Ara

Yaşadıklarımızdan İbret Almak

Yaşadıklarımızdan İbret Almak

Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadîs-i şerîfinde, mü'mini hurma ağacına benzetmektedir.1 Bununla bize mü'minin hayâtında hiçbir boşluğun ve boş işin olmadığını anlatmaktadır. Zîrâ mü'minin her ânı, her işi değerlidir. Bakışı ibretle, konuşması hikmetle, susması tefekkürledir. İbret: “geçmek, aşmak” mânâsına gelmekle berâber, genellikle “görünenden görünmeyene geçmek, nesnelerin ve olayların dış yüzüne bakıp onlardaki hikmeti kavramaya çalışmak, olaylardan ders alıp doğru sonuçlar çıkarmak ve buna göre davranmak”2 anlamında kullanılır. 

İnsanların Allâh'ın (cc) emirlerine, dînin hükümlerine ve ahlâk kurallarına uygun şekilde hareket edip mutlu ve huzurlu yaşamalarında ibret almanın büyük bir payı olduğu için Kur'ân’da peygamberlerden, onların gönderildiği toplumlardan ve kendilerine karşı gelenlerden söz eden kıssalara geniş yer verilmiştir. Ayrıca tanrılık iddiasında bulunan Firavun’dan bahsedilirken, “Bunda Allah’tan korkanlar için ibret vardır” denilmiştir. Bu âyetlerden ancak akıl sâhibi, sağduyulu ve Allah’tan korkan kişilerin ibret alabileceği anlaşılmaktadır.

Mübârek kitâbımız Kur'ân-ı Kerîm hangi şeylerden ve yaşanan hangi olaylardan ibret almamız gerektiğini bize şöyle haber vermektedir:

Allâh'ın îmân edenlere yardım ettiğinden ibret almak: Bedir savaşında sayıca kendilerinin üç katı ve mühimmat olarak da daha güçlü olan müşrik ordusunu yendiler. Bu, “Nice az topluluk vardır sayıca kendilerinden daha çok olan topluluğa gâlip gelir”3 âyetine göre inanmış bir topluluğun Allâh'ın yardımına mazhar olduğunu göstermektedir. İbretle bakan bir göz bu sonucu çıkarmalıdır. Ancak Medîneli Yahudiler bu olay üzerine Peygamberimizi tehdit etmeye geldiler. ‘’Bizi o Mekkeli müşriklere benzetme biz savaşmayı çok biliyoruz. Onlar savaşmayı bilmiyorlar’’ dediler. Bunun üzerine Allah şu âyeti indirmiştir: “(Bedir’de) karşı karşıya gelen şu iki grupta sizin için büyük bir ibret vardır: Biri Allah yolunda çarpışan (mü'min) grup, diğeri ise gözleriyle bunları kendilerinin iki misli imiş gibi gören kâfir grup. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Elbette bunda basîret sâhipleri için büyük bir ibret vardır.”4 

Peygamber kıssalarındaki kişisel, âilevî ve sosyal olaylardan ibret almak: Allah peygamber kıssalarıyla bize baba-evlat, karı-koca, kardeşler arasında yaşananları anlatarak güzel olanları örnek alıp hayâta uygulamamızı, yanlış olanlardan ibret alıp aynı hatâlara düşmememizi istemektedir. Nûh (as) ve hanımı, İbrâhîm (as) ve babası, Yûsuf (as) ve kardeşleri arasında yaşananlar bunun en güzel örneklerindendir. “Andolsun onların kıssalarında akıl sâhipleri için ibretler vardır. Kur'ân, uydurulabilecek bir söz değildir; fakat o, kendinden öncekiler için onay, her şey için detaylı açıklama, îmân eden toplum için bir rahmet ve bir hidâyettir.”5  

Mal ve mülkün el değiştirmesinden ibret almak: Herhangi bir toplum içinde yaşayan bir kimse bu duruma her an şâhit olmaktadır. Her zaman adımladığı çarşı-pazardan kim bilir kaç esnaf geldi geçti, kimi iflâs etti kimi kazandı. Kazanan nasıl kazandı kaybeden ne yaptı kaybetti? Ticâret yaparken helâl ve haram kuralına uydu mu? Kul hakkına riâyet etti mi? Fazla para kazanayım diye hîle yaptı mı? Kanâati ve insâfı elden bırakıp aşırı kâr etme hırsıyla karşındakini aldattı mı? Bunlar ibret alınması gereken olaylardır. Bir Müslüman bu olaylara ibret gözlüğüyle bakmalı ve ona göre dersler almalıdır. Çünkü mülkün gerçek sâhibi Allah’tır. Dilediğine verir dilediğinden alır. Verirken imtihan eder, alırken imtihan eder. Ehli basîret olaya bu gözle bakar. De ki: “Ey mülkün gerçek sâhibi olan Allâh'ım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Hiç kuşku yok sen her şeye kādirsin.”6 

İktidar ve saltanatın el değiştirmesinden ibret almak: “Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız bilin ki o topluluk da benzeri bir yara almıştı. O günleri biz insanlar arasında döndürüp duruyoruz ki Allah gerçek mü'minleri ortaya çıkarsın ve uğrunda şehitleri olsun. Allah, zālimleri sevmez.”7 Âyetimizden de anlaşılacağına göre Allah bu dünyâda işlerin yürümesi için herkese aynı imkân ve statüyü vermemiştir. Dolayısıyla güç ve iktidar sürekli el değiştirmektedir. Güç ve iktidâra sâhip olanlar onu hakkāniyetli, adâletli olarak yerine getirmedikleri zaman Allah onu alıp bir başkalarına bu görevi vermektedir.

Bu anlamda yeryüzünde iktidar sürekli el değiştirmektedir. Bâzan Müslümanlar bâzan kâfirler idâreye gelmekte, her iki kesim de imtihan edilmektedir. Adâlet ve hakkāniyetten ayrılan kâfirlerin yeri cehennemde iyice pekiştirilirken Müslümanlar ise nîmeti kötüye kullanmanın veya kaybetmenin ceremesini çekmektedirler. Tıpkı günümüzde olduğu gibi. Yâni kısaca mahkeme kadıya mülk değildir. Herkes bundan ibret almalı ve devr-i idâresini böyle kullanmalıdır.

Gençlik, sağlıklı vücut ve hastalıktan ibret almak: Gençlik, güç, kuvvet, sağlık gibi nîmetler geçicidir. Bu duruma hem kendi nefsimizde ve hem de bizim dışımızdaki herkeste şâhit olmaktayız. Onun için bu nîmetleri kaybedip ah çeken ve bu nîmetleri arayan kimselerin hallerinden ibret almamız gerekir.

Ölümden ibret almak: Sevgili Peygamberimiz ölümü ibret alınacak konular arasında zikretmiştir. Herkesin ölümlü olduğu ve sıranın kendisine bir gün geleceğini düşünerek kendine çekidüzen verir. Ne zaman geleceğini bilmediği için ölüme hazırlıklı yaşar. Bunun için Hz. Peygamber, ibret almak için kabirlerin ziyâret edilmesini tavsiye etmiştir.8

Deprem, sel, yangın gibi tabii âfetlerden ibret almak: Bu konuda bir Müslüman ve birey olarak almam gereken ibret vardır. Meselâ ölümün ne zaman geleceğini bilmediğim için her an ölüme hazır olmam gerekir. Çünkü deprem akşamı yatağa girenler yarın için çok değişik hayâllerle yatağa girmişlerdi. Ama ansızın ölüme yakalandılar. İşte bu bana her an ölüm gelecekmiş gibi yaşamamız gerektiğini gösteriyor.

İkincisi, bu olaylardan idârecilerin alması gereken ibretler vardır. O da yapıları bu âfetlere uygun yapmak ve tedbir almaktır. Yoksa târih tekerrür eder durur.

Allâh'ın kudretinin tezāhüründen ibret almak: Allâh'ın gücü ve kudretinin yanında hiçbir güç ve kuvvetin önemi ve faydası yoktur. Gücü ve kuvvetine güvenen nice kimseler yok olmuşlardır. Ve onlara sâhip oldukları hiçbir şey fayda vermemiştir. İnsanlık târihi bunun sayısız örnekleriyle doludur. Bunların sâdece isimlerini saymak bile yazımızın sınırlarını aşmaya kâfîdir. En son yaşadığımız depremde bütün teknolojimizin yetersiz kalması bunun en güçlü delillerindendir.

Mutasavvıflar ibret ve i‘tibar terimlerini daha çok mârifet, ahlâk ve edeb yönünden yorumlamaya çalışmışlardır. Hâris el-Muhâsibî i‘tibârı “bir şeyle başka bir şeye istidlâl etmek” şeklinde târif ettikten sonra bunu, kalb gözüyle nesnelerin mükemmel ve fevkalâde güzel bir düzen içinde yaratıldığına bakıp hayret etmek şeklinde yorumlamıştır. Ona göre böyle bir bakış insanı görünenden görünmeyene, yaratılandan Yaratana götürür, îmânı ve mârifeti arttırır. Eşyâyı ibretle seyredenler, dünyânın görünüşüne ve kısa süredeki durumuna değil iç yüzüne ve ākıbetine bakar, sonunu görür, ona göre hazırlık yapar ve böylece dünyâda âhiret mutluluğunu kazanırlar (el-Veṣâyâ, s. 288-290). Abdürrezzâk el-Kâşânî’ye göre ibret insanların iyi veya kötü hallerine, dünyâdan âhirete intikāl etme gibi durumlarına bakıp işin ākıbetini ve görünmeyen kısmını kavramaktır (Iṣṭılâḥâtü’ṣ-ṣûfiyye, s. 130). Kişinin konuşması zikir, sükûtu fikir, bakışı ibret olmalıdır. Hâtim el-Esam, ibretsiz bakışın nefsin arzusundan başka bir şey olmadığını söyler (Sülemî, s. 96). Sûfîler ibretsiz bakışı gereksiz söze benzetmişlerdir. Niyâzî-i Mısrî, “Bir göz ki onun ibret olmaya nazarında / Ol düşmenidir sâhibinin baş üzerinde” beytiyle sûfînin her zaman her şeye ibretle bakması gerektiğini vurgulamıştır.9

Kişinin ibret alabilmesi için hem tabiatın kuruluş ve işleyişini ortaya koyan sayısız nesne ve olaya, hem de sosyal hayâtın çok farklı tecellîlerine derin bir seziş ve kavrayışla bakması, zihnî ve kalbî yeteneklerini kullanması gerekir. Aslında insan bu yeteneklerle donanmış olarak yaratılmıştır. Kur'ân’ın genel mesajı, Resûlullâh'ın necâta yönelik tavsiyeleriyle kendine has sîretinin yöneliş ve amacı da budur.

Dipnotlar:

1 Buhârî, Edeb, 89

2 DİA “ibret” md.

3 Bakara 2/ 249

4 Âl-i İmrân 3/13

5 Yûsuf 12/111

6 Âl-i İmran 3/26

7 Âl-i İmran 3/140

8 Müsned, V, 356

9 Uludağ Süleyman,” ibret” DiA.

Nisan 2023, sayfa no: 30-31-32-33

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak