Ara

Editör'den...

Editör'den...

Âfiyet ve Yakîn

Âfiyet, dînin ve îtikâdın bid'atlerden, amelin ve ibâdetin âfetlerden, nefsin şehvetlerden, kalbin hevâ ve vesveseden ve bedenin hastalıklardan selâmet bulması, kurtulması demektir. 'Duâların efdali hangisi' diye sorulduğunda, Rasûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Allah’tan af, âfiyet ve yakîn (sağlam îmân) isteyin. Çünkü îmandan sonra, âfiyetten büyük nîmet yoktur."

Yakîn, kesin, doğru ve değişmez bilgidir. Mânevî gerçekleri kalp gözü ile görmek, gayba ait hususları müşahede ile zan ve tereddütten kurtulmak, tam bir inanç ve teslimiyete kavuşmak mânâlarına da gelir.

Yakîn'in Mâhiyeti ve Kıymeti

Allah Teâlâ dünyâyı imtihan ve belâlarla denenme yeri kılmış, insanlar için sıkıntı ve keder yurdu eylemiştir. Kullarının da başlarına gelen belâlara sabretmelerini, nîmetlere şükretmelerini, kazâ ve kadere rızâ göstermelerini dilemiştir. Bunlara katlanmak gerçekten zordur, kalbin bir ameli olan sabrın elde edilmesi de kolay değildir. Kul zayıf ve âcizdir. Bu yüzden Allah Teâlâ, musîbetlere sabır, takdîre rızâ ve nîmetlere şükür karşılığında bol sevap ve sonsuz nîmetler vaadetmiştir. Bunların tersini yapanlar da âyet-i kerîme ve hadîs-i şeriflerde açık olarak belirtildiği üzere şiddetli azapla tehdit edilmiştir. Kulların bu bildirimleri anlamaları için de işitebilecek kulaklar, görebilecek gözler yaratılmıştır.

Değerli Okurlarımız,

Temmuz sayımızda “Âfiyet ve Yakîn” konusunu kapak dosyamıza taşıdık. Yine çok güzel bir sayı ortaya çıktığına inanıyoruz. Katkı sağlayan tüm yazarlarımıza şahsım ve sizler adına teşekkür eder, şükranlarımı sunarım…

Ve minallâhi’t-tevfîk                                                                              Hasan HAFİF

Temmuz 2020, sayfa no: 1

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak