Ara

Gençliğin Modern Hastalıklarına “Şifâ Târifesi”

Gençliğin Modern Hastalıklarına “Şifâ Târifesi”

Gençliğin Modern Hastalıklarına “Şifâ Târifesi”
Hacı Sarı

Asrımızın insanı zamânının çoğunu hastalıklarla geçirir oldu. Tıbbın olanca ilerleyişine rağmen adı sanı duyulmadık hastalıklarla baş etmeye çalışıyor doktorlar. Bir yandan mûcizevî ilaçlar üretilirken bir yandan yıkıcı hastalıklar ve ölümler peş peşe geliyor. Tıp ilerledi, doktorları uzmanlaştı, ihtisaslaşma arttı, yapay zekâ ürünü cihazlar milimetrelik hesaplamalarla ölçüm ve müdâhale yapmaya başladı.

Tüm bu gelişmelere rağmen insanlık sağlık problemleri ile baş etmenin yeni yollarını aramaktadır. Beden sağlığı için tüm insanlık bütün imkânlarını seferber ederken kalp ve îman sağlığı, gönül sıhhati için aynı hassâsiyet gösterilmemektedir. Belki de fiziksel hastalıkların sebeplerinin başında İslâmî yaşamdan uzaklaşma, peygamberî ahlâktan yüz çevirme, Allah dostlarının sunduğu mânevî gıdâlardan mahrum kalma gibi davranışlar gelmektedir.

İnsanların özellikle gençlerin hayat kalitelerinin artması için dünyevî yüzlerce tedbir alınmakta, şartlar zorlanarak yeni imkânlar oluşturulmaktadır. Modern insanın unuttuğu ve hâlâ farkına varmadığı nokta şudur: İnsanlar elde ettikleri maddî imkânlara, ulaştıkları yüksek rütbelere ve şana şöhrete rağmen huzurlu, sâkin ve mutmain bir hayat sürdüremez oldu.

Çağımızın en büyük hastalığı hırs, elindekiyle yetinmemek, sınırsız zenginliğe ulaşma isteği, sosyal medyada gösteriş ve popüler olma arzusu olarak sıralanabilir. Mânevî hastalıkların çözümü de kendi cinsinden olmak durumundadır. Bu konuda başvurulacak en önemli kaynak, merhum Hacı Hasan Efendi Hazretleri’nin (ks) “Şifâ Târifesi”dir.

Günümüz insanı ve özellikle gençler her işe besmele ile başlamanın hazzına tekrar kavuşmalıdır. Besmele insanı gafletten uyandırır ve kendisini bu işe ulaştırana bağlılığı ve teslîmiyeti ifâde eder. O Yüce Kudrete teslîm olan kişi baştan kibir, sabırsızlık, şükürsüzlük hastalığını def eder. Yine Allâh’a hamd, Peygamber Efendimiz’e salevât ve muhabbetle güne başlayan bir gençlik inşâ edilmelidir.

Gençlerimiz îmanlarının gereği olan ibâdetlerde istenilen noktada değiller maalesef. Dindar âilelerin bir kısmı bile çocukların ibâdetsiz yaşamalarını kanıksamış durumdalar. Şifâ Târifesi’nde Hacı Hasan Efendi (ks) namazı İslâm’ın binâsı, kelime-i şehâdeti Îmânın hânesi olarak ifâde etmekte, oruç ile nefsin belinin kırılması gerektiğini, zekât veren kulu Hakk’ın seveceğini, Hacc’a gidilmesi gerektiğini söyleyerek dünyâ ve âhiret huzûrunun anahtarlarını göstermektedir sevenlerine.

İlimsiz bir hayat boş çuvala benzer, öğrendiğiniz ilimle amel etmezseniz kitap yüklü merkepten farkınız kalmaz, ihlâs ve samîmiyetten uzak davranışlar sosyal hayattaki kargaşaların en önemli sebebi durumundadır.

Ben kavramı belki de insanlığın hüsrânına sebep olacak en tehlikeli kavramdır. Şeytânın Hz. Âdem karşısındaki sözü de “ben” değil miydi? Benliği bırakmadan, riyâkârlıktan vazgeçmeden, kalbi devreye almadan âhiret huzûrunu elde etmek hiç de kolay değildir. Bu vasıfları yok sayan nefis dünyâda da varlık içinde yokluk, güç-kudret içerisinde kölelik yaşamaya mahkûmdur.

Son yıllarda insanlar hastalıklarını tedâvi ettirmek için psikologlara akın etmekte ve servetlerini bir tatlı söze bir güler yüze vermektedirler. İnsanımız gönülden bağlı olacağı gönül insanlarını unuttu. Kavramları öcüleştirip râbıtayı tartışmaya açarken kendi idollerine, peşinden gittikleri model insanlara, futbol takımlarına, liderlerine râbıta ile sıkı sıkıya bağlandılar. Bu sefer de bağlandıkları insanlarda ve değerlerde samîmiyet ve içtenlik göremediler.

Ve gençlere en önemli başarı reçetesi şöyle yazılabilir: Câhillerden, kötü ahlâklı insanlardan uzak durmalısın. Küçüğünü büyüğünü saymalısın, eline, diline, gözüne ve kalbine mukayyet olmalısın. Zamâna köle olmadan onu yönetmelisin, hedefini belirleyip kavlî duâya başlamalısın, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşı unutmamalısın. İyilik hareketleri içerisinde yerini almalısın, sanal âlemin mankurtlaştırdığı mutsuz tiplerden olmayasın.

Ve ey dünyânın kuşattığı insan, zincirlerini kırmak için okumalısın. Hacı Hasan Efendi Hazretleri’nin onlarca kitabın özeti mâhiyetindeki Şifâ Târifesi’ni, Yûnus Emre’nin şiirlerini, Mevlânâ’nın hikâyelerini okumalısın. VE tabii ki en başta Kur’ân-ı Kerîm’i lafzen ve mânen içselleştirmelisin.

İlk emir OKU değil mi?

Şubat 2019, sayfa no: 52-53

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak