Ara

Can Yolunu Mâmur Et

Can Yolunu Mâmur Et

Yüce kitâbımız Kur'ân-ı Kerîm, bizlere peygamber kıssalarından haber verir. Ancak pek çok hadisede detay vermez. Hattâ binlerce peygamberin ismine de Kur'ân-ı Kerîm'de rastlamayız. Ancak diyebiliriz ki Kur’ân-ı Kerîm, baştan sona Gaye İnsanı anlatır her bir âyetinde. Hakîkatte de, bütün âyetler Cenab-ı Hakk’ın insana duyduğu sevginin tezâhüründen başka nedir? Kendisini tanımayan küfredeni bile muhatap alıp, "Ey Küfür Sahibi! Şunu düşünmez misin?" deyişi bu hakîkati doğrular mâhiyettedir. İnsanlar bir diğeriyle tenezzül edip konuşmazken, birbirlerini telefonda bir tuş ile meşgûle alırken; kâinatın sahibi Rabbimizin, merhameti netîcesinde, tanıyana-tanımayana, itâat edene-etmeyene cevap verip onu muhâtap alması O'nun Gaye İnsana olan sevgisinin tezâhürüdür. 

İnsanoğlunun yaratılışında da aynı tezâhürü görmek mümkündür. Meleklerin dahi âşinâ olmadığı bir sır ile yaratılmıştır İnsanoğlu… Hazret-i Mevlânâ, "Ben sana insan bahsinden konuşsam, Mevlâ da bana kıyâmet sabahına kadar imkân verse yine de bitiremem, eksik bir şeyler kalır!" diyerek bu hakîkate dikkat çeker. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: 

"Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine rûhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti." (Hicr, 28/29) 

İnsan kelimesi 'ünsiyet' kökünden gelmektedir. İnsan çok çabuk intibâk edebilir vaziyette yaratılmıştır. Bu hâl, insanın muhabbetle yaratıldığının alâmetidir. Bunun bir netîcesidir ki kimi zaman konuşarak eğitir hayvanını, yetiştirdiği çiçeğe, su ile birlikte güzel kelimelerini de ilâve eder. Velhâsıl, ürettiğini muhabbetle yapabilen, iletişimde dahi muhabbetiyle bir şeyleri ortaya koyan tek canlı insandır. 

Gaye insanı diğer yaratılmışlardan ayıran mühim bir husus vardır. İnsan akıllı bir varlıktır lâkin bu onu diğer varlıklardan ayırmaz. Nitekim şeytânın ne derece akıllı olduğu, bizlerin zaaflarına karşı harîs olmasından mâlûmdur. Açık bir alanda otlayan koyunun, zehirli otları yememesi yine bu hakîkati gösterir. Yani akıl, insanı diğer varlıklardan ayırmaz. İnsanı meleklerden, cinlerden, şeytan ve hayvanlardan ayıran en önemli cevher aşktır! Diğer varlıkların hiç birisinde aşk (muhabbet edebilme) yoktur. Meleklerde akıl, hayvanlarda nefis varken, sevebilme kabiliyeti yoktur. İnsanı da Gaye İnsan noktasına taşıyan, Allâh'a yaklaştıran cevher aşktır. Kişi, nefsin kötülüğü emretmesini bu ilâhî sevdâ ile tezkiye edip, Efendimiz'in (sav) önderliğinde muhabbetle yaşadığı takdirde meleklerden üstün olacaktır. Kişinin bu aşk haline ermesini Mevlânâ Hazretleri; "can yolunu mâmur etmek!" olarak ifâde buyurur. Nefsi şehvetten; cismi, hayvanlığa götüren ihtiras ve azgınlıklardan kurtarmak için, vücutta onlarla kurulan yalancı duyguları ve hazları yıkmak gerekiyor. O zaman kişide yalnız can ve irfan kudreti kalacaktır. Demek ki nefsin kötü huylarının tahrîbi, altından iyilik hazînesi çıksın diyedir. 

Aşk, çarşıdan satın alınacak yâhut çaba ve gayretle elde edilecek bir şey değildir. Aşk cevheri, ruhlar yaratıldığında Mevlâ'mız tarafından bizlere bahşedilmiş, çalışmadan kazandığımız sermâyemizdir. 

Âyet-i Kerîme'de buyurulur ki: "Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler." (A'râf, 172.) 

Âyet-i Kerîme'de sorulan soru müfessirlerimiz ve tasavvuf erbâbı tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir: Yegâne tapılacak ilâh Ben değil miyim? Her şeyden çok sevilmeye lâyık olan Ben değil miyim? Her nerede olursanız olun, sâhibiniz Benden başka kimdir? Varlık âlemini ayakta tutan Benim kuvvetim değil midir? 

Bu aşk dolu soruya bizlerin verdiği cevap da bir o kadar aşk doludur. Dedi ki ruhlarımız: Evet Yâ Rabbi! Buna şâhidiz! Tabii ki Sen bizim Rabbimizsin! Nerede olursak olalım Seni unutmayacağız. Neye sahip olsak, onun bize emanet olduğuna, sahibinin Sen olduğuna her zeminde ve zamanda şahitlik edeceğiz! Özetle cevabımız, Rabbimiz olmazsan halimiz nice olur! diye bir haykırıştır âdetâ, ruhlar âleminde…

Geliniz kaybettiğimiz bu aşk sermâyemizi yeniden bulmaya çalışalım. Herkes bir takım dünyalıklar peşinde iken bizler rûhumuzu Allâh'a ulaştırmak için çabalayalım. Kıyamet gününde defteri sağ tarafından verilenlerden olmak için tüketelim nefeslerimizi. Geliniz, bu işin sırrına, Gaye İnsan olmanın yoluna Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin nasihati ile Bismillah diyelim… 

"Ey Evlat! Başka şeyler isteyerek Allah'tan gâfil olma. Kendini, O'ndan başka şeyler istemekle meşgûl etme. Meselâ; O'ndan, boyuna rızkını bollaştırmasını ve genişletmesini istiyorsun. Fakat belki de bol dünyalık senin için bir musîbettir de sen bunu bilmiyorsundur. Sen, hangi şeyin ve hangi hâlin daha hayırlı ve efdal olduğunu bilemezsin. O halde, sükût et. Allâh'ın hükmüne gönül rızâsıyla uy. 

O'ndan, fiillerine rızâ göstermeni nasîb etmesini iste. Diğer hallerde de şükretmeni nasip etmesini talep et! 

Unutma ki, şükrü edilmeyen bol mal-mülk, sahibi için bir musîbettir. Aynı şekilde, sabırsızlık ve isyan duyguları içinde geçirilen darlık ve sıkıntı zamanları da bir musîbettir. Şükür, sana verilen nimetleri arttırır; seni, İzzet ve Celâl sâhibi Rabbine yakınlaştırır. Sabır ise, kalbinin ayaklarını sâbit kılar, sağlamlaştırır. Ona yardım eder, kuvvet verir. Onu muzaffer kılar. Dünya ve ahiret âkıbeti de iyi olur. Allâh'ın takdir ve hükmüne itirâz etmek haramdır. İtiraz halinde, kişinin kalbi ve yüzü kararır.

Yazık sana, ey câhil! Nefsini kadere itirazla meşgul etmek yerine, Allâh'a dua ile meşgul et. Onu Allâh'a dua ile meşgul et ki duanın bereketiyle, belâ ve musîbet demleri bertarâf olsun, felâket ateşleri sönsün..."
 

Bu ise ancak nefis terbiyesi ile mümkündür. Nefsi şehvetten; hayvanlığa götüren ihtiras ve azgınlıklardan kurtarmak için, vücutta onlarla kurulan yalancı duyguları ve hazları yıkmak gerekir. O zaman kişide yalnız can ve irfan kudreti kalacaktır. Unutulmamalıdır ki, nefsin kötü huylarının tahrîbi, altından nice iyilik hazînesi çıksın diyedir.

Şubat 2023, sayfa no: 22-23-24

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak