Ara

Hakkı Seven Âşıklar

İnsanı değerli kılan amelidir. Peygamberimiz (s.a.v.) namazda saç ve sakalıyla meşgul olan birini görünce, "Gönlünde haşyet olsaydı, azalarında da olurdu." buyururlar. Bal küpünden bal, sirke küpünden sirke sızar. Kalbinde iman olanın, bedeninden ibadet, taat sızar. Müslümanın yaşantısından, güzel huylar sızar. "Namazı dosdoğru kıl; şüphesiz namaz, fuhşiyattan ve kötülükten alıkor." (Ankebut, 45)Enbiyanın nübüvvet nurundan, sıdk, emanet, tebliğ, fetanetve ismet sızar. Evliyanın velayet nurundan da, takva, vera ve mukarreb kul olma hasleti sızar. Said Nursi Hazretleri, "Esad-ı Erbili Hazretleri elbette müstesna bir şahsiyettir. Ama onun görüntüsünü aksettiren evlatları nasıldır?" buyurarak dikkatlice müridanın hâl ve tavırlarını kontrol eder... Muhammed Raşid Hazretleri ise, "Bize intisab edenler üç şekildedir iki zümre bellidir. Fakat üçüncü sınıf, yetiştirilen kimselerdir." diye buyurur. Hacı Hasan Efendi Hazretleri şüphesiz ulu bir velidir. Gelin O'nun edebinden süzülen yavrularının güzelliklerinden bahsedelim.. Üstazımızın yetiştirdiği olgun meyvelerin tadını anlatalım. O Hakk âşığı gönüllerden yayılan aydınlık ışıkları paylaşalım. Maşukunu hiç durmadan arayan aşıklardan biri olan Dereköylü Ömer Amca, canından çok severdi üstazını. Allah (c.c.) için sevmenin timsaliydi O. Soğuk ve yağışlı bir mevsimde, dağların kurtlarla dolu olduğu bir vakitte şartların zorluğuna aldırmadan, üstadını ziyaretten geri kalmaz. Sevgili Üstazının hastalığını duyunca gözyaşları içinde Cenab-ı Hakka yalvarır, derin bir samimiyet, coşkun bir muhabbetle:"Allah'ım! Benim ömrü mü al, Efendime ver. O'nu bu durumdan kurtar!" diye niyazda bulunur. Yine askerde iken talime geç geldiği için, üstazını cezalandırmak isterler. Aşık Ömer amca bu durumu anlar. "Mustafa oğlu Hasan" diye çağrı yapılınca, hemen yerinden fırlar. Vaiz Hasan Türkmen, ipek Hocamız da, Allah için muhabbet ve teslimiyette Ömer Amcadan geri kalmaz. Üstazını idam sehpasına çıkarmayı tasarlayana der ki, "Beri bak bana, kazırım bu yüzdeki sakalı, geldiğin yere gönderirim senin gibi çakalı." Kur'ânî edeble edeblenen bu zat, azgınlara şedid, müminlere mülayimdi. Misafirini yalın ayakla yollara kadar kılavuzlamasıyla mütevazıydı. Herkesin ihtiyacını karşılamakla hayırhahdı. Öğrencilere temin ettiği kitaplarla, misafirine izzet ve ikramla da, çok cömertti. Gönül gözleri açıktı. Bir hac seferinde, Efendimizi (s.a.v.) görür. O muhteşem anın cezbesiyle her şeyini fakir fukaraya bahşeder... Sadık bir evlat olan Tombaklı Ahmet Efendi de, elinin emeğini yer ve yedirirdi. Profesörler bile dizinin dibine oturur, sohbetini dinlerlerdi. Geceleri çok az uyur, Mevla'yı zikrederdi. Gönlünden dökülen sözler, ciğerleri yakardı.
Üstazımız, "Manevi haberler önce Ahmet Efendiye geliyor." buyururlardı. Onun iştirak ettiği sohbetlerde, manevi nimetlerden anlatılır, Cenab-ı Hakk'ın Cemâl'inden konuşulurdu. En çok ikaz edilen de o olurdu. Çünkü ihvan iki türlüdür: idare edilenler ve yetiştirilenler. O yetiştirilenlerdendi. Dikkat çekmemesi için, başkalarının yanında, Efendisiyle sadece musafaha ederdi. Bu yönüyle de, pek ferasetliydi. Bağlılıktan çok söz ederdi. Yakınlarından hâl ehli birinin, başka yerlere meyletmesiyle helâk olduğunu şöyle anlatırdı:"Tecellilere mahzar bir kimseydi. Bir hafta içerisinde seyr-ü sülûkünü tamamlamıştı. Sami Efendi Hazretleri bile, "istifade edin bu kişiden" diyordu. Bu kardeşin, üstazının hizmetlerini unutması aklının zayiine vesile oldu."
Ömer İslamoğlu ise kalbine verilen ilimle, dinleyenlerini mest eder. Ağır başlı ve vakur bir şahsiyettir Bu gibi insanlardaki ortak özellik, ellerinin emeğini yemeleridir, içimizde oldukları için pek belli olmayan bu kimseler, hakikaten bir pırlantadır. Başkalarıyla kıyaslanınca ortaya çıkar bu değerler. Gönlünde soğukluk olanları irşada vesile olan Ömer İslamoğlu Allah için sevmede ve Allah için buğz etmede bir numunedir. Üstazımıza İlk günlerindeki halleri haber verilince, "Ömer'in geleceği iyidir." buyururlar kendisi için. Kardeşlerin evrat ve ezkârıyla meşgul bir zattır. Cenab-ı Hakk selametler versin. Mevlamız'ın izniyle Ustazımız, binlerce ölü kalbi ihya eder, derslerin tarifini yapar, sohbetler eder, haliyle de herkesi hallendirirdi.Bir fenerin dört cihetinden süzülen ışıkların şulesinden istifade edilmesi gibi Rabbimiz'in kendisine lütfettiği güzelliklerden de herkes kendi kabiliyetlerine göre faydalanmıştır. Ahirete yürüyüşleriyle de, kınından sıyrılan kılıç gibi olmuşlardır. Rabbimiz ruhaniyetlerinden bizi müstefid kılsın. Amin.

Alemdar-Ali Ramazan Dinç Efendi (ks)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak