Ara

Zararı Olmayan Kazanç: İyilik

Zararı Olmayan Kazanç: İyilik

İyilik/birr, Kur'ân-ı Kerîm’in en kapsamlı kavramlarından biridir. Nitekim bu kelimenin geçtiği âyetler bütün olarak değerlendirildiğinde bunun Kur'ân’da, îman ve ibâdetten başlamak üzere her türlü iyilik, ihsan, itāat, doğruluk, günahsızlık gibi ma'nâlarda kullanıldığı görülür. Daha geniş bir perspektiften bakılacak olursa “bütün saygı ifâde eden davranışları, itāatleri ve insanı Allâh'a yaklaştıran hayırlı işleri içine alan bir kelime”1 olduğunu görebiliriz. 

İyilik kavramı Kur'ân-ı Kerîm’de pek çok âyette geçiyor olmasıyla berâber özellikle Bakara Sûresi 177. âyette ādetâ detaylandırılarak iyiliğin/birr’in ne demek olduğu bize anlatılmaktadır: “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allâh'a, âhiret gününe, meleklere, kitâba ve peygamberlere îmân eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamânında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takvâ sāhipleri bunlardır.” Bu âyette terimin muhtevâsına giren müsbet nitelikler İslâm’ın beş temel itikad konusu (Allâh'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere îman), Allâh'ın emir ve rızāsına uygun şekilde mâlî yardımlarda bulunma, namaz ve zekât ibâdetlerini yerine getirme, sözleşmelere riāyet etme, en zor ve sıkıntılı zamanlarda bile sabırlı ve metânetli olma şeklinde gösterilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde görüldüğü gibi bu âyette de yalnızca en başta gelen erdemlerin sıralandığı, dolayısıyla birr’in muhtevâsının sınırlandırılmadığı düşünülürse birr’in îman, ibâdet ve ahlâka dâir bütün iyi hasletleri kapsayacak genişlikte bir kavram olduğunu kabûl etmek gerekir.2

Kur'ân-ı Kerîm’de birr ve takvâ kelimeleri ya aynı anlamda ya da yakın anlamda kullanılmıştır. “Birr ve takvâ husûsunda yardımlaşınız”3 âyetinde ise birbirini tamamlar nitelikte kullanılmıştır. İmam Mâtürîdî bu âyeti tefsîr ederken bu iki fazīleti; “birr, bütün hayırların en tam şekli, takvâ ise bütün şerlerin terkedilmesi ve bir daha yapılmamasıdır” şeklinde tārif etmiştir.4 İmam Mâverdî’ye göre söz konusu âyette birr ve takvâ kelimelerinin yan yana gelmesinin sebebi, bunların birbirini tamamlayan ahlâkī fazīletler olmasıdır. Çünkü ona göre birr insanlara karşı iyi olmak ve iyilik yapmaktan doğar ve kişiye insanların sevgi ve hoşnutluğunu kazandırır; Allâh'a karşı vecîbelerini yerine getirmekten doğan takvâ fazīleti de Allâh'ın sevgi ve hoşnutluğunu kazandırır, her iki sevgiyi kazanan insan ise tam mutluluğu yakalamış olur.

İyiliğin hakīkatinde şüphesiz ki Allâh'a îman, beşer hayâtında muhtelif kuvvetlere, muhtelif eşyâya, muhtelif değerlere kölelikten kişinin kendini kurtarması vardır. İnsanoğlunun her türlü ubûdiyetten kurtulup hürriyete ulaştığı, bir tek mābûdun huzurunda olma ve O'na hiç bir şeyi denk kabûl etmeme şuuru vardır. Yukarıda zikrettiğimiz Bakara 177. âyette de gördüğümüz üzere Allah Teâlâ iyiliği tanımlarken ilk îman konusundan başlamıştır. Çünkü itikâdı problemli kişilerin ortaya koyacağı eylemler Kur’ânî anlamda iyilik olmaktan uzaktır. 

İyiliği/birr’i yaşam tarzı olarak benimsemiş kişilerde fazīlet meydana gelir. Başka bir deyişle; insanın iyilik yapmasını ve kötülükten uzak durmasını sağlayan rûhî yetenekler arasında yer alan “fazīlet”, iyiliği şiār edinen kişilerin ahlâkī pozisyonudur. Fazīletli toplumlar fazīlet sāhibi bireylerden meydana geldiği gibi fazīletli insan olabilmek de iyilik ve takvâyı benimsemekle mümkündür. 

Hülâsa; iyilik zararı olamayan bir kazançtır. Ancak bunun en temel şartı iyiliği gerçekleştirmekten kastın sâdece Allah rızāsını kazanmak olmasıdır. Aksi takdirde, iyilik gibi görünüyor olan nice ameller Allah rızāsı hedeflenmediği için zāyi olabilmektedir. İyiliğin kişiyi cennete götüren en önemli vâsıtalar arasında olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, insanın yaradılış maksadına uygun olan, iyilikten yana tavır almasıdır. Zîrâ Peygamberimiz (sav): “Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe (birr'e) götürür. İyilik de cennete götürür.”5 buyurmuştur. 

Dipnotlar:

1 Fahreddin Râzi, Mefatihu’l-Ğayb, c. V, s.37.

2 Ali Toksarı, "BİRR", TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1992 C. 6, s.204-205.

3 Mâide, 5/2.

4 İmam Mâturidî, Teʾvîlât, I, vr. 175.

5 Buhārî, Edeb 69; Müslim, Birr 103, 104.

 Eylül 2022, sayfa no: 18-19

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak