Kıymetli kardeşlerim!
Sultân-ı Enbiyâ Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz’in rûh-i tayyibelerine, ehline, ashâbına, bütün peygamberân-ı izâm, evliyâ-i kirâm Hazretlerinin rûhuna, dağlar başında kalmış, hâk ile yeksân olmuş, bir Fâtiha’ya muhtaç din kardeşlerimizin ruhlarına üç ihlâs bir Fâtiha okuyarak sohbetimize başlayalım inşâallah.
Kenzü’l-İrfan’da geçen bir hadîs-i şerifte Fahr-i Kâinât Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: ‘İlmiyle amel eden bir âlimin, câhil âbid üzerine üstünlüğü, benim, en aşağı mertebede olanınıza karşı üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz hem Allah, hem O’nun melekleri, hem gökte ve yerde bulunanlar, hattâ yuvasındaki karıncalar ve balıklar, insanlara hayr öğreten kimse için salât ederler. Yâni Allah ona rahmet eder, diğerleri de onun bağışlanmasını Cenâb-ı Hakk’tan ister.’ (Tirmizi, İlim 19.)
Yine bir başka hadîs-i şerifte: ‘İlminden istifâde edilen bir âlim bin âbidden hayırlıdır’ buyruluyor. İlminden istifâde edilen âlimden, insanlar namazı öğreniyor, orucu öğreniyor, haccı öğreniyor, zekâtı öğreniyor, dînini, îmânını öğreniyor, annesine-babasına itâati öğreniyor, hocasına itâati öğreniyor, hâsılı millete faydalı oluyor. Öte taraftan âbidler de gündüz akşama kadar oruç tutuyor, gece sabaha kadar namaz kılıyor. İşte âlim bunlardan daha hayırlı oluyor. Çünkü âbidler yalnız kendilerini kurtarmış oluyorlar. Âlimler ise bütün millete faydalı oluyor.
Yine Resûlullah (sav) Efendimiz buyuruyor: ‘İlmiyle amel eden bir âlime tâzîm eden, hürmet eden, Cenâb-ı Hakk’a tâzîm etmiş gibi sevap alır.’ Çünkü bir âlime hürmeten ayağa kalkan onun şahsına değil içindeki Kur’ân’a ve Allâh’ın (cc) ilim sıfatına saygı göstermiş oluyor.
Yaşı küçük de olsa hâfızlara hürmet edelim kardeşlerim. Bir cemâatte hâfıza değer vermemek, bir odada ondan üst tarafta oturmak Kur’ân-ı Kerîm’in üstüne oturmak gibidir. Âlimin uykusu, câhilin ibâdetinden hayırlıdır. İlmiyle amel eden bir âlimin yüzüne bakmak ibâdet makâmındadır. Hicaz’da Harem-i Şerif’te namaz kılana şu kadar, Kur’ân okuyana şu kadar sevap verilir. Yorulan birisi otursa da Kâbe’ye baksa ona da sevap verilir. İşte ulemânın yüzüne bakan Beytullâh’a bakmış gibi olur.
Ümmetimin âlimlerine hürmet ve saygı gösteriniz. Zîrâ onlar yeryüzünün yıldızlarıdır. Semâdaki yıldızlar insanlara ve vapurlara yol gösteriyor. Ona bakarak doğru yolu buluyorlar. Âlimler de, okumamış, ümmî insanlara cennetin yolunu gösteriyor.
Bak, sizler âlimlere hürmet ettiğiniz için câmiye geldiniz, vâizi dinliyorsunuz. Sevmeseniz gelir misiniz? Biz de câmiye gelenleri canımız gibi seviyoruz! Peygamberimiz (sav) Medîne-i Münevvere’ye hicret edince çocuklar: ‘Muhammed’in (sav) komşuluğu bizim için ne güzel’ diyerek ilâhi söylüyorlardı. Resûlullah Efendimiz (sav) misâfir kaldığı Ebu Eyyûb el-Ensârî (ra) Hazretlerinin evinin penceresinden kafasını uzatıp: ‘Yavrularım, beni seviyor musunuz?’ dedi. Çocuklar: ‘Vallâhi seni seviyoruz yâ Muhammed (sav)’ dediler. Peygamberimiz (sav) de: ‘Ben de sizi seviyorum’ buyurdu.
Biz de çocukları, gençleri, bütün cemâatimizi seviyoruz kardeşlerim. Âlimler çok fazîletli; lâkin bir de ilmiyle amel etmeyenler var: ‘İnsanlara hayır öğretip de kendisini, kendi kusûrunu unutan ilim adamı, tıpkı halk ışıklandığı hâlde kendisini yakıp bitiren mum gibidir’ buyuruyor Peygamberimiz (sav).
Kendini yakıp âlemi ışıklandırıyor. Bildiğiyle amel etmiyor, bana iyi desinler diye güzel vaaz veriyor. Başkasına faydası, kendine zararı oluyor. Allah böyle kimselerden etmesin.
Rabbimiz bizleri, ilmiyle âmil âlimlerin kıymetini bilen, sohbetinde bulunanlardan etsin inşâallah.
Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allâh’a (cc)!
Ekim 2018, sayfa no: 40-41
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak