Ara

Allâh’a (cc) Sevgili Olan Kul

Allâh’a (cc) Sevgili Olan Kul

Namaz, İslâm’ın binâsı 

Şehâdet oldu hânesi 

Tenvîr etti, uyan nâsı 

Tevhîd’e çalışmak lâzım

Kıymetli kardeşlerim!

Allâh’a sevgili olan kul, Allâh’ın meleklerine ve Allâh’ın dostlarına da sevgilidir. Allâh’ın sevdiği bir kulu melekler veehlullâh her işinde destekler. O kulun yakarışı Rabbine öyle güzel gelir ki hemen askerlerini onun imdâdına gönderir. 

Nasıl ki ırmaklar denize akar, denize ulaşınca artık ırmak denizden seçilmez, ırmak yok olur; bu Fırat’tır, bu Dicle’dir diyemezsiniz; aynı şekilde Allâh’a sevgili olan kul da Allâh’ın vahdet denizine akar. Allah’ta fânî olur, yok olur. Kudsîhadiste Rabbimiz buyurmuşlardır ki:

‘Kulum, üzerine farz kıldığım şeylerden daha iyi bir yolla Bana kurbiyet sağlayamaz. Kulum nâfile ibâdetlerle de Bana kurbiyet sağlamaya devâm eder. Nihâyetinde Ben onu severim. Ben onu sevdiğim zaman, onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse ona veririm. Bir şeyden de Bana sığınırsa onu korurum.’ (Buhârî, Rikak 38.)

Bir vakit otobüsle Hicaz’a gidiyorduk. Cilvegözü denilen mahalle vardık. Sınırın öte tarafına geçmemiz için önümüzde iki otobüs kaldı. Daha sonra sıra bizim otobüslere gelecek. Öte tarafa geçmeyi beklerken, Suriye hudûdundan red cevâbı geldi. Kaldık sınırda. Akşama az bir vakit kalmıştı. Cemâate “Bayıra çıkalım da akşam namazını kılalım” dedim. Bayıra çıktık. Akşam namazını kıldık. Sohbete başladık. 

Bir Müslüman ile bir münâfığın yolculuklarını anlatmaya başladım. Bir Müslüman ile bir münâfık birlikte bir yolculuğa çıkmışlar. Yolda giderken yağmur yağmış. Bir mağaraya sığınmışlar. 

Mağaraya girince müslüman sûretinde görünen münâfık; Müslümanı esîr alıyor. Elini-ayağını bağlıyor. Müslüman olan ‘Kardeşim beni niye bağladın?’ diyor, münâfık ‘Ne kardeşi?’ diye çıkışıyor. ‘Âilem dul, çocuklarım yetim, malım ganîmetolmasın diye Rasûlullâh’ın yanında yalancıktan şehâdet getirdim ben. Îmân etti zannettiler. Ben münâfığım, seni kesmek için bağladım’. 

Böyle söyledikten sonra münâfık kılıcına sarılır… Eli-kolu bağlı olan Müslüman: ‘Arkadaş, can tatlı gel kesme beni’ deyince münafık: ‘Sen yalvardıkça ben daha da zevk alıyorum’ der. Kâfirler, münâfıklar -Allah şerlerinden muhâfazabuyursun- Müslümanı yalvarttırmaya pek bayılırlar. Münâfık, Müslümanın boğazını kesecekken müslüman gözünü yumar: ‘Yâ Rahîm! Yâ Rahmân! Bismillâhirrahmânirrahîm! Yâ Rahîm! Yâ Rahmân! Bismillâhirrahmânirrahîm!’ diye Rabbine niyâzda bulunmaya başlar. O anda ‘Kesme!’ diye bir ses…

Münâfık mağaradan dışarı çıkar, bakar etrafta kimsecikler yok. Müslümanı öldürmek üzere geri döner. Yine aynı ses: ‘Kesme diyorum.’ Beyaz elbiseli bir zât… Münâfığı yere devirir, Müslümanın elini-ayağını çözer. Müslüman hayretler içerisinde: “Allah aşkına söyle sen kimsin?” der. O zât, Cebrâil olduğunu söyler ve ekler: “Esir edildiğinden dolayı gökte melekler ağlaşmaya başladılar. ‘Yâ Rahîm! Yâ Rahmân!’ sözlerin bizleri hüzünlendirdi. Allah Teâlâ Hazretleri ‘Kuluma yetişin’ emrini verdi. Ben de seni kurtardım.”

Bayırda akşam namazını edâ ettikten sonra sohbette bu menkîbeyi naklettim. Ardından ‘Yâ Rahîm! Yâ Rahmân!’ dedim. Cemâate de dedim ki, “Siz de ‘Yâ Rahîm! Yâ Rahmân!’ deyin.” Hep berâber başladık gözyaşlarıyla ‘Yâ Rahîm! Yâ Rahmân!’ demeye. Bir müddet böyle zikir hâli devâm ettikten sonra ‘Haydi yol açıldı, gidiyoruz’ dediler. Allah kolaylık verdi. Bu bizim kerâmetimiz değil. İçimizde Allâh’a sevgili olanların kerâmeti. 

Başka kimsemiz yok bir Allâh’ımız var yavrularım. Ashâb-ı kirâmın yolundan gideceğiz, teslîm olacağız.

Sıddîk-ı Âzam’a müstehzî bir tavırla müşrikler: ‘Arkadaşın Mekke’den Kudüs’e gitmiş; oradan da yedi kat semâyı gezmiş’ deyince, Sıddîk-ı A’zam (ra) hemencecik: ‘O söylüyorsa öyledir’ karşılığını vermiştir. Hz. Ömer (ra): ‘Beyaz elbiseli, siyah sakallı bu kimse de kimdir Yâ Rasûlallah?’ deyince Rasûlullah (sav): ‘O Cebrâîl’di, sana dînini öğretmeye geldi.’ (Müslim, Îman 1.) buyurmuşlardır; Hz. Ömer de tereddüde düşmeden hemen inanıvermiştir. İhvânımızınçoğu bu gibi sırlı meselelere teslîmiyetsizliklerinden imtihânı kaybeder, yiter giderler. 

Rabbimiz bizleri kendisine sevgili olan kulları zümresine ilhâk eylesin. (Âmîn) 

Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a!

Nisan 2021, sayfa no: 38-39

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak