Ara

Huzur ve Refâhın Teminâtı; Cami Merkezli Toplum

Huzur ve Refâhın Teminâtı; Cami Merkezli Toplum

İnsanoğlunun yeryüzü serüveninde, insânî ilişkilerinde en önemli mekânlardan birisi hiç şüphesiz câmilerdir. İslâm da câmi merkezli bir medeniyeti inşâ etmiştir. Asr-ı Saâdet günlerinden öğreniyoruz ki câmi; müslümanların ibâdet, ilim ve meşveret durağı olmuştur. İbâdet için toplanan cemaat, dînî ilimleri orada öğrenir, dünyâ işlerini de orada görüşür, hallederdi. Ancak dünyâ işleri çoğalıp çeşitlendikçe, câmi sâdece ibâdet ve ilim merkezi olarak kalmış ve bu durum günümüze kadar böylece devâm edegelmiştir. 

İslâm toplum hayâtında câminin rolü o derecede önemli idi ki uzun süre câmi, tüm toplum üzerinde bir kontrol mekanizması işlevi görmüştü. Örneğin; câmi ibâdet yeri, medrese, kaza dâiresi yâni adliye, ordu karargâhı, devlet erkânının kabûl yeri, istişâre meclisi, mahalle sorunlarının konuşulduğu mekân ve (nâdiren de görülse) hapishâne olarak İslâm müesseseleri arasında önemli bir yer işgâl ediyordu. 

Hayat kitâbımız Kur'ân-ı Mübîn'de, “Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat isrâf etmeyin. Çünkü Allah isrâf edenleri sevmez.” (A'râf, 31.) âyetiyle toplumun 3 yapı taşı vurgulanıyor. Süs, kıyâfet ve yemek! Bu yapı taşları da câmi ile bağlantılı!

  • Kendinizi güzel göstereceğiniz en önemli mekân, câmiler olacak!
  • Güzellik algınız câminin rûhuna göre şekil alacak.
  • Bu hassâsiyet ile de toplum huzur ve refâha ulaşacak.

Câmilerde saf düzeniyle zengin, fakir, köle, efendi arasındaki fark ortadan kalkar. Herkes bir safta Allâh’ın huzurunda rükûa varır, secdeye kapanır. Bütün bu hareketler tek bir komutla gerçekleşir. Bu toplu hareketin sosyolojik açıdan önemi büyüktür.

  • Başına buyruk yaşam tarzının aksine, insanlarla birlikte hareket etme!
  • Toplumdan soyutlanmış, asosyal hayatların aksine, toplumdan kopmama!
  • 'Benim hayâtım!' safsatasının aksine, toplumun uyum ve düzenini bozmama!
  • Ekonomik, kültürel açıdan insanları ayrıştırmak yerine bütün insanları eşit görme!

Ferdî ve egoist bir dünyâ hayâtından hepimiz şikâyetçiyiz. Ders notlarını paylaşamayan gençlik, otopark kavgasından kurtulamayan yetişkinler, hâl hatır sormaya tenezzül etmeyen akrabâlıklar, birbirinden kaçan aileler, aynı apartmanda oturup birbirlerinden haberi olmayan komşular hepimizin şikâyet ettiği meseleler. Tüm bunları düzene koymak câmi merkezli hayattan geçmekte. Bu sebeple İstanbul'un Fâtihi, Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin ilk işi Ayasofya'yı Câmi ilân etmek olmuştur. Hz. Ömer, fethedilen memleketlere tâyin edilen vâli ve görevlilerine Cuma namazı için büyükçe bir mescid, kabîleler için de ayrı mescidler yaptırmalarını emrederdi. Hz. Peygamber, hicreti esnâsında daha Medîne’ye varmadan şehre 2 mil kadar uzaklıkta bulunan Kuba’da bir mescid inşâ etmiştir. Daha sonra da Medîne’ye giderek bugün “Mescid-i Nebevî” olarak bilinen mescidin temellerini atmıştır. 

Yeniden câmi cemâati olabilmek, büyük câmi konumunda olan dünyâyı ihyâ etmek için, Hacı Hasan Efendi (ks) Hazretlerinin şu beyitleri büyük önem arz etmektedir: 

Besmele geçsin başına

Gelsin mü'minler hoşuna

Geçirme ömrün boşuna

Kur'ân'ına devam lâzım

 

Kardeş gel benliği bırak

Gerek gâyet temiz yürek

Yakın sanma, yol çok ırak

Tedârikin görmek lâzım

 

Şerîatsız tarîk olmaz

Câhil sofu dînin bilmez

Belki câmiye de gelmez

Bu kavimden kaçmak lâzım

Temmuz 2022, sayfa no: 20-21

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak