Ara

Toplumun Felâketi: Zinâ ve Zinâya Götüren Yollar

(Zinâ ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın.   

İslâm’ın geliş gâyelerinden birisi de ferdin inşâsıyla toplumun ıslâhını temin etmektir. Toplum bireylerden oluşmaktadır ve bu yönüyle toplum-birey/kişi arasında sıkı bir ilişki söz konusudur. Temiz bir toplumu oluşturabilmek aklen, rûhen ve neseben sağlıklı fertlerle mümkündür. Yine temiz/şahsiyetli kişiler yetiştirebilmek de aklı, rûhu ve nesebi tehdit eden tüm sıkıntılarla mücâdele şuuru içerisinde olan toplumla mümkündür. İnsan, dünyâya gönderildiği günkü saflığını/temizliğini koruması için maddî ve mânevî kirlere karşı kendisini korumakla mükelleftir. Bu kirlerin önde gelen bir türü de kişinin neslini korumasının önündeki engel olan zinâ konusudur. Sağlıklı toplumun oluşumu için nesli tehdit eden zinâya karşı her birey/mü’min sıkı bir mücâdele gayreti içerisinde olmalıdır. Kişisel olarak îfâ edilecek bu gayrette zinâdan ve zinâya götüren her türlü yoldan uzak durmaya çalışılmalıdır. Bu noktada, zinânın kişisel felâketleri aşıp toplumsal felâketlere sebep olduğu hakîkati de unutulmamalıdır.  

KİŞİ VE TOPLUMUN İNTİHARI: ZİNÂ

Zinâ, ‘kadın ve erkeğin aralarında geçerli bir nikâh bağı/akdi olmaksızın cinsî münâsebette bulunması2 demektir. Zinânın haram oluşu Kur’ân ve Sünnet ile sâbittir. Zinâ yapan erkeğe ‘zâni’, zinâ yapan kadına da ‘zâniye’ denilmektedir. Kur’ân’da ‘zinâ’ kelimesi ‘fuhuş’ kelimesiyle eşanlamlı olarak kullanılmıştır. Bu, zinânın dînimizce büyük günahlardan kabûl edildiğini bizlere gösteren önemli bir veridir. Rabbimizin; ‘Zinâya yaklaşmayınız! Çünkü o, son derece çirkin bir iş ve çok kötü bir yoldur’3buyurması, değil zinâ fiilini yapmayı zinâya yaklaşma eylemini bile yasaklaması bu noktada son derece dikkat çekicidir.  

ZİNÂYA GÖTÜREN YOLLAR

Değişen/gelişen dünyânın getirmiş olduğu birtakım güzelliklerin yanısıra, aynı ölçüde hattâ belki de daha fazla, günahlara açılan kapıların artmış olduğunu müşahede etmekteyiz. Günümüzde internet, televizyon ve akıllı telefonlar gibi materyaller hayırlı işlerde kullanılması ile insana pozitif mânâda katkı sağlarken, gayriahlâkî resim ve video gibi görüntülerin izleme/izlettirme aracı olarak kullanılmasıyla da ahlâkî bir fâciâya dönüşüvermektedir. Zamanımızda internet dünyâsındaki gayrimeşrû görüntülerin yaygın olmasının zinâya sürükleyen güçlü bir etken olduğunu görmekteyiz. Dînî hassâsiyetini diri tutamamış kimi insanlar için bu durum büyük bir tuzak mesâbesindedir.   Bir başka etken olarak ifâde etmemiz gerekirse; sömürücü güçlerin, sattıkları ürünlerin satışını artırma adına insanların şehevî zaaflarından istifâde edip, müstehcen fotoğraflarıyla kadın veya erkek figürlerini bir reklam unsuru olarak kullanması bir zinâ çeşidi olan göz zinâsına, oradan da daha tehlikeli olan fiilî zinânın vukû bulmasına zemin hazırlamaktadır. Müstehcen görüntülerin insanın şehevî arzularını galeyâna getirdiği bir vâkıadır. Şu âyet-i kerîmede bu tavır şiddetle yasaklanmıştır: ‘Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.’Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesnâ, ziynet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar.’4   Son zamanlarda revaç bulmuş sosyal medya arkadaşlıklarını ve kontrolsüz kullanıma bağlı olarak sosyal medyanın yabancı erkek ve kadınların kolay buluşma mekânları haline gelmesini de gözardı etmemek gerekir. Elbette sosyal medyayı kullanan herkesi genelleyip hepsinin bu yanlışa düştüklerini iddia etmek doğru bir tesbit değildir. Fakat gerek basında yayımlanan haberlerde gördüklerimiz, gerekse çevremizde bizzat şâhit olduğumuz gayrimeşrû ilişkilere zemin hazırlayıcı faktör olarak birtakım chat/sohbet sayfalarının ve sosyal medyanın etkin bir rol oynadığını görüyoruz. Maalesef bu durum zinâya götüren bir yol olmuş durumdadır ve zinânın artmasında da bir başka etken hâline gelmiştir. Günümüzde, evlenecek kimselerin evlilik öncesi birbirini tanıma adına yaptıkları flörtlerin hayli çoğalmış olmasına da şâhit olmaktayız. Flörtü bir yetişkinlik nişânesi olarak gören kimi çevreler ise bu durumu meşrûlaştırmaya çalışmaktadırlar. Oysa flört etmenin zinâya açılan bir kapı olabileceği gözden kaçırılmaktadır. Hiç şüphesiz her flört edenin zinâ fiiline düştüğünü/düşeceğini iddia edemeyiz ama flörtün haram bir fiil olduğunu, arada nikâh olmadan başbaşa kalmanın câiz olmadığını ifâde etmek isteriz. İsrâ Sûresi’nin otuz ikinci âyetinde Rabbimizin ‘Zinâ yapmayın’ değil de, ‘Zinâya yaklaşmayın’ buyurmasının hikmeti hiç şüphesiz zinâya götürebilecek her türlü durumdan sakınmamız içindir. Günahın çevresinde bulunan kimsenin o günaha düşme riskinin her zaman yüksek olduğunu hatırlatmak isteriz.   Zinânın âzâlarla işlenmesi husûsunda ise Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: ‘Gözlerin zinâsı bakmak, kulakların zinâsı dinlemek, dilin zinâsı konuşmak, elin zinâsı tutmak, ayakların zinâsı yürümektir. Kâlbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır.’5Her ne kadar fiilî zinâ dışında âzâlarla işlenen zinâlara had6 uygulanması gerekmiyorsa da âzâlarla işlenen zinâlar da haram olarak kabûl edilmiştir.  

ZİNÂ, BİREYSEL VE TOPLUMSAL BİR FELÂKETTİR

Zinâ, toplumu temelinden sarsan ve ona öldürücü darbeler vuran bir fiildir. Nice yuvaların dağılmasına sebep olmuş ve olmaya da devâm etmektedir. Zarûrât-ı hamseden7 birisi olan nesli korumak, zinâ sebebiyle tehlikeye girmiş durumdadır. Zinâ netîcesinde dünyâya gelen çocuklar, hem sosyal açıdan hem de psikolojik açıdan çeşitli sıkıntılara mâruz kalmaktadırlar. Âile şefkatinden mahrum olarak büyüyen bu çocukların hem kendilerine hem de topluma zarar vermeleri mümkün olabilmektedir. Toplumun huzûrunun aklen, rûhen ve neseben sağlıklı bireylere bağlı olduğu hakîkati unutulmamalıdır.  

DÜNYEVÎ VE UHREVÎ ZARARLARIYLA/CEZÂLARIYLA ZİNÂ

‘Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allâh'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allâh'ın dîni(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezâlandırılmasına şâhit olsun.’8   Dünyâda zinâ eden kişilere bunun belâ getireceği9, zinâ eden kimsenin fakr-u zarûrete düşeceği10 ve böyle kimselerin salgın hastalığa yakalanacağı11 hadîs-i şeriflerde bildirilmiştir: ‘Aman zinâdan sakınınız, çünkü onun, üçü dünyâda ve üçü de âhirette olmak üzere altı âfeti vardır. Dünyâdakiler şunlardır: 1- Geçim darlığına yol açar. 2- Ömrü kısaltır. 3- Sâhibini kara yüzlü eder. Âhirettekiler de şunlardır: 1- Allah Teâlâ’nın gazâbına sebep olur. 2- Ağır hesaplaşmaya gerekçe olur. 3- Cehenneme girmeye yol açar.’12 ‘Zinâ edenin vücûdu kıyâmet gününde alevlenir yanar.’13   ‘Cibril ve Mikail beni Mukaddes Arz'a yükselttiler ve bana ‘yürü' dediler. Yürüdük. Ateş fırınları gibi ağzı dar, fakat altı geniş bir ağıza geldik. İçinde çırılçıplak kadınlar ve erkekler vardı. Dipten ateşlenen bu fırında, alevler alttan gelerek (içindekileri)yaklaşıp sardıkça onlar dışarıya fırlayacak gibi yükseliyorlar, lavlar çekildikçe dibe yuvarlanıyorlardı. Sordum: Bu nedir? Şu açıklamayı yaptılar: Bunlar zinâ yapan kadınlar ve erkeklerdir. Cibril ve Mikâil tarafından (Mukaddes Arz'da)bir süre daha yürütüldüm. Baktım ki göğüslerinden asılmış kadınlar. Onları feryâd ederken işittim. Cibril'e sordum: Bunlar kimlerdir? Şu cevâbı verdi: Bunlar zinâ yapan kadınlardır.’14   Sonuç olarak ifâde etmemiz gerekirse zinâ insanın sefih duyguları sebebiyle karşı karşıya kaldığı, Allah ve Resûlü’nün hoşlanmadığı bir fiildir. Kişi zinâdan korunmak için zinâya sevk edecek her türlü vâsıtadan kendini muhafaza etmelidir. İnsanı hem dünyâda hem de âhirette zelîl eden bu çirkin fiilin yaygınlaşmasının kıyâmet alâmeti olarak zikredilmesi, müslümanın zinâ karşısında ne kadar tedbirli olması gerektiğine bir işârettir. Birçok medeniyetin çökmesinde zinânın önemli bir rolü olduğunu hatırlatmak isteriz. Zinânın tüm ilâhî dinlerde ortak yasak olması da dikkat çekmek istediğimiz bir başka konudur. Bu, zinânın târihin derinliklerinden bugüne insanoğlunun en büyük imtihanlarından birisi olduğunu göstermektedir. Bu imtihanda başarılı olanlara ne mutlu…  

Dipnotlar:

[1] Enam 6/151. 2 Hüseyin Esen, ”Zina”, D.İ.A, T.D.V Yayınları, İstanbul 2013, c. 44, s. 440-444 3 İsra 17/32. 4 Nur 24/30-31. 5 Buhari, İstizan 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21; Ebû Davud, Nikâh 43. 6 Şer’i ceza 7 Korunması gereken beş esas (Din, akıl, nesil, can, mal). 8 Nur, 24/2 9 Hâkim. 10 Aclûnî, Keşfü’l Hafâ, I, hadis no: 1427,1432. 11 Beyhaki. 12 Kurtûbî c.XII, s.167. 13 Haysemî, Mecmeu’z Zevâid, VI, 255. 14 İbnül-Kayyum El-Cevzi, Er-Rûh El-Meseletus-Sâdise.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak