Ara

Yapay Zekâ ve İnsanla İlişkisinin Geleceğine Dâir / Mehmet Yıldırtan

Yapay Zekâ ve İnsanla İlişkisinin Geleceğine Dâir / Mehmet Yıldırtan

Teknoloji ile alâkalı bir yazı kaleme almak, daha yazarken geride kalmayı göze almak demektir. Bilimsel ve teknik gelişmelerin son yüzyılda ne kadar dramatik bir hızda olduğu herkesçe müsellem bir husus. Bu gelişmeyi sâdece bir ilerleme değil; duygusal, düşünsel ve davranışsal açıdan adapte olması zor ve problemli bir değişim olarak da ele almak îcâb ediyor.

Teknolojik ilerlemenin belki de en merâk edilen ve en geniş kapsama sâhip konseptlerinden biri olan “yapay zekâ” da müthiş bir hızda yayılıyor ve gelişiyor.

YAPAY ZEKÂNIN GEÇMİŞİ ve TANIMI

 

Nedir Yapay Zekâ?

İcmâlî bir tanımlama ile yapay zekâ; öğrenebilen, karar verebilen, problem çözebilen ve dili kullanabilen bilgisayar sistemleri tasarlamakla uğraşan pek çok branşın genel adıdır. Yapay zekâ uygulamaları; insanın hesaplama kapasitesinin çok üstünde bir veri hacmini analiz edip örüntüler geliştirebilir. Bu sâyede pek çok uzmanlık pratiğine ve zor problemin çözümüne güçlü ve sürdürülebilir katkısı olur.

Araştırma kalemleri arasında; makine öğrenmesi (machine learning), akıl yürütme (reasoning), planlama, zekî arama (intelligent search) ve algı oluşturma (perception building) gibi temel alt dalları sayabiliriz.1 Bilimsel bir disiplin olarak da bilgisayar bilimleri, psikoloji, bilişsel bilimler, sinirbilim, biyoloji, matematik, istatistik, sosyoloji ve hattâ felsefe gibi disiplinler arası bir çalışma zemînine sâhip olduğunu söyleyebiliriz.2

Kavramsal ve Teknik Öz Geçmiş

Otomatizasyon idealinin bilimsel ve felsefî mâzîsi, Antik Yunan’da matematikçi ve filozof Arkitas, 12. Yüzyıl İslâm âlimi ve mekanikçi El-Cezerî, modern Batı düşüncesinin kurucularından Descartes gibi pek çok düşünüre referanslar barındırıyor.3

Modern dönemde, bilgisayar biliminin babası olarak gösterilen ünlü matematikçi Alan Turing, 1936 yılında “bilgisayar (computer)” sözcüğünün anlamı üzerine yazdığı makālesinde, hesaplama işini insandan alıp makineye yaptırma konusunu değerlendirmişti. 1950 yılında yazdığı “Hesaplama Makineleri ve Zekâ” adlı makālesinde ise zekî makinelerin inşâ edilebilme olanağından bahseden Turing, yapay zekâya dâir ilk ciddî bilimsel ve felsefî tartışmayı başlatmış oluyordu.4 Bu makāleden kısa bir süre sonra, John McCarthy 1956 yılında Dartmouth konferansında “yapay zekâ (artificial intelligence)” terimini ilk kez kullandı, ilk yapay zekâ programını üretti, iki yıl sonra da LISP adını verdiği ilk yapay zekâ programlama dilini tasarladı.

1990 sonrası makine öğrenimindeki ilerlemeler, veri madenciliği, doğal dil anlama ve üretme, tercüme, görüntü işleme, sanal gerçeklik ve oyun teknolojisi gibi alanlarda kayda değer inovasyonlar gerçekleşti. Özellikle 1997 yılında satranç programı Deep Blue, dünya şampiyonu Kasparov’u yenince, yapay zekânın yetenekleri ile alâkalı olumlu öngörüler daha da arttı. 2000’li yıllar ve sonraları, nesnelerin interneti, büyük veri gibi yapay zekânın gelişimine çok önemli katkılar sunan konseptlerin gelişmesi ile birlikte sayılamayacak kadar çok alanda kullanılmaya başlandı. Google, IBM, Microsoft, Amazon, Meta gibi büyük teknoloji devleri, ürünlerinde yapay zekâya verdikleri merkezî rol ile, kararlı bir ilerleme ve yatırım vizyonuna sâhip olduklarını gösterdiler.

YAPAY ZEKÂNIN KULLANIM ALANLARI

Kullandığımız teknolojilerdeki yapay zekâ uygulamaları, farkında olmasak da pek çok konuda bize kolaylıklar getiriyor. İşlemler otomatik, hatâsız, çabuk bir şekilde gerçekleştirilerek ihtiyaçların giderilmesini sağlıyor.

Kullanım Alanları ve Kapsamları

Güvenlik ve gözetimle alâkalı uygulamalarda, yüz tanımayı sağlayan görüntü işleme; Sesli asistanlar ve ses tanıma ile çalışan şifre teknolojileri ses işleme; Chatbotlar, online otomatik asistanlar, sosyal medya analitiği ile metin işleme; Sosyal medya ve ticâret sitelerindeki öneri algoritmaları, reklam, müşteri deneyimi için akıllı kampanya sistemleri, insan kaynakları yönetimine dâir veri analizleri, oyun uygulamaları, trafik yoğunluğu ve hava durumu monitörleri gibi çok çeşitli sektöre yayılan veri işleme; Sağlık verileri analizi, tanı koyma, tedâvi planlama gibi sağlık hizmetleri; Sigorta sektöründe hasar analizleri, sahtekârlık tespitleri, siber güvenlik ve kötücül yazılım analizi vb. pek çok alanda yüksek seviye mühendislik ve yazılım ürünlerindeki en kritik bileşen yapay zekâdır.5

ChatGPT Devrimi

Bütün bu heyecan verici gelişmelerin de ötesinde, yapay zekâ kullanımında son bir buçuk senede bir devrim yaşanıyor. Son kullanıcıya direkt ulaşan, çok yetenekli ve üretken bir yapay zekâ modeli hemen hemen ilk kez ortaya çıkıyor ve kullanımı hızla yayılıyor.

ChatGPT, insanların ekseriyetle sohbet formunda araştırma yaptıkları bir chatbot. Bu satırlar yazılırken sunumu yapılan son versiyon gpt-4o, olağanüstü iletişim ve teknik yetenekleriyle büyük bir sükse(hype) yapmış durumda.

Yapay Zekâ Kendi Geleceği Hakkında Ne Diyor?

ChatGPT uygulaması, sorduğunuz soruları “doğal dil işleme” modeliyle anlayan, cevaplara dâir internetten erişebildiği verileri tarayıp analiz eden ve “doğal dil üretme” modeliyle anlamlı bir çıktı oluşturarak yine size sunabilen şimdilik en yetkin ürün. Biz de yapay zekânın geleceğini ona sorarak bu konuda üretilmiş bütün bilgilerden nasıl bir genel kanâate varılabileceğini öğrenmiş olacağız.

ChatGPT beklendiği gibi, yapay zekânın rol aldığı uygulama alanlarının gelecekte artacağını söylüyor. Maddeler hâlinde sunduğu bilgilerde, uzmanların öngörüleriyle uyumlu bir şekilde makine öğrenme tekniklerinin gelişeceğini ve yapay zekânın daha akıllı hâle geleceğini belirtiyor. Hassaten, saydığı son üç madde ise yapay zekâya dâir gelecek vizyonumuz açısından çok önemli.

Birincisi etik endişeler… Yapay zekânın hesaplama gücüyle, büyük ve mahrem verilere ulaşabilmesi önemli etik meseleleri gündeme getirecek.

İkinci madde ise, insan ve yapay zekâ arasındaki işbirliği üzerine. ChatGPT, yapay zekânın destekleriyle çeşitli sektörlerde verimli ve yaratıcı sonuçların elde edileceğini öngörüyor. Bu tesbit bize istihdam ile alâkalı tartışmalar hakkında fikir verebilir.

Üçüncü ve son madde ise, hem etik hem de istihdam ile alâkalı endîşelerin bileşkesi olan bir toplumsal gelecek vizyonundan bahsediyor. ChatGPT, işgücü yeteneklerinde gelişim sağlayacak eğitimler sâyesinde yapay zekâ devrimine sosyal açıdan uyum sağlamanın mümkün olduğunu söylüyor.  

GELECEĞE DÂİR

Yapay Zekâ Mitolojisi

İnsanı heyecanlandıran, hayâl gücünü tahrîk eden, hızlı gelişimiyle bir yandan ürküten bir yandan da hayran bırakan ve hattâ hayret ettiren yapay zekâ, bir tekno-fetişizm nesnesi olarak, hakkında en çok “mit” üretilen kavramlardan biri oldu.

Bu fantastik perspektiften ziyâde, yakın gelecekteki toplumsal değişimlere yardımcı olacak, gerçekçi, ayağı yere basan tesbitleri konuşmak çok daha anlamlı gözükmektedir. Bu hem sanatsal bir üretim olan bilim-kurgunun, mitolojik/teolojik bir yapıya bürünüp mecrâsını kaybetmesinin önüne geçer, hem de zamânı ve kelâmı tasarruflu sarfetmeye yardımcı olur.

Uzman Sistemlerin Geleceği

Hesaplanabilir, formelleştirilebilir sistemlerin geleceğinde çok ciddî gelişmeler olacağını öngörmek gāyet mümkün.6Örneğin sağlık alanında, sanal bir arayüz üzerinden bir nevi “ön muayene” ya da “ön tanı” gibi sistemler gelişebilir. Bu tabii ki doktorların yerini almaz lâkin daha erken bir klasifikasyon sağlayıp sağlık sistemini rahatlatabilir.

Bu kadar kuşatıcı bir gelişmenin dezavantajlı yanlarından biri bilgi mahremiyetine dâir ihlâlleri ve gözetimi arttırma ihtimâlidir. Bunun yanında sağlık gibi insânî iletişime ihtiyaç duyulan alanların otomatizasyonu, berâberinde bazı psikolojik mahrûmiyetler getirebilir. Özellikle hastaların bakımı ve insan tavsiyesine olan ihtiyaçları, onları otomatik sağlık hizmetleri almakta zorlayabilir.

Robotik Sistemlerin Geleceği

İnsana benzeyen robotların dolaştığı bir dünya sâdece bilim kurgu filmlerinin konusu. Gelecekteki robotlar muhtemelen spesifik mekanik ve işlevsel becerilere sâhip olan, belki yılan, böcek gibi hayvanların bedenlerinden ilham alınarak tasarlanan robotlar olacaktır.7 Tıpkı lego oyuncakları gibi modüler yapıdaki robotlar, zor engelleri aşabilir, girilmesi zor küçük yerlere girip belli operasyonları yapabilir.

Kişiselleştirmenin Geleceği

Teknolojik ürünlerin kullanıcıları veya tüketicileri olarak, sanal platformlarda bizi en çok etkileyen ama çok da farkında olmadığımız temel konulardan biri kişiselleştirmedir. Nedir kişiselleştirme?

Sosyal medya siteleri, e-ticâret siteleri, ziyâret ettiğiniz başka web siteleri, telefonunuzdaki uygulamaların hepsi, attığınız bütün adımları “loglar”, kaydeder. Akıllı kişiselleştirme algoritmaları sizin bir nevi sanal profilinizi oluşturur. Hatırlamadığınız, akış içerisinde refleks olarak yaptığınız, sonra da unuttuğunuz pek çok tercih bu algoritmalar tarafından öğrenilir. Siz aynı uygulamayı kullanırken, hattâ büyük veri kapitalistleri için konuşursak -örneğin Google- başka uygulamalarda da karşınıza çıkacak önerileri profilinize göre belirler. Bu sosyal medya ya da diğer aplikasyonlarda daha fazla vakit geçirmenizi, daha çok keyif almanızı, daha çok alışveriş yapmanızı sağlar.

Sanal ortamlarda çok vakit geçiren bizlerin, pek tabii ki bu genel durumun sonuçlarına dâir sağlıklı bir içgörüye sâhip olmamız ve konforunu yaşarken “anaforunu” dikkate almamız gerekir.

Bir diğer olası sorun, sosyal mecrâların “veri anaforunun” sebep olduğu epistemik krizdir. Zâten zihinlerimiz kapasitemizi aşan bir bilgi ve imaj bombardımanı altındayken, iyice kişiselleştirilmiş sanal bir evrende sâdece kendi yankı odalarımıza hapsolmamız, çok fazla bilgi alırken aslında dünyâdan bîhaber olmamız kaçınılmazdır. Günümüzde en hayâtî bilgi krizi olarak nitelendirebileceğimiz ve insanların hakîkati önemsemeden bilgilere/haberlere/paylaşımlara yaklaşmasını ifâde eden “post-truth (hakîkat ötesi, hakîkatsizlik)” terimi de bu krizi ifâde etmek için üretildi. Bu anomali, her bireyin kendi dünyâsında, daha komplocu, vulgarize ve karikatür bir dünyâ görüşüne savrulması anlamına gelecektir.

Haber kritiği ve teyid mekanizmaları artık sâdece niş bir entelektüel uğraş değil, sosyal medya ile bağı bulunan -ki bu insanların kāhir ekseriyeti demek- herkes için temel bir bilgi anlayışının parçası olmalı. Böyle bir haber epistemolojisi için, usûl-i hadis ilminin yetkin haber tenkid kriterleri, çağdaş bir yöntemin imkânına dâir sağlam ve zengin bir entelektüel zemin teşkîl edebilir.

Hâsıl-ı Kelâm

Biz Müslümanız ve zihnimizin kurucu metafizik ilkelerini, İslâmî ilimlerin mütekâmil kāideleri belirler. “Eşyâda asıl olan ibâhadır” kāidesi düstûrunca, teknolojik gelişmelere bakışımızı, onlarla kuracağımız kullanım ve deneyim ilişkisi belirler. Bu yüzden eşyâ/metâ fetişizmi ile mâlûl, ahlâkî prensiplerin yadsındığı bir tecrübe söz konusuysa, iyiliği veya kötülüğü (husn/kubuh) eşyânın “mütehayyel” özünde değil, onu kullanan insanların niyetlerinde ve kullanma şekillerinde ararız. Bu arayışın müsbet netîcelerinden biri, teknik bilginin (know-how) taleb edilmesiyle, çağdaş gelişmelerin Müslümanlar aleyhine bir güç asimetrisi oluşturmasını engellemek olacaktır. Bir diğer müsbet netîce, teknolojik araçların deneyim konforunda kaybolmayan bir kullanım bilincine sâhip olmaktır. Bu sâdece eşyâyı değil aynı zamanda insanı yâni kendini bilen bir ilim/irfan anlayışıyla mümkündür.

Dipnotlar:

1 Doç. Dr. Bahadır Karasulu, “Esnek Hesaplama”, Nobel Yayınarı, 2015. s.3

2 https://www.tutorialspoint.com/artificial_intelligence

3 Güven Güzeldere, “Yapay Zekâ’nın Dünü, Bugünü, Yarını”, Cogito, s. 27-41, 1998

4 Erik ;J. Larson, “Yapay Zekâ Miti”, Çev. Kadir Yiğit Us. Fol Yayınları, 2022. s. 22-23

5 https://cbddo.gov.tr/sss/yapay-zekâ/

6 Michio Kaku, “Geleceğin Fiziği”, Çev. Yasemin Oymak, Hüseyin Oymak. ODTÜ Yayıncılık, 2011. s. 99

7 Michio Kaku, “Geleceğin Fiziği”, Çev. Yasemin Oymak, Hüseyin Oymak. ODTÜ Yayıncılık, 2011. s. 103

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak