Ara

Çocuklar Sözünüzü Değil, İzinizi Tâkip Eder

Çocuklar Sözünüzü Değil, İzinizi Tâkip Eder

Çocuklar Sözünüzü Değil, İzinizi Tâkip Eder

Hacı Sarı

Geleneksel eğitim yöntemleri modernizmin baskısıyla bir dönem benimsenmeyen, insanların özgürlüğünü kısıtlayan metotlar olarak hakir görüldü. Doğunun irfânı Batının sığ ve basit hayat tarzı karşısında ihmâl edildi yıllarca. Batı kültürü her alanda olduğu gibi eğitim ve kültür alanında da kendi ürettiği değerleri süsleyerek ve albenisini artırarak Doğu’nun kadîm medeniyetine bir virüs gibi enjekte etti. Eğitim sâdece örgün eğitim kurumlarında yapılan bir bilinç çalışması değildir elbette. Gençler ve çocuklar, sâdece kitaplardan ve planlı müfredat programlarından faydalanarak hayâta hazırlanmıyorlar. Gençler vakitlerinin büyük çoğunluğunu okullarda geçiriyor olabilir fakat gençlerin kişilik ve bilgi gelişiminin sağlanmasında farklı unsurların olduğu unutulmamalıdır. Modern hayat tarzı, her insanın birey olarak kendi hayat tarzına kendisinin karar vermesi gerektiğini dikte etmektedir, bu anlayışa göre gelenekler insan hayâtının ve gelişiminin önünde en büyük engeldir. İnsan kendi kaderini kendisi belirlemelidir. Gençlere sâdece kazanmayı ve sınırsız kazanmayı öğütleyen popüler kültür elemanları, yine gençlere kazandıklarını her şekilde ve sınırsızca harcamayı da dikte etmektedir. Doğu kültürü; ilim ve irfânı, ahlâkı, üretmeyi, paylaşmayı ve birlikte yaşamayı tavsiye etmektedir. Bu anlayışa göre insanlar hayâta “ben” penceresinden değil de “biz” penceresinden bakmalıdır. Anadolu kültürü, kendi insanını hayâta hazırlarken temel referans kaynağı olarak Kur’ân-ı Kerîm’i merkeze almıştır. İnsanlar günlük yaşamlarını idâme ettirirken belki de farkında olmadan Peygamber Efendimiz’in (sav) sünnetini merkeze alırlar. Çünkü Anadolu kültürü, Kur’ân ve sünnet değerlerinin gelenek adı altında ete kemiğe bürünmesi olarak ifâde edilmektedir. Sofrada yemeğe besmeleyle başlanması, hasta ziyâretlerinin bir vazîfe ciddiyetinde yapılması, komşuların birbirlerinin ahvâlinden haberdâr olması ve yardımlaşmanın ihmâl edilmemesi, bayramlarda büyüklerin ellerinin öpülmesi ve ziyâretlerle birlikte ikramların yapılması, düğün, cenâze ve özel günlerde insanların külfeti, acıyı ve sevinci paylaşması, imkânı olan insanların okul, hastane gibi mekânları tüm insanların kullanımına sunması sâdece gelenekle açıklanamaz. Çocukların kişilik eğitiminde çevresel etkileri göz ardı etmemek gerekir. Sohbet halkaları, etrâfına misk kokusu yayan çiçek bahçeleri gibidir. İslâmî ve insânî referanslı eğitim ve kültür kurumlarında yapılan etkinliklere aktif olarak katılan gençlerin hem akademik başarıları hem de kişilik gelişimi üst seviyede olmaktadır. İsin yanında duran is kokar, miskin yanında duran misk kokar. “Çocuktur, daha yaşı küçüktür.” anlayışı belki de çocuklarımızı kendi elimizle değerler halkasının dışına atmak anlamına gelmektedir. Ağaç yaşken eğilir atasözünü tersine çevirmek anlamına gelen bu anlayış, kötülerin ve kötülüklerin arzuladığı bir davranış şeklidir. Çocuklar ve gençler misâfirliklere götürülmelidir, eve gelen misâfirlere hizmet etmede çocuklara küçük görevler verilmelidir; toplumun gözbebeği olan ilim irfan ehli insanlarla çocukları buluşturmak, büyüklerin en önemli görevleri arasında olmalıdır. Çocuklar ve gençler modern çağın oyuncaklarının esîri oldu. Artık çocuklara sâhip olmak evde aynı ortamda bulunmak anlamına gelmemektedir. Sanal dünyânın müntesipleri durumunda olan gençlerin eti kemiği sizin; fakat rûhu, duygusu, fikri başkalarının olmaktadır. Gençlerin zamanlarını acımasızca çalan 3f olarak ifâde edilen “futbol, film ve festival” yerine toplum olarak gençlere alternatifler oluşturma zorunluluğu herkesin omuzlarındadır. Yaz okulları bu anlamda bir alternatif olabilir. Hayat boşluk kabûl etmez. Siz gençlerinizin, çocuklarınızın hayâtını kitapla, ibâdetle, faydalı ziyaretlerle, sportif etkinliklerle, kültür ortamlarıyla ve bu mücâdelede lider durumdaki insanlarla ve dahi kurumlarla buluşturmazsanız pusuya yatmış onca tehlike çocuğunuzu beklemektedir. Son söz; gençleri fiziksel haz ortamından mânevî haz ve tatmin ortamına taşımanın planlarını yapmak, onların sınavlarda derece yapmasından daha az önemli değildir.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak