İslâm târihinde en mühim bir hâdise olan Hicret-i Nebevî’de Ebû Bekir -radıyallâhu anh- âilesinin şerefli, büyük bir hizmeti vardır. Hicret-i Peygamberî târihin seyrini değiştiren mühim bir hâdisedir. İslâm güneşinin Medîne-i Münevvere ufuklarında bütün meş’alesiyle parlayarak, arzın her tarafını aydınlatmağa başlaması bu hicretten sonradır.
Müslümanlar, Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem-’den aldıkları tâlimât üzerine birer ikişer Medîne-i Münevvere’ye hicret ederken Ebû Bekir –radıyallâhu anh- da Mekke-i Mükerreme’de kalmıştı. O da hicret etmeği arzu edince Hz. Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- ona:
- “Dur bakalım, belki Allah -celle celâluhu- sana bir arkadaş nasîb eder.” demiş, O da beklemeğe başlamıştı.
Ashâb-ı Kirâm’ın Mekke’den Medîne’ye hicret etmeleri, Evs ve Hazreç kabîlelerinin de îmâna gelmeleri üzerine Medîne’de dîn-i İslâm kuvvet buldu. Müşriklerin akılları erdi ki, Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- de onların yanına giderse Medîne’ de büyük kuvve-i İslâmiye peydâ olacak ve Kureyş’in Şam yolunda pek mühim bir güzergâhı olan Medîne diyârı da ehl-i İslâm elinde kalacaktı.
Kureyş’in müşriklerinin uluları buralarını düşündükçe telâşa düştüler ve hemen müşâverelerde bulunmak üzere Dârunnedve’de toplandılar.
Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek vücûdunu ortadan kaldırmak kararını aldılar. Bu kararın icrâsı için gece Resûl-i Ekrem’in evi önünde birikip onun uyumasına muntazır oldular.
Cebrâîl -aleyhisselâm- gelip keyfiyyeti Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem-’e haber verdi. Medîne’ye hicret etmek üzere me’zûn ve Ebû Bekir Sıddîk’ı birlikte götürmeğe memur olduğunu bildirdi.
Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- hemen Ali bin Ebi Tâlib -radıyallâhu anh-’ı çağırdı ve:
- “Yâ Ali! Ben Medîne’ye gidiyorum. Bu emânetleri sâhiplerine teslîm et, sen de durma gel. Fakat şimdi benim döşeğime yat ki müşrikler beni yatıyor zannetsinler.” buyurdu.
Ali -kerremallâhu vecheh-, Resûl-i Ekrem’in döşeğine yattı ve Resûl-i Ekrem’in yeşil hırkasını kendi üzerine örttü.
Resûl-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- hemen bir avuç toprak aldı ve Yâsin-i Şerif sûresini evvelinden:
“Biz hem önlerinden bir sedd hem arkalarından bir sedd çektik. Böylece onları sarıverdik. Artık göremezler.”[1] âyet-i kerîmesini âhirine kadar okudu. O toprağı kapısı önünde bekleyen müşriklerin üzerine saçtı ve çıkıp gitti. Müşrikler kör gibi onu görmediler.
Hazreti Ebû Bekir Sıddîk (ra) kitabından alınmıştır.
[1] Yasin Suresi/9.
Mahmud Sâmi Ramazanoğlu (ks)
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak