaza- böyle zayıf îmanı, bir üflemeyle şeytan alır-gider.

Allah’ımız (cc) bizi kâmil îmandan ayırmasın, birbirimize kardeşlikten ayırmasın, kardeşlerimize iyilikte bulunmaktan da ayırmasın! Âmin!

Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allâh’a!

Dipnotlar:

1 Fetih, 48/29.

2 Hâkim, Müstedrek, c. II, s. 15; Heysemî, Mecmâu’z-Zevâid, c. VIII, s. 167.

Aralık 2022, sayfa no: 34-35

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak