Ara

Zor Zamanda Verenel Olmak

Zor Zamanda Verenel Olmak

Maraş ve Hatay merkezli depremlerde meydana gelen yıkımın dünyâda bir benzeri olmadığı ifâde ediliyor. Ardışık depremler on binlerce binânın yıkılmasına, on binlerce insanımızın vefâtına sebep oldu. Bölge halkı her durumda olduğu gibi bu âfetleri de Allah’tan gelen bir sınama kabûl edip tevekkül ve tefekküre yöneldi. Milletimizin îmânını ağır şartlar altında da olsa bir kez daha müşahede ettik. Kendi derdini unutup komşusunun derdine koşmaya çalışan binlerce mü'min, dayanışmanın en güzel örneklerini sergilediler, sergiliyorlar. 

Böylesi geniş çaplı ve yıkıcı bir âfeti tahayyül etmek mümkün değil. Gitmeden, görmeden anlayamayız. Televizyon ekranlarından veya bilgisayar başından izlediklerimiz olayın büyüklüğünü ve derinliğini anlayabilmek için yeterli değil. Bu sebeple imkânı olanların bölgeye gitmesinde fayda var. Deprem ânında ve deprem sonrasında bölge halkının tevekkülünü görünce Maraş’ın neden “Kahraman”, Antep’in neden “Gâzi”, Urfa’nın neden “Şanlı” olduğunu da anlıyorsunuz. Malatya’nın, Adıyaman’ın, Kilis’in, Diyarbakır’ın, Hatay’ın, Osmaniye’nin, Adana’nın “bambaşka” denilen insanlarının neden başka olduğunu anlıyorsunuz.

Koca şehirler âdetâ haritadan silinme noktasına gelmişken insanlar telâşa kapılmadan, isyân etmeden dualar eşliğinde kurtarma çalışmalarını tâkip etti. İlk günlerde hiç birinin kursağından bir lokma ekmek geçmedi. Geçmedi çünkü enkaz altındaki evlatları, torunları, yakınları veya komşuları oradan çıkmadan nefes dahi almak istemediler. Enkâzın başında çalışan kurtarma ekiplerinde de aynı duyarlılığı gördük. Yemeden içmeden 72 saat boyunca çalışan kardeşlerimizi gıpta ile izledik. 

Üzerine kimin sardığını bilmediği hattâ farkında bile olmadığı battaniye dışında hiçbir şeyi kalmadığı halde kimseye minnet etmeden, hal hatır soranlara, geçmiş olsun diyenlere, baş sağlığı dileyenlere Anadolu’nun o vakur hâlini temsîl edercesine “sizler sağ olun” karşılığını verdiler. Târih bu topraklarda yüz yıllardır olduğu gibi tekerrür ediyor. Kan aynı kan! İnsan aynı insan! İman aynı îman! 

Bir bakıyorsunuz Anadolu’nun dört bir yanında bir başka târih tekerrür ediyor. “Kim var?” demeden, sağına soluna bakmadan, yayından fırlayan ok misâli insanlar akın akın deprem bölgesine akıyor. Dışarıdan bakan bir göz için bunun izahı çok zor. Fakat biz gördüğümüz manzaraların hakîkatini içimizde taşıyoruz ve dolayısıyla çok iyi anlıyoruz. Yollara düşen binlerce on binlerce insan aynı topraklarda yaşıyor olmanın sorumluluğuyla, mü'min olmanın duyarlılığıyla elinde avucunda ne varsa yanına alıp vakur bölge insanına sarılmaya gitti, gidiyor. Yaşadığımız manzaraların dünyâda bir benzerini bulmak görmek mümkün değil.

Verenel Derneği Zor Zamanda Kardeşlerinin Yanında

Diğer pek çok yardım teşkîlatı gibi VERENEL Derneği de ilk günden itibâren deprem bölgesine ulaştı. Öncelikle yakın şehirlerden gelen VERENEL yardım ekiplerini depremin ertesi gününde hemen her köşe başında görmeye başladık. Kimisi çorba dağıttı, kimisi çadır kurdu, kimisi enkaz başında çalıştı. VERENEL derneğinin verilerine göre sâdece ilk on günde bölgeye 560 tır yardım ulaştırıldı. Bu ilk günlerde derneğimiz tarafından 10 ilde 14 aşevi kuruldu. Ayrıca 65 mobil araç ile ilçelere hattâ köylere kadar ihtiyaç malzemeleri ve yemek ulaştırıldı. Burada önemli olan yardımların sürekliliği ve organizasyonudur. Bu bakımdan VERENEL derneğimiz bu ağır imtihanda büyük bir kardeşlik örneğine imza attı. Depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen VERENEL Derneği bölgedeki yardım çalışmalarını artırarak devam ettiriyor. Bugün itibâriyle on ilde görev yapan gönüllü sayısı 3000’i aşmış durumda. VERENEL’in kurduğu çadır ve konteyner kentlerde on binlerce kardeşimiz ikamet etmekte ve bu kardeşlerimize giyecek, ev eşyası, yakacak yardımlarının yanı sıra üç öğün yemek hizmeti de veriliyor. Derneğimizin her kademesinde hizmet veren kardeşlerimizle; aynî ve maddî yardım sağlayan kardeşlerimizle ne kadar iftihar etsek azdır. Rabbim her birinden râzı olsun. 

Kardeşlik Hukûku Yaraları Sarıyor

Yabancı ülkelerden gelen yardım ekipleri Türk insanının bu bağlılığını yerinde görünce şaşkınlığını gizleyemiyor. İngiliz ekip lideri şaşkınlığını şöyle dile getiriyor: “Bizde olsa insanlar deprem bölgesinden olabildiğince uzağa gitmeye çalışır. Burada aksi bir manzara görüyoruz. Hâlen artçı depremlerin olduğu tehlikeli bir bölgeye on binlerce insan yardım için gelmeye çalışıyor. Çok şaşkınım!” Elbette her şey süt liman değil. Milyonlarca insanın etkilendiği böylesi bir âfette illâ ki şeytâna uyan tipler de çıkacaktır. Fakat emîn olun bunların hiç biri manzaranın bütününü bozmaya yetmeyecektir. İnsanımızın vakarı onları da eritecek güçte elhamdülillâh. Nitekim tekbirler eşliğinde enkazdan çıkartılan her can milletimize ümit oldu. Kurtarma ekiplerinin sevinç gözyaşlarını görünce Âdem ile Havva’dan doğmuş kardeşler olduğumuzu bir kez daha yürekten yaşadık. Âfetin büyüklüğüne rağmen enkazdan enkaza geçen ve günlerce bir damla uyku uyumadan çalışan kurtarma ekiplerine ne söylense az. Devlet ilk andan itibâren görevinin başındaydı. AFAD ve VERENEL ekiplerinin yanı sıra İHH gibi gönüllü kuruluşların binlerce üyesi canhıraş çalışıyor. Bursa, Kayseri, Konya, Ankara, İstanbul, Sivas gibi şehirlerden gelen belediye ekipleri çok büyük hizmetler yapıyor. Zonguldak’tan gelen maden işçileri ise en profesyonel olanlarıydı. Kendilerinden oldukça emin şekilde girdikleri pek çok enkâzdan yüzlerce canı çekip çıkardılar.

Yardımlar Devâm Etmeli

Çok büyük bir imtihan ile karşı karşıyayız. Vefât eden binlerce insanımızın acısı düştüğü ocakları yakıyor. Her şey insan için bu dünyâda. Bunun bilincinde olan Müslümanlar olmamız ve bu âlemin ötesindeki hakîki âleme îmân ediyor olmamız bizi sabretmeye götürüyor. Çünkü biliyoruz ki vefât eden canlarımız öte dünyâda şehitler katında ağırlanacak ve biz de zamânı gelince onlarla buluşacağız inşâallah. Burada bize düşen vazîfe ilk günkü duyarlılıkla bölgedeki kardeşlerimize yardım ulaştırmaktır. VERENEL derneğimizin kurduğu çadır-konteyner kentlerde ve aşevlerinin kurulduğu 10 şehirde hizmetlerin devâm etmesi gerekiyor. Bu sürekliliği sağlamak hepimizin sorumluluğu. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav): “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine şefkat göstermekte ve birbirlerini korumakta bir vücûda benzerler. Vücûdun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” buyuruyor. Biliyor ve şükrediyoruz ki diğer şehirlerdeki duyarlı Müslümanlar her gün yataklarına büyük bir mahcubiyet duygusuyla giriyor. Her ne kadar yardımlarını esirgemeseler de oraya gidip kardeşleriyle yan yana olmak istiyorlar. Elbette herkesin bunu yapması mümkün değil. Hayat devâm ediyor ve diğer şehirlerdeki insanlarımız yaraları sarmak için çalışmak zorundalar. Fakat gönüllü olup VERENEL veya diğer yardım teşkîlatlarının çatısı altında kısa süreli de olsa bölgeye gitmekte fayda var. Buna imkân bulan kardeşlerimizin çalışmalara iştirâk etmesi zorlukların aşılmasında büyük fayda sağlayacaktır. En önemlisi ise elimizden geldiğince aynî ve maddî yardımları sürdürmektir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) “Komşusu açken tok yatan bizden değildir." buyuruyor. Bu bir imtihan ve aslında hepimiz imtihân oluyoruz. Deprem bölgesindeki kardeşlerimiz canlarıyla, mallarıyla imtihân olurken bizler ise îmânımızla imtihan oluyoruz. Îmânımızın gereği olarak kardeşlerimize yardım etmeli, onların acılarını paylaşmalı ve zor günlerinde yanlarında olmalıyız. Şükür ile paylaşma ile nice âfetlerin önüne geçmemizin yolu da bu îmanda yatıyor. Allah devletimize, milletimize zevâl vermesin. Rabbim birliğimizi, dirliğimizi ve berâberliğimizi dâim eylesin. Vefât eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemîl, yaralananlara âcil şifâlar niyâz ediyoruz. Bölgede çalışmalarını sürdüren yardım kuruluşlarına ve görev alan gönüllü kardeşlerimize kolaylıklar diliyoruz. Rabbim bir daha böylesi âfetler yaşamaktan cümlemizi muhafaza buyursun, âmîn.

Nisan 2023, sayfa no: 22-23-24-25-26

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak