Ara

Vakıf İnsan

Vakıf İnsan

İnsan Allah Teâlâ’ya adanmıştır. “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’na ulaşmak ve teslîm olmak için yaratıldık) ve muhakkak O’na döneceğiz (ulaşacağız).” (Bakara, 156.)

Âlemde ne varsa O’na âid. De ki: “Benim duâ ve yakarışlarım, namaz, zekât, oruç, hac ve kurban başta olmak üzere bütün ibâdetlerim, kısacası hayâtım ve ölümüm, yalnızca âlemlerin yegâne sâhibi, efendisi ve Rabb’i olan Allah içindir!” Sadece O’nun rızasını kazanmak için ve yalnızca O’na yönelerek duâ ve ibâdet ederim; ancak O’nun egemenlik ve otoritesine boyun eğerek yaşarım ve ancak O’nun uğrunda canımı veririm! (En’âm, 162-163.)

Rabbimiz buyurur. “Her şey O’na âiddir.”

Bütün Peygamberlere tercümân olur İbrâhîm aleyhisselâm teslîmiyette Allâh’a (cc).

“O, dedi ki: Doğrusu ben, Rabbıma gidiyorum. O beni hidâyete erdirir.” (Saffat, 99.)

Sohbetinde Üstâzımızın şu mübârek sözünü kaydetmiştim: “Suyu suya, toprağı toprağa, ateşi ateşe, havayı havaya, kendinizi de Allâh’a verin.”

Katıksız inanç, riyâsız amelle zarîf bir müslüman olup, Hakk Teâlâ’ya gönülden bağlı mü’mini Ahıskalı Ali Haydar Efendi adı ile tanınan hukukçu, müderris, kâmil velî, bir misâlle tanımlar. O: “Sütü sağılan ineğin memesinden gelen bir damla kan, bir bakraç sütü içilmez hâle sokar. Şeytanın iğvâsı, aldatması, nefsin iştihası da amelin kabûlüne mânî olur.” der ve şu âyet-i celîleyi okur: “Oysa onlara, tertemiz bir inançla bir tek Allâh’a yönelerek ve her konuda O’nun hükmüne boyun eğerek yalnızca O’na kulluk etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti; işte budur insanı kurtuluşa iletecek dosdoğru din!” (Beyyine, 5.)

İhlâsın tanımı katıksız ameldir. “İnsanlar helâk oldu, ancak âlimler kurtuldu. Âlimler de helâk oldu ancak ilmiyle amel edenler kurtuldu. İlmiyle amel edenler de helâk oldu, ancak ihlâs sâhibi olanlar kurtuldu. İhlâs sâhibi olanlar da büyük bir tehlike içindedirler.” buyurur Nebîler Nebîsi (sav) Efendimiz.

Cenâb-ı Hakk’a tam teslim, Rabbimize kendisini veren vakıf insanı, ârifân-ı İlâhî’nin dilinden dinleyelim:

  • Veysel Karânî (ks): “İnsanlığı doğrulukta buldum. Gönlün üstünlüğünü kanâat ve tevâzuda buldum. Övgüyü huyda ve benlikte küçülmekte buldum. Kalbin zenginliğini tevekkülde buldum.”
  • Bediüzzaman (rh.a): “Îman tevhîdi, tevhîd teslîmi, teslîm tevekkülü, tevekkül saâdet-i dâreyni iktizâ eder.”
  • Ebü’d-Derda (ks): “Îmânın en üst noktası ihlâs, tevekkül ve Rabbü'l-âlemîn'e tam teslîmiyettir.”
  • Şems-i Tebrizî (ks): “Tam teslîm ol; tıpkı toprağın çiftçiye teslîm olduğu gibi. Zîrâ aşk deryâsında teslîmiyet yelkenini açmadan yol alınmaz.”
  • Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ks): “Allah aşk'ı fermân ettiğinde, imkânsız teslîmiyet başını öne eğer.”

Vakıf insan’ı Kitâb-ı Kerîm şöyle tanımlar: İbrâhîm (as): “Ben âlemlerin Rabbine teslîm oldum!”(el-Bakara, 131.)

Asıl ihtişâmın Allâh’a âit olduğunu anlayanSaba Melikesi Belkıs, Allâh’a (cc) yöneldi ve şöyle niyâz etti: “Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleymân ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allâh’a teslîm oldum.” dedi.

Aralık 2019, sayfa no: 4-5

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak