Kıymetli kardeşlerim! İki cihan güneşi, efendiler efendisi Muhammed Mustafâ (sav), her biri cevâmiu’l-kelîm olan hadîs-i şeriflerinde bize Allâh’ın rızasını nasıl bulacağımızı târif ediyor. Biz O’nu (sav) dinleyeceğiz, O’na (sav) tâbi olacağız, sünnetine ittibâ edeceğiz, hadislerinin gereğince amel edeceğiz, ahlâk-ı peygamberî ile ahlâklanacağız ki iki cihan saadetini elde edelim. “Allah kendisinden râzı olduğu hâlde O’na kavuşmak isteyenler bana çokça salâtu selâm göndersinler.” Dîn-i İslâm gelince Medîne’deki Evs ve Hazrec kabîlelerini birbirine kardeş etti. Mekke-i Mükerreme’den gelen Muhacirlerle Medîne-i Münevvere’deki Ensar arasında da çok muhabbet vardı. Can oldular. Muhacir kim? Peygamberimiz (sav) dâhil hepsi muhacir. Sıddîk-i Âzam muhacir, Ömerü’l-Fâruk muhacir, Osman-ı Zinnûreyn muhacir, Aliyye’l-Murtazâ muhacir; Hz. Talha, Hz. Zübeyr, böyle yüzlerce sahâbe-i kirâm Mekke’den Medîne’ye hicret etmiş. Peygamberimiz (sav) “Muhacir kardeşlerinizi evlerinize götürün, misâfir edin.” buyurdu. Ensâr-ı Kirâm zevkle götürdüler. Yemediler yedirdiler, giymediler giydirdiler, yiyeceklerinin en iyisini onların sofrasına koydular. Muhacirler tahammül edemediler, ağlamaya başladılar. Nasıl dostluk bu! Bu nasıl kardeşlik Yâ Rabbi! Bedir harbinde yetmiş tâne esir alındı. Peygamberimiz (sav) sahâbelerine hitâben şöyle buyurdu: “Esirleri misâfir alın ve misâfirlerinize ikrâm ediniz, kâfir dahi olsalar iyilik ediniz.” Müslümanlar öyle yaptılar. Esirlere yediklerinden yedirdiler, hattâ kendileri idâre ettiler çoğunu onlara verdiler. Onların birçoğu etkilendi. “İslâm nasıl bir dinmiş ki esirlere bile böyle hürmet ettiriyor.” diyerek îmân etmeye başladılar. Müslümanlar böyle fedâkâr, âlicenap davranırlarsa gayrimüslimlerin daha çabuk hidâyete ermelerine vesîle olurlar inşâallâhu teâlâ. Kur’ân-ı Kerîm’de buyurulduğu üzere “Mü’minler kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında çok merhametlidirler.” (Fetih: 48/29) Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyorlar: “Bir kimse komşusundan birini aç duyar da yatar uyursa onun îmânı yoktur.” Yâni kâmil îmânı yok. Din kardeşimizin aç olduğunu duyduk da vicdânımız sızlamıyorsa, ciğerimiz yanmıyorsa îmânımız çok zayıf demektir. Allah muhafaza, böyle zayıf îmânı bir üflemeyle şeytan alır gider. Allâhımız (cc) bizi kâmil îmandan ayırmasın, birbirimize kardeşlikten ayırmasın, kardeşlerimize iyilikte bulunmaktan da ayırmasın (Âmin). Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allâh’a. Kalemdar (ks)
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak