Ara

Hayâtı Allâh’ın Mührü İle Gör!

Hayâtı Allâh’ın Mührü İle Gör!

Cenâb-ı Allah, zâtını tanıtma işini biz insanlara bırakmamıştır. “Birilerinin tanıtmasıyla Beni tanımayın diye, kendimi bizzât kendim tanıtıyorum” dercesine Kur'ân-ı Kerîm'de 6 bine yakın yerde esmâ ve filleri geçmektedir. Bu hakīkat ile anlatılmak istenen: “Bu kitâbı, Beni hakkıyla bilin diye indirdim…” 

“En güzel isimler Allâh’ındır; bu güzel isimlerle O’na duā edin, O’nun isimleri hakkında doğru inançtan sapanları kendi başlarına bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını çekecekler!” (A'raf, 180.)

Rabbimiz isimlerini tanıtırken, en güzel isimler olarak adlandırıyor. Bu “güzel” kavramı, “Mü'minin gönül dünyâsında nasıl anlam bulmalı” sorusunu geliniz berâberce tefekkür edelim.

Herhangi bir ortamda 'güzel' denildiğinde Allah Teālâ aklımıza gelecek. Kul, Mevlâ'sının isimlerini tanırken bu hâlet-i rûhiyeye bürünecek. “En Sevgili’yi tanıyorum” gözlüğüyle bakacak Esmâ-i Hüsnâ'ya... 

Bu isimler, onları bilip tanıyanları da güzel yapar. Kemâle yönlendirir. İbâdet dünyâsını güzelleştirir. İnsânî ilişkilerini Kur'ânca, kıvâmınca hâle getirir. Ne bir eksik, ne bir fazla. 

Merhum Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu Hazretleri bu hakīkati şöyle ifâde buyururlar: Mevlâmız, kadrini yüce tutanın, kadrini ve kıymetini yüceltir.

Rabbinin el-Raûf (çok hoşgörülü, şefkati her şeyi kuşatan) oluşunu bilen bir kimseye kim zorba diyebilir? Kim onun kapısını çalmaktan çekinebilir? 

Rabbinin el-Hakem (hâkimler hâkimi, yerli yerince hüküm veren) olduğunu bilen bir kimseyi kim haksızlıkla ithâm edebilir? Günümüzde nesil yetiştirme derdinde olanların, insanlar arasında Müslümanca duruş sergileme gayretinde olanların dahi zorlandığı soru şu olsa gerek: Hangi suç affedilemez hâle gelmiştir? 

Esmâ-i Hüsnâ'yı en güzel şekilde tanımış, el-Hakem'i idrâk etmiş Efendimiz zamânında yaşanmış şu hâdiseden öğrenelim cevâbı:

Efendimizin huzuruna bir genci, hırsızlık suçu ile getirirler. Genç bu suçu yaptığını itirâf eder. Eli kesilmesi hükmü uygulanacaktır. O esnâda Peygamber Efendimizin mübârek yüzleri bembeyaz olmuştur. Durumu fark eden dâvâcılar, üzülüp üzülmediğini sorunca, “Ümmetimden bir gencin eli kesiliyor, nasıl üzülmem!” cevâbını verirler. “Afvediverseniz!” diyen dâvâcılara verdiği cevap, câlib-i dikkattir: Sizler dâvâcı olarak, konu bana bildirilmeden afvediverseydiniz ya..!

El-Hakem bize öğretiyor ki, alenîleşmiş suç, affedilemez… 

Rabbinin el-Muizz (kullarına izzet veren) oluşunu idrâk eden bir kimse, nasıl olur da kendisinden bile bıkıp, hayâtını ve çevresindekileri gözden çıkarabilir? O bilir ki, dünyâda imtihanlar yağmur gibi üzerine de yağsa, her şeyini de kaybetse, Allâh’ın kulu olmak, ona izzet ve değer olarak yeter…

Unutmamalıdır ki, içinde bulunduğumuz kâinat, bu güzel isimlerin tecellîsi ile ayakta durmakta! İnsanoğlu da bu tecelliyâtı keşif için gönderildi dünyâya! Bu sebeple bizim medeniyetimizde keşif vardır, îcad yoktur! Mevlâ'mızın isimleri tecellî etmiştir, biz kullar ise sâdece keşfederiz. Bu sebeple insan, hayâtı Allâh’ın mührü ile gördüğü takdirde, nice başarılara imzā atacaktır. 

En güzel isimlerini bizlere bildirmesi aynı zamanda tanınmak, bizimle tanışmak istemesinin alâmetidir. Tanışmak istemediğimiz kimseye ismimizi, sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyleri anlatır mıyız?

Hayat okyanusu her zaman sâkin değildir! Bāzan fırtınalar kopar da insan sığınacak liman bulamaz. İmdat diyecek imkânı olamaz. İşte en güzel isimler, kulun imdâdına yetişiverir. Sığındığı esmâ, İsm-i Âzam'ı oluverir kulun! 

Nitekim, Bâyezîd-i Bestâmi hazretlerine İsm-i Âzam sorulunca: “Siz bana ism-i esğarı (küçük ismini) söyleyin ki ben de sizlere ism-i âzamı (en büyük ismini) söyleyeyim.” cevâbını vermiştir. 

Ne mutlu hayâtı O'nun mührü ile görüp, O'nun isimleriyle hayat bulanlara… 

Kederler belimi büktü, dertler ardı ardına gelmekte, tıpkı Habîbinin Taif dönüşü yaşlı gözlerle el açtığı gibi, ben senden umut kesmem Yâ RAB!

Nice hastalıklar bedenimi sardı, tākatim kesildi, en sevdiklerim bile ümitlerini kestiler, ben senden umut kesmem Yâ Rahîm!

Bāzan sevgisizlikle sınanırım, bāzan aşırı sevgimin kurbânı olurum, ben senden umut kesmem Yâ Vedûd!

Doğru ile yanlışı ayırt edemediğimdendir bunca pişmanlığım, ben senden umut kesmem Yâ Alîm!

Yanlışlarım beni diplere çeker, insan içine çıkmaktan utanırım, ben senden umut kesmem Yâ Râfi'!

Günahlarıma pişmânım, pişmanlığımı ifâde edecek kelime bulamam, ben senden umut kesmem Yâ Tevvâb!

Günahlar kalbime mühür oldu vuruldu, ben senden umut kesmem Yâ Fettâh!

Gizli pişmanlıklarım rüyâlarımdan uyandırmakta, sessiz âh'larım yüreğimi yakmakta, ben senden umut kesmem Yâ Gaffâr!

Sanadır kulluğum, Sendedir çârem, Senindir kalbim, ben senden umut kesmem Yâ Allâh!

Haziran 2022, sayfa no: 27-28-29

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak