Ara

Yaratılışın Amacı

Yaratılışın Amacı

Yüce Rabbimiz, Hâlik'tır, Fâtır'dır. Yoktan, örneksiz olarak var eden, mükemmel yaratma gücüne sāhip olan gerçek yaratıcı O’dur. O, yarattığı her şeyi ölçülü, gāyeli ve mükemmel bir biçimde, yerli yerince yaratmıştır. O’nun yarattığı hiçbir şey anlamsız ve boşuna değildir. O devamlı ve en mükemmel bir biçimde yaratan Hallâk’tır ve Yaratanların en güzelidir. “İşte bu sizin Rabbiniz, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan ve her şeyi yaratandır. O halde yalnızca O’na kulluk edin..”1 “Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir!”2 O’nun bu sıfatı her zaman tecellî etmektedir. Zîrâ O, her an yeni bir iştedir.3

O, hiçbir şeye, hiçbir kimseye muhtaç olmadığı gibi yaratmaya da muhtaç değildir. Yarattıkları O’na muhtaçtır. Ne var ki O, yaratıcılığını göstermek istedi, bilinmek istedi ve yarattı, yaratmaya da devâm ediyor. Yarattı, insanın aklına hayâline gelmeyecek şeyleri, tasavvur ve tahayyül bile edemeyeceği şekilde yarattı.

Elbette ki O’nun yaptığı ve yarattığı her şeyde sayısız hikmet vardı. Hiçbir şey boşuna ve anlamsız değildir. Çünkü var olan her şeyde O’nun el-Hakîm sıfatının yansıması vardır.

Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?4

Göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bunun boşuna olduğu, inkâr edenlerin sanısıdır. Vay ateşe uğrayacak inkârcıların hâline!5

Rabbimiz! Sen bütün bunları boşuna yaratmadın.6

İnsanoğlu var olanın hikmetini bilse de bilmese de her şey yerli yerince ve sayısız hikmetlere mebnî olarak var edildi. Tıpkı şâirin dediği gibi:

Deme niçin şu şöyle/Yerindedir ol öyle/Bak sonunu seyreyle

Mevlâ görelim neyler/Neylerse güzel eyler

Önce yerler yaratıldı, ardından gökler. Sonra yer gök tezyîn ve tefrîş edildi. Cemâdat ardından bitkiler, hayvanlar yaratıldı ve yeryüzüne dağıtıldı. Artık yeryüzünün halîfesine sıra gelmişti. Zîrâ yaratılan her şey, onu bekliyordu. Zîrâ her şey onun emrine müsahhar kılınacaktı. Ve insan yaratıldı. Hem de Yüce Allâh'ın bizzat elleriyle yaratıldı. Aslında her şeyi yaratan O’ydu. Ama insanın yaratılışı için, Ellerimle yarattım buyurdu. Sonra insana ruh üfürüldü, can verildi. Yüce Allah, kendi rûhundan üfürdüğünü beyân ediyordu. Aslında her şeye can veren de O’ydu. Ama insan için bu, özellikle vurgulanıyordu.

Bu, insana verilen değeri gösteriyordu. Çünkü insan, yeryüzünün halîfesi, yöneticisi, emânetçisi idi. Çünkü insan özeldi. İnsan küçük bir ālem, ālem ise büyük bir insandı. Varlıkların tüm özellik ve güzellikleri ādetâ insanda özetlenmiş ve onda gizlenmişti. İnsan en güzel bir biçimde, en donanımlı bir varlık olarak yaratılmıştı. Onu keşfeden ālemi keşfetmiş olacaktı, onu tanıyan Rabbi tanıma şerefine erecekti. Onu anlamayan, tanımayan, yaratılış gāyesinin farkına varmayan ise, cehâlet karanlığında kaybolacaktı.

İnsanın pek çok özelliği ve güzelliği vardı. O diğer varlıklardan farklıydı. O Âdemoğluydu ve insandı. Unutan ama hatırlayandı. Şaşan ama tevbe etmesini bilendi. Kayan ama toparlamasını bilendi. Tartışmayı seven ama hakīkati kabûle hazır olandı. Şerre meyilli olmaktan çok hayra meyyâldi. Zîrâ onun fıtratında Yüce Yaratıcının imzāsıyla hakīkat üzere kalmak vardı. Aceleci, biraz da nankördü; ama içlerinde mûtedil ve mülâyim olan, kanâatkâr olan ve şükredenleri de vardı. İçinden Kâbillleri, Nemrutları, Firavunları, Ebû Cehilleri çıkaran da insandı; Âdemleri, Nuhları, İbrâhimleri, Mûsâları ve Muhammedleri çıkaracak olan da oydu.

O, Âdem’in şahsında bizzat Yüce Yaratıcı tarafından eğitilen, bilmedikleri kendisine öğretilendi. İçlerinden Peygamberler çıkan ve Yüce Allâh'ın vahyine, hitaplarına ve kitaplarına muhatap olandı. Şeytana kandığı kadar, ona karşı çıkıp hidâyette kalandı. O, hem melekleri imrendirecek ve kendisine secde ettirecek kadar şerefli/saygın varlık Hz. İnsandı hem de aşağıların aşağısına yuvarlanan, hayvanlardan daha aşağı derekelere düşen mahlûktu. Sonuçta Cennet de onu özlemekteydi, Cehennem de onu gözlemekteydi:

Andolsun ki Biz insanı en güzel şekilde yarattık.7

And olsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık.8

Andolsun ki Biz insanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.9

Âyetlerde Yüce Allâh'ın yeminle söze başlaması, Biz diye buyurması insanın yaratılışına verilen değeri ve yaratılıştaki ihtişâmı gösterir.

Sınanmak İçin…

İnsan, sınanacaktı. İlâhî İrâde, öyle istemişti. O kendini isbât edecekti. Meleklerin saygı secdesine ve kâinâtın emrine âmâde kılınışına lâyık olduğunu gösterecekti. Yarışacaktı, sekiz cennetin içerisinde kendisine ayrılan yere konmak için. Hayırlarda koşturacaktı. Dünyâda izzete, âhirette izzet ve cennete ermek için durup dinlenmeden hayırların adamı olacaktı. Hayır dinlemeye, hayır öğrenmeye ve hayır işlemeye doyumsuz kalacaktı. Beşikten mezara kadar öğrenecekti. Hikmeti yitiği bilecek, hikmet uğruna hiçbir fedâkârlıktan kaçınmayacaktı. Ama gerçek bilginin, eyleme dönüşen ve kendisini Rabbin rızāsına ve cennetine götürecek olan ilim olduğunu da bilecekti.

Sizi yeryüzünde yerleştirdik ve orada size geçimlikler yarattık. Öyleyken pek az şükrediyorsunuz.10 Onları biz yeryüzüne yerleştirirsek namazı gereği gibi kılarlar, zekâtı verirler, uygun olanı emrederler, fenâlığı yasak ederler. İşlerin sonucu Allâh'a āittir.11

Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenlere müjdele.12

And olsun ki mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız.13

Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, hepinizin dönüşü Allâh'adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.14

Verdikleriyle denemek için sizi yeryüzünün halîfeleri kılan ve kiminizi kiminize derecelerle üstün yapan O'dur. Doğrusu Rabbinin cezâlandırması süratlidir. Şüphesiz O çokça bağışlar, merhamet eder.15

And olsun, biz kendilerinden öncekileri de denemişken, insanlar, «İnandık» deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanırlar? Allah elbette doğruları ortaya koyacak ve elbette yalancıları da ortaya çıkaracaktır.16

Bir de Allah, böylece îmân edenleri günahlardan arıtmak, inkârcıları ise yok etmek ister. Yoksa içinizden Allah cihâd edenleri ve sabredenleri belirtmeden cennete gireceğinizi mı sanıyordunuz?17

Bu, Allâh'ın içinde olanı denemesi, kalplerinizde olanı arıtması içindir. Allah gönüllerde olanı bilir.18

And olsun ki sizi, içinizden cihâda çıkanları ve sabredenleri meydana çıkarana ve haberlerinizi açıklayana kadar deneyeceğiz.19

Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır. Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük.20

Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nīmet verdiği zaman, o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der. Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: «Rabbim bana hor baktı» der.21

Böylece, «Aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?» demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi bilen değil midir?22

Âyetlerde şu dünyâ hayâtında insanın sınanacağı belirtilirken imtihan, belâ-ibtilâ, ftn, mahs gibi pek çok kavram kullanılmıştır. Bu kavram çeşnisiyle insanların sınav şekillerinin farklı olacağına da işâret edilmek istenmiştir.

O halde, herhangi bir varlık değil, insan olduğumuzu fark etmeliyiz. İnsan olmanın göklerin, yerin ve dağların taşıyamayacağı ağır bir sorumluluğu berâberinde getirdiğini bilmeliyiz. Yapılabilir ve yaşanılabilir bu sorumluluğun hakkını vermek için yapılması gerekeni yapmalıyız. Unutmayalım ki büyük rütbelere ermek ve bu rütbeleri muhâfaza etmek için büyük gayret ve çaba gerekir. İnsanlık rütbesini muhâfaza etmek için de insanın ezelî ve ebedî düşmanı şeytanlara karşı uyanık olmak kaçınılmazdır. O târihî düşmana karşı, Yüce Rabbin yardımını yanımıza alarak istikāmet yolunda ilerlememizi sürdürmeliyiz.

İşte biz bunun için yaratıldık, bunun için var edildik. Bizi var eden bizden kendisini lâyığıyla tanımamızı istiyor, yalnızca kendisine kulluk ve ibâdet etmemizi istiyor. Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır.23

O, bizim cennetlik olmamızı istiyor. O, bizim istikāmetten sapmamızı, şeytāna ve nefse uyup yanlış işler yapmamızı istemiyor. Bunun için bizi, bize ve şeytanlara bırakmıyor. İlk insan ve ilk Peygamberden itibâren gönderdiği peygamberler ve indirdiği kitaplarıyla bunu gösteriyor.

Yâ Rab, bizi Senden ayırma, Yardımından mahrum bırakma, düşmanlarımıza karşı bizi bize bırakma ne olur! Yaratılış gāyemize uygun hareket etmemizi lütfeyle! Özümüze yerleştirdiğin fıtrat üzere istikāmet yolunda ilerlemeyi nasîb eyle!

Dipnotlar:

1 6 En'âm 102; 40 Ğâfir 62

2 23 Mü'minûn 14.

3 55 Rahmân 29.

4 23 Mü'minûn 115.

5 38 Sâd 27.

6 3 Âlu Imran 191.

7 95 Tîn 4.

8 17 İsrâ 70

9 90 Beled 4.

10 7 A’râf 10.

11 22 Hac 41.

12 2 Bakara 155.

13 3 Âlu Imran 186.

14 5 Mâide 48.

15 6 En'âm 165.

16 29 Ankebût 2-3.

17 3 Âlu Imran 141-142.

18 3 Âlu Imran 154.

19 47 Muhammed 31.

20 76 İnsan 2-3.

21 89 Fecr 15-16.

22 6 En'âm 53.

23 51 Zâriyât 56.

 Eylül 2022, sayfa no: 8-11

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak