Ara

Günah Hastalığının Devâsı

Günah Hastalığının Devâsı

Kıymetli kardeşlerim!

Eğer Allâh’ımızı (cc) zikre devâm edersek kalplerimizin mânevî hastalıklardan kurtulması yakındır. Çünkü zikrullâh ‘kalplerin şifâsı’dır.1

Ali Ramazan ile berâber Mahmud Sâmî Efendimiz Hazretlerine (ks) gitmiştik. Bir saat huzurlarında oturmak nasîb oldu. Efendimiz (ks) kalkmamıza izin vermedi. Mübârek Sultānımızın o nârin eli elimin içindeydi. Bizleri de görmek istiyormuş. Ayrılmamıza müsâade buyurmadı. Sultānımıza eziyet de olduğunun farkındayım. ‘Efendim müsâade buyurun da gidelim.’ diyordum, ama izin çıkmıyordu. ‘Zikir’ diyor, ‘çok mühim Hasan Efendi. İhvanlara çokça târif edilsin.’ 

Zikir, önemine binâen Bakara Sûresi’nde, Cuma Sûresi’nde, Ahzab Sûresi’nde ve birçok âyet-i kerîmede vurgulanmıştır. Meâlen buyuruluyor ki: ‘Ey îmân edenler, Allâh’ı çokça zikredin.’2

Allâh’ı çok zikredelim ki kalb mutmain olsun. Zikir yolu ne güzel bir yol! Allah bizi zikirden-fikirden etmesin. Efendimiz Hazretleri bir adama rastlar, ona günde ne kadar Lafza-i Celâl çektiğini sorar.

Adam, ‘Efendim, 3.000 zikrediyorum.’

‘Kaç senedir?’

‘15-20 senedir, Efendim.’

‘Yazık’ demiş Efendimiz. ‘Yâni hiç değilse kalbe 1.000, rûha 2.000, sırra 3.000, hafîye şu kadar olsa iyi olmaz mıydı? Kazâ namazına devâm edilmeli idi. Biz sâlikiz, dervişiz; söz verdik, zikir niye bu kadar az?’ diyor. 

Peygamberimiz (sav), ‘İnsanlar sizi mürâî, mecnûn zannedinceye kadar Mevlâ’yı çokça zikredin.’3 buyuruyor.

Bâyezid-i Bistâmî’yi (ks) bilirsiniz. -Allah şefâatinden mahrûm etmesin- Hazret bir gün tımarhânenin yanından geçerken tabîbin ilaç yaptığını görür. Bâyezid-i Bistâmî (ks) doktora: ‘Ne yapıyorsun öyle?’ diye sorar.

Doktor: ‘Delilere devâ (ilaç) hazırlıyorum.’ der. 

Bâyezid (ks): ‘Günah illetine tutulmuş olanlara, günah sebebiyle hasta olanlara da bir ilacınız var mı?’ diye sorar. Doktor şaşırıp kalır. ‘Ne zor bir suâl sordun. Bir doktordan bu suâl sorulmaz ki.’ deyince Bâyezid-i Bistâmî’ye o anda hafiften bir büyüklük hissi sirâyet eder. 

O anda delinin birisi çıkagelir, ‘Efendim, biraz beklerseniz cevâbını vereyim.’ der. Doktor bakar ki sesin sâhibi deliliği en fazla olan bir adam. Doktor Bâyezid’e: ‘Gidin efendim’ der.

Deli: ‘Allah rızâsı için gitmeyin Efendim! Ben derdimin devâsını sizde buldum. Sizin sorduğunuz soruya cevâbı da ben haber vereyim.’ der. 

Deli, belinde bir kasnak, ayaklarına zincirler geçirilmiş bir vaziyette Bâyezid’in (ks) yanına gelir. Bâyezid’e, ‘Buyurun efendim, buyurun. Neyi sormuştunuz?’ der. Bâyezid (ks): ‘Oğlum! Günah sebebiyle insan hasta olur. Hırs var, tama var; fuhuş, adâvet, riyâ, süm’a, hasetlik, kibir var. Bunlardan kurtulmayınca insan, insan olamaz. Ben, bu derdin devâsını soruyorum.’ 

‘Çok güzel bir suâl soruyorsunuz efendim. -İnşâallah- Cevap vermeye gayret edeyim: Efendim, ‘Tevbe kökünü, istiğfar yaprağı ile karıştırın. Sonra gönül havanında/çanağında tevhîd tokmağı ile dövün. İyice un gibi olsun. Belki içinde irisi kalır; insaf eleğinden de geçirin. Bu şekliyle de tabii yenilmez. Bu karışımı da gözyaşı ile yoğurun. Seherde kalkıp boynunuzu Mevlâ’ya bükün. Gözlerinizden yaşlar dökün. ‘Allah! Allah! Estağfirullâh!’ deyin. Bu hamur da tam olmaz. Ba’dehû: Bunu aşk ateşi ile pişirin, Allâh’a âşık olun. Ma’rifet balından katarak kanâat kaşığıyla gece gündüz yemeğe ehemmiyet gösterin.’

Bâyezid, delinin gözlerinin içine bakar ve der:

‘Ehl-i irfânım deyu kimseyi tān etme sen

Defter-i dîvâne sığmaz söz gelir dîvâneden.’ 

Cenâb-ı Rabbi’l-Âlemîn, bizleri mâsivâdan yüz çevirip huzurla kendisini zikreden kullarından eylesin! Âmîn!

Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allâh’a! 

Dipnotlar:

1 Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, I/505.

2 Ahzab, 33/41.

3 Ebû Nuaym, Hilye, c. III, s. 80-81; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. III, s. 68. 

Kasım 2021, sayfa no: 33-34

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak