Ara

Üzüm ve Ondaki Hârika Maddeler: Quercetin ve Resveratrol

  Üzüm ve Ondaki Hârika Maddeler: Quercetin ve Resveratrol Ümit Gedik Üzüm genelde gözardı edilir. Fakat onun o lezzetli tânelerinde insan sağlığı için çok sayıda ve hârika özellikler mevcuttur. Üzümün bu faydalarına erişmenin en iyi yolu ise onu mevsiminde ve her gün tüketmektir. Üzüm bilhassa çekirdeklerinde ve kabuğunda Quercetin ve Resveratrol gibi mühim bitki materyalleri barındırır. Bu son derece etkili maddeler kan basıncının düşmesinde, kolestrol seviyelerinin düzenlenmesinde, kanın sulandırılmasında, hattâ kanser ve AIDS vakalarıyla mücâdelede yardımcı olur. Gut hastalığında da ağrıları yatıştırmakta kullanılır.  Üzüm, Gut ve Romatizmayı Hafifletir Son zamanlarda bilim adamları üzümün, kanın ve idrarın pH değerini yükseltebildiğini yâni onları bazik (alkalik) yapabildiğini tesbit ettiler. Bazik bir ortamda, gut vakalarından sorumlu olan ürik asit kristalleri gibi asidik metabolik atıklar çözülür ve vücuttan daha kolay atılır. Ürik asit kristalleri böbreklerin normalden az çalışması ve aslında temel olarak şeker ve hayvansal gıdâ maddelerinden zengin beslenme dolayısıyla oluşur. Ürik asit kristallerinin oluşması için diğer risk faktörleri fazla kilolar, yükselmiş kan yağı değerleri, yüksek insülin değeri, susuzluk ve düzenli olarak alkollü içecek tüketimidir. Beslenmemizi bol sebze ve meyve temelli yapar ve bunlara üzümü de eklersek mevcut ürik asit kristalleri çözülebilir, kanda dolaşan ürik asit miktârı azalır, eklemlerde depolanma olmaz ve gut veya romatizma ağrıları meydana gelmez. Bâzı insanların tecrübelerine göre de üzüm yemek yalnız koruyucu tesire sâhip değil, akut gut ağrılarında da şikâyetleri belirgin olarak azaltıyor. Böylece ilaç kullanmaya ya hiç ihtiyaç olmuyor ya da çok az oluyor. Gut hastalığına karşı bu hayret verici etki üzümün sâdece bazik nitelikte olmasından kaynaklanmıyor, belki daha çok ikincil bitkisel maddelerden kaynaklanıyor.  OPC (oligomerik proantosiyanidin) Ürik Asit Seviyesini Düşürüyor 2004’te Çin’de ve 2010’da Endonezya’da yapılan çalışmalarda OPC’nin -üzüm çekirdeğinde bulunan ikincil bir madde- ürik asit seviyesini (en azından gut hastası fâreler ve tavuklarda) 3 gün içinde normale döndürebildiği tesbit edildi. Ürik asit seviyesi alışılmış bir gut ilacı (Allopurinol) ile düşürülen bütün fârelerde yan etkiler gözlendi fakat OPC ile tedâvi edilenlerde herşey yolundaydı.  Güçlü Etkileriyle İkincil Bitki Maddeleri Üzümde yalnız OPC yoktur. Aksine, lezzetli meyvelerin içinde insan sağlığı için faydalı inanılmaz miktarda çok maddeler vardır. A ve C vitaminleri birçok meyvede mevcuttur. Buna karşılık üzümde -bilhassa kırmızı olanlarda- flavonoid (meselâ quercetin ve resveratrol) ve piknogenol gibi ikincil maddeler de bulunur. Bunların çoğunluğu özellikle üzümün çekirdeğinde ve kabuğunda yer alır. Virüslere ve Kalp-Damar Hastalıklarına karşı Quercetin 1995 yılında Food and Chemical Toxicology isimli dergide RichmondVirginia Devlet Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının yapmış olduğu bir genel araştırma yayımlandı. Çalışmanın merkezini ise üzümün kabuğunda çok miktarda bulunan quercetin teşkil ediyordu. Dr. Formica ve diğer araştırmacılar özetle quercetin’in insan sağlığı üzerinde en çok ve çeşitli olumlu niteliklere sâhip olan, üzerinde en iyi çalışılmış flavonoid olduğunu bildirdiler:  
  • Quercetin ve diğer flavonoidler anti-enflamatuar (iltihaba karşı) tesirlidir.
  • Quercetin, LDL kolesterolü oksitleyici süreçlere karşı koruyucu etkilidir yâni arteriosklerotik birikimler oluşmasından (damar sertliğinden) koruyabilir.
  • Quercetin pıhtılaşmaya, trombozlara mâni olma özelliğine sâhiptir çünkü kan bu maddeden dolayı daha ince ve akışkandır.
  • Quercetin ayrıca kan basıncının düşmesinde ve kalp ritim bozukluklarına engel olmada etkili olmak üzere, kan damarı kaslarının gevşemesini sağlar.
  • Quercetin ve diğer flavonoidlerin kansere ve virüslere karşı mücadelede de çok iyi olduğu bilinmektedir. HIV (AIDS virüsü) gibi retrovirüslere karşı bile quercetin -virüsün içindeki, virüsün çoğalmasını sağlayan enzimin çalışmasını durdurarak- kendi mücâdele edebilir.
Quercetin tabii ki yalnız üzümde bulunmaz; kapari, selam otu, kuzukulağı, dereotu, kırmızı soğan, karabuğday, tatlı patates ve bütün dutsu meyvelerde de bulunur. İltihaba karşı Piknogenol Üzüm çekirdeğinde piknogenol denilen bir madde vardır. Bu madde kuvvetli bir antioksidandır. Piknogenol de her çeşit artrit ağrıları ve kalp-damar hastalıkları, stres ve alerjilerde etkilidir. Bu madde hem iltihaplanmalarda yer alan enzimlerin çalışmasını durdurur hem de hayâtî organlardaki oksidatif hasarları azaltır ve mevcut hasarları tâmirde de yardımcı olabilir. Deneylerde Piknogenolün antioksidan olarak E vitamininden iki kat daha etkili olduğu görülmüştür. Piknogenolün kan-beyin bariyerini de geçebildiği zannedilmektedir ve böylece beyin ve sinir dokusu, oksidasyon süreçlerinin tahribinden korunabilir. Piknogenol kan dolaşımını düzeltebilir; bu da bilhassa sigara içicileri, diyabet ve artroz hastaları, felçli hastalar ve sık olarak bacak şişmesi yaşayanlar için mühimdir. Resveratrol – Üzüm Kabuğundaki Güç Resveratrol üzümde –özellikle de üzümün kabuğunda- bulunan diğer bir şifâlı maddedir. Resveratrol fitoaleksinler denilen ve bitkinin kendi savunma sistemi için ürettiği maddelerdendir. Bunlar bitkinin bağışıklık sistemi elemanlarıdır denilebilir. Resveratrolün meyvedeki ana vazîfesi onu mantar, bakteri ve virüs enfeksiyonlarından ve UV-ışınları, ozon yükü ve toksinler gibi zararlı çevre etkilerinden korumaktır. Bitki veya meyve için mantar veya diğer zararlılar tehdit oluşturduğunda resveratrol üretilmeye başlanır. Yüksek miktarda resveratrol yalnız bu zararlı etkenlerle karşılaşmış ve böylece daha kuvvetli bir bağışıklık sistemi gelişmiş üzümlerde bulunur. Üzüm mantara karşı ilaçlandığında ise bitkide daha az resveratrol üretilir çünkü onun mantara karşı kendini savunma ihtiyâcı azalmıştır. Organik olarak yetiştirilmiş üzümlerde hem resveratrol hem de diğer faydalı ikincil maddeler, ilaçlanmış üzümlerdekine nisbetle daha fazladır. Üzümdeki Resveratrol Tümör Gelişimini Durdurur Illinois Üniversitesi’ndeki bilim insanları, resveratrolün iyi huylu ve kötü huylu tümörlerin gelişimini yavaşlatabildiğini hattâ tamâmen durdurabildiğini bildirdiler. Onların çalışması gösterdi ki resveratrol tümör gelişimini yalnız başlangıç evresinde değil ileri safhalarda da durdurabiliyor. Resveratrol Cildi Gençleştirir ve Karaciğeri Korur Resveratrol cildin yaşlanma sürecini durdurabiliyor. Bu madde vesîlesiyle cildimiz daha esnek oluyor ve belirgin şekilde daha genç görünüyor. Karaciğer hastalıkları üzerine çalışan Fransız bilim insanları da resveratrolün siroz hastalığını engellemede yardımcı olabileceğini tesbit ettiler. Resveratrol ayrıca DNA hasarlarını tâmir etme, diyabetlilerde insülin seviyesini normale döndürme, vücûdu serbest radikallerin sebep olduğu oksidasyon süreçlerinden koruma ve iltihaplanmaları baskılama özellikleriyle de bilinir. Yapay Resveratrol Lüzumlu Değil Prof. Brown üzüm gibi meyvelerin içinde tabii olarak bulunan resveratrolün yaptığı işin olağanüstü olduğunu söylüyor. Gerçi yapay bir çeşit resveratrol üretmek niyetinde olan, dikkate değer bir ticârî kesim elbette mevcut fakat yeni elde edilen bilgilerle anlaşıldı ki yeni yapay resveratrol geliştirmek ve kullanmak hiçbir şekilde gerekmiyor. Üzüm: Satın alırken nelere dikkat etmelisiniz? Mevsiminde yenilen tatlı meyveler yalnız tabii bir gut ilacı ve romatizma benzeri rahatsızlıklarda yumuşak bir ağrı kesici değildir; aynı zamanda da her yönden hârika bir sağlığın öncüsüdür. Mümkün olduğunca çekirdeksiz üzüm ve çekirdeksiz kuru üzüm satın almayın. Çekirdeksiz üzümler çok şeker ihtivâ eden melez meyve çeşitleridir ve kan şeker seviyesini kötü etkileyebilirler. Bilhassa da antiromatizmal tesir elde etmek için çok miktarda yiyorsanız. Her hâlukârda çekirdekli çeşitleri tercih edin ve üzümün çekirdeklerini ve kabuğunu iyice çiğneyip yiyin. Böylece üzümün özellikle çekirdekleri ve kabuğunda olduğu bilinen şifâlı bütün ikincil maddelerinden faydalanmış olursunuz. Organik Üzüm Daha İyi Üzüm geleneksel olarak yetiştirildiğinde en çok ilaçlanan meyveler arasındadır ve bundan dolayı bu üzümleri yediğimizde vücûdumuza bedavadan bir sürü zehir yüklüyor olabiliriz. Ayrıca diğer meyvelerle karşılaştırdığımızda görürüz ki üzümün kabuğundaki ilaç miktârı dolayısıyla, üzümle birlikte çok daha fazla zehir yemiş oluruz. Meyve ve sebzeleri organik olarak yetiştirilenlerden tercih ettiğimiz takdirde, her zaman belirgin olarak daha çok hayâtî ve şifâlı madde içerenleri yemiş oluruz. California Üniversitesi’nin 10 yılda tamamladığı bir araştırmaya göre organik domateslerin quercetin içeriği geleneksel olarak yetiştirilmiş domateslerinkinden %79-97 daha fazla. Bu çalışmada bulunan araştırmacılar organik domateslerin flavonoid muhtevâlarının seneden seneye arttığını fakat diğerlerinde hep aynı düşük miktarın gözlendiğini belirtti. Bu artan flavonoid oranlarının sebebi kullanılan organik toprağın/zemînin de artan verimlilikte olması ve buralarda daha az gübre kullanılması. Domates için tesbit edilen bu durumun diğer meyve ve sebzeler için de geçerli olduğu tahmîn ediliyor. Herhangi bir zamanda muhtemel yan tesirleriyle ilaçlar içmek zorunda kalmak yerine düzenli olarak üzüm yemek ve sağlıklı bir beslenmeye kavuşmak çok daha hoş olacaktır. Kaynak: http://www.zentrum-der-gesundheit.de/resveratrol-in-trauben.html#ixzz32r3gbkQJ

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak