Ara

En Büyük Vesîle: Secde

En Büyük Vesîle: Secde

Secdeye kapanan başlar hürmetine
Aşkınla sızlayan döşler hürmetine
Gecelerde dökülen yaşlar hürmetine
Gazabınla bize bakma ya Rabbi! 

Kıymetli kardeşlerim!

Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, bir de O’na ulaştıracak vesîle arayın.”[1]

Sohbetimizin konusu kulu Allâh’a yaklaştıran vesîleler ve bu vesîlelerin en mühimlerinden olan secde hakkında olacaktır. Vesîle, ibâdet ü taat yaparken sünnet-i nebeviyyeye riâyet etmektir. Vesîle, Allâh’ın ârif kullarının sohbetinden istifâde etmektir. İbâdetin en büyüğü namazdır. Namazda, secdede iken şeytânın kula yaklaşmasına imkân yoktur. Secdede ölenler îmânla ölür.

Secdede duâ edenlerin duâsı kabul olur. Şeytân, evvelden secde etmediği için secde onun düşmanıdır, bu yüzden secdeye, secdede olan kula hiç yaklaşamaz. Bu yüzden secdeye devam edelim, kardeşlerim. İbadete devam edelim. 

Oruç Allâh’a vesîledir, tilâvet-i Kur’ân, Allâh’a vesîledir. Acizlere yardım vesîledir. Vesîle, Allâh’ın rızâsını bulduracak ibâdettir, ilimdir. Allâh’ın rızasına götüren taatler sayesinde insan ruhanî olarak terakki eder, kalben mutmain olur, mâneviyattan feyz alır. Hakk’a kurbiyete liyâkat kazanır. 

Âcizlere yardım da vesîledir, dedik. Bir misâl vereyim kendi hayatımdan: Çerkez köylerine gitmiştik. Dul kalmış bir yaşlı kadın vardı, onu ziyaret ettik. Bu vesîle dolayısıyla çok feyizli günler geçirdik. Ne o kadını ne de oradaki feyizli ânları unutabiliyorum. Birkaç yerde böyle hâller zuhûra gelmişti bende. Fakirlere yardım edildi mi, hemen böyle oluyor, kalb feraha kavuşuveriyor. Âcizlere yardım Hz. Peygamber’in(sav) sünnet-i seniyyesidir.

Peygamber Efendimiz(sav), kırbaları omzuna alır, gider; Medine’nin uzak yerlerinde ihtiyar kadınların leğenlerini doldururdu. Kadınlar sorarlardı “Kimsiniz?”, “Muhammed Mustafa” buyururlardı. Âlemlere rahmet olarak halk olunan, mahşerde herkesin muhtaç olduğu, dulun yetimin hizmetini görüyordu. Garip gönlü almayı, yetim başı okşamayı ihmal etmeyelim. Allah aşkına. 

Geldik, kurbiyete en büyük vesîleye. Bu kulun secde hâlidir. Bir hadîs-i nebevîde “Rabbine mânen en yakın bulunduğu an, secdeye kapanmış bulunduğu hâldir.”[2] Binaenaleyh, namaza niyaza devam edelim, duaya devâm edelim. Geceleri hacet kapılarının ardına kadar açıldığı vakitlerde uzun uzun secdelere varalım. Umulur ki felâha kavuşuruz.

Ebû Cehil, Fahr-i Kâinât Muhammed Mustafa(sav) Kâbe’de secde halinde iken mübarek enselerine basmak istedi fakat Hz. Peygamber’e(sav) yaklaşamadı bile. O sırada Hz. Peygamber’e(sav) Alak sûresinin; “Hiç şüphe yok ki insan, kendisini müstağnî görmekle azmıştır.”[3] âyetleri nâzil oldu. “Secde et de yaklaş”[4] ayetine gelince yeniden Fahr-i Kâinat secde ettiler. Zâlimin zulmünden korkmadılar. Allah da vesîleler verdi, fütühât ihsân buyurdu. Müjdeler gönderdi. Böyle zor anlarda, i’lâ-yı kelimetullah için çaba harcama Allah katında çok değerlidir. Mükâfatı da sınırsızdır. Bizler de i’lâ-yı kelimetullah uğruna çaba harcayalım, sıkıntılara göğüs gerelim, secdelere kapanarak duâlar edelim. 

“Sabır ve namaz ile yardım isteyiniz.”[5] buyuruyor Rabbimiz Bakara sûre-i celîlesinde. 

Cenab-ı Hak, bizleri uzun uzun secdelere varıp kendisine yakın olan kullarından eylesin. Secdelerde yaptığımız duâlarımızı dergeh-i izzet-i ulûhiyyetinde kabule karîn eylesin. (Âmin)

Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a!

[1] Mâide, 5/35.

[2] Müslim, Salât 215; Ebu Davud, Salât 152.

[3] Alak, 96/6-7.

[4] Alak, 96/19.

[5] Bakara, 2/45.

Ekim 2025, sayfa no: 40-41

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak