Ara

Çile

Nefs-i mutmainne (tamamen kötülükleri terketme) haline gelince derviş, kendisinden istenilen tebliğ, davet ve irşâd görevini, ashabın çilesine tâbi olarak kırk kişiye, kırk köye, kırk ilçeye, kırk ile ve bütün dünyaya Hakk'ın emirlerini duyurmak için gece-gündüz demeden çalışır.

Ölmeden evvel ölme, (fena ahlâktan güzel ahlâka geçme) az yeme, az uyuma, az konuşma ve halvetle (insanlardan bir müddet ayrılmakla) nefsi sıkı bir denetime tabi tutarak ruhu kemale erdirme ameliyesidir çile. Tabiatta Çile Eşya da bile görürüz çileyi. Taşı, yabani otları atılıp sürülen, işlenen, gübreyle beslenen toprak, çileyle verimli hale gelerek içindeki bileşiklerle bitkilere nüfuz ederek inkişaf eder. Toprağa saçılan tohum, yerin altında ezilip, çürüyerek çile çeker, filizlenip toprağın üzerine çıkarak, insanoğlunun istifadesine sunulan meyveleri verir. Hayvanlar eğitilerek, şahin kuşu avlanmada, atlar muharebelerde, köpekler emniyet görevlerinde hizmet verirler. Her ne kadar dert, sıkıntı, meşakkat anlamlarına gelse de çile, bir arınma, durulma, temizlenme ve eğitimdir. Çilenin İtikâdî Boyutu Sorumsuz varlıklar eğitildiklerinde bu vazifeleri yapar da, ilahi emanetleri yüklenen, yeryüzünde Allah'ın halifesi olmakla şereflenen, madden ve mânen en güzel biçimde yaratılan insanoğlu eğitime tabi tutulmaz mı? Fahr-i Kâinât, Efdal-i Mahlukât olan Efendimiz (s.a.v) 'Rabbim beni terbiye etti, edebim de ne güzel oldu' buyurur. Bizleri ıslah için Allah (c.c.)'dan getirdiği ilahi mesajda bu terbiye 'Muhakkak (Allah'ın küfür ve isyandan) temizlediği nefis kurtulmuştur.'1 'Çoğu okuma yazma bilmeyen) Araplar içinde, soylarından bir Peygamber gönderen O'dur. (Bu Peygamber Muhammed (s.a.v), üzerlerine O'nun ayetlerini okuyor, onları (şirk kirinden) temizliyor, kendilerine Kur'an ve Şeriat (dînî hükümler) öğretiyor. Halbuki onlar bundan önce (Peygamberin gelişinden evvel) açık bir sapıklık içinde idiler.' ayetleriyle haber verilir. Ayetlerde belirtilen itikadi temizliği Efendimiz (s.a.v) Mekke'de Kâbe'deki putları, kafalarda ve gönüllerde yatan küfür ve şirk putlarını Tevhitle arındırarak temin ediyordu. Çile'nin Amelî Boyutu Mekke'de inen ayetler ekseriyetle itikada aittir. Medine'de ise inanç esaslarının uygulanmasına ait ayetler nazil olmaktadır. Mekke'de kafalar küfür kirlerinden arındırılırken, Medine'de ruhlar, namaz, oruç, hac, zekat, cihat, teşbih, tehlil ve zikirle temizleniyordu. Medine'de ashabını mescid-i saadette toplayarak okuttuğu tevhid ile de, gönüllerdeki gizli şirki (riyayı), sümayı (ibadetini başkalarına duyurma çabasını), ucbü (taatiyle mesrur olmayı), benlik, kin, kibir, hasetlik, şehevi ve hayvani duygulan gidermeyi, kalplerdeki manevi kirleri temizlemeyi sağlıyorlardı. 'Ey müminler! Allah'a, Peygamberine ve Peygamberine indirdiği Kur'an'a, daha önce indirdiği kitaplara yeniden iman ediniz.' Çilenin Ahlâki Boyutu Müşriklerin ezasından kurtulup, Medine'de İslam devletini kurmak için çıktığı yolculukta Sevr'e (mağaraya) gizlenen Efendimiz (s.a.v) refiki Sıddîk-i Azam'a telkin ettiği zikir, etrafını çepeçevre kuşatan müşriklerin tasallutundan kurtulması için Peygamberimiz (s.a.v)'in yatağını bekleyen Ali (k.v)'ye öğrettiği tevhitle de masivadan (Allah'dan gayri her şeyden, arınmanın yolu olan ihlâsı, ihsanı, (Allah'ı görür gibi taat yapmanın yolunu), takvayı öğretiyordu. Çileyle Olgunlaşır İnsan Çile, tozları gitsin diye silkelenen bir halı, güç ve kuvvet meyveye ulaşsın diye budanan bir ağaçtır. 'Müşrikler tarafından eziyet edilen' o insanlar sandılar mı ki, 'iman ettik' demeleriyle bırakılacaklar da, imtihana çekilmeyecekler? Doğrusu biz onlardan evvelkileri de (çeşitli musibetlerle) denedik. Allah, (imtihan suretiyle imanında) sadık olanları da muhakkak bilecek, yalancı olanları da elbette bilecek.' 'Andolsun, sizi (savaşla) imtihana sokacağız, tâ ki içinizden mücahitleri ve sabır gösterenleri meydana çıkaralım.' 'Biz Peygambere tâbi olup olmayanı seçmek ve o nimeti tamamlamak üzere sizi korkudan (Allah korkusundan), açlıktan (Ramazan orucundan), mallar (zekat), canlar (cihad, şehitlik ve hastalık) ve ürünlerin eksikliğinden (evlat ve kazanç zayiinden) az bir şeye uğratacağız ve böyle bazı sıkıntılarla imtihan edeceğiz.'6 Ayetlerinde belirtilen belâ ve musibetler bizi isyan kirlerinden temizleyip, tozumuzu silkeleyip yaramaz dallarımızı, fena ahlâkımızı defederek mânevî budama ile kendisine hâlis kul yapmak içindir. Bu acı ve sıkıntılar neticesinde 'Ey Muhammedi Sen sabredenleri müjdele' Hak'dan gelene râzı olup, derd-ü belâ saltanatını iki cihana vermeyen mânevî erler şu ilâhî tebşire de nâil olurlar: 'Ey huzur içinde olan nefis! Sen Rabbinden râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön' Çilenin Anlamı Farsça terim olan çile kırk mânâsındadır. Sûfîler Arapça 'erbain' derler. Çile çekmek, erbain çıkarma tabirini kullanırlar. Her gün yirmi bir üzüm tanesiyle yetinip sadece zarûrî ihtiyaç için dışarı çıkarak kırk günü tamamlayan dervişe, çilekeş (çilesini çeken) denir. Çilesini yarıda kesene de çileşiken denir. Dergâhlarda, 'Hem Rabbinin ismini an ve her şeyden kesilerek O'na ihlâs ile ibadet et' ayetinin sırrına ermek için, kendisini tamamen Allah'a teslim eden müridin, dünyaya kapalı Allah'a açık, kabir gibi daracık mekanlarda ibadet ettiği odalara çilehâne denir. Mûsa (a.s), kitaba ve hitaba, Allah (c.c.) ile konuşmaya, tecellilere ermek için özel bir arınmaya, ibadet ve riyazata koyulmuştur. 'Biz Mûsa'ya otuz gün (oruç tutmasına karşılık kendisine Tevrat'ı vereceğimizi, yahut kendisiyle konuşacağımızı) vadettik; ve ona bir on (gün) daha ilave ettik. Böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk gece (gün) olarak tamamlandı.'10 Çilenin Gâyesi Derviş, bir akü gibi aşkla, şevkle, feyz ve irfanla dolar çile ile. İbadetleri yerine getiren, haramları terkeden sabirîn kullarından olmak için, zor taatlere sarılmakla, iddia ettikleri imanlarında sebat gösteren sadıkînden, sıkıntılı ve geniş günlerinde Allah'a itaat eden kanitînden, hayır yollarında mallarını bolca harcayan münfikînden, seherlerde Allah'tan mağfiret dileyen Ve'l-müstağfirîne bi'l-eshâr kullarından olmak için çile çeker. Mürid, Allah'dan korkan muttakî, çokça tevbe edip, Allah'a yönelen evvab, her zaman emr-i ilâhiyi gözeten hâfız, Allah'ın azâmetinden titreyen haşyet sahibi, Mevlâ'ya yönelen, kalb-i selîme eren münîb kullarından, âdilerden olmak için çile çeker. Nefs-i mutmainne (tamamen kötülükleri terketme) haline gelince derviş, kendisinden istenilen tebliğ, dâvet ve irşâd görevini, ashâbın çilesine tâbi olarak kırk kişiye, kırk köye, kırk ilçeye, kırk ile ve bütün dünyaya Hakk'ın emirlerini duyurmak için gece-gündüz demeden çalışır. '(Ey Muhammed ümmeti) siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, fenâlıktan alıkorsunuz ve Allah'a imanınızda devam edersiniz.'

Ayet ve hadisler, Peygamberimiz (s.a.v)'in uygulamaları bize çileyi, küfürden imâna, imândan İslâm'a, İslâm'dan ihsâna geçiş olarak tanımlar.

Alemdar-Ali Ramazan Dinç Efendi (ks)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak