Ara

Tevhid

Tevhid

Abdülhâlik Gucdüvânî (ks)’nin Hızır (as)’dan öğrendiği on bir esas, nefy-ü isbat, gönlü Allah Teâlâ’dan uzaklaştıran her şeyden yok edip, kulluğumuzu yalnız Allâh’a tahsîs etme dersini Hacı Hasan Efendimiz ne güzel târif eder: 

Bundan sonra nefy-ü isbat
Gelir tevhîd, gider zulmet
Lâkin çok istermiş gayret
Fikren buna devam lâzım. 

Nefesini çeken içe
Tek olacak, varın üçe
Yirmi bire yol aça
Maksut, matlûb, rızâ lâzım. 

Yazmakla bu iş bilinmez
Sadr’a yazılır silinmez
Bu ders herkesde bulunmaz
Lâkin târif etmek lâzım.

Tevhîdle, küfrün, şirkin, nifâkın, Hak Teâlâ’dan gayrı her şeyin silineceğini bildirir. “Gelir Tevhîd gider zulmet.” Maksat ve gâyenin İlâhî rızâ, Rabbimizin hoşnutluğu olduğunu “Maksud, Matlab, Rıza lazım” diyerek açıklar. Tevhîdin nazarî değil, şühûdî olması gerektiğini bildirir. Bardaktaki suyu tanımanın ötesinde, tadılmasından bahseder. İmânın taklidden tahkîka geçmesini ifâde eder. Su dedikçe susuzluk geçmez, ekmek dedikçe karın doymaz. Bu sebeble, “Sadra yazılır silinmez” buyurur. Dedem Şeyh Mustafa Hulûsî Hazretleri, Tevhîd’i, Allah Teâlâ’nın şerîki, eşi ve benzeri olmadığını, zâtî sıfatları ve fiilleri itibâriyle denginin bulunmadığını, vahdâniyetini izah eder yazdığı bir dörtlükte. 

Birliği isbât eder
Okuyan cennete gider
Koymaz gönülde keder
LÂ İLÂHE İLLALLAH… 

Îmanda sebat, Efendimiz (sav)’in duasıdır. “Ey büyük Allâh’ım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren ancak Sen’sin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl.”

 Dedem Tevhîd’de sebâta defalarca vurgu yapar.

Gözlerim göğe dikilse
Rûhum şiddetle çekilse
Dişlerim ağzıma dökülse
Ben yine İLLALLAH derim… 

Herkes taşlar atsa bana
Bütün millet olsa bir yana
Hançer vursalar tatlı cana
Ben yine İLLALLAH derim…

Hicvetseler kalmasa nâmım
Ukbâ için olsa gamım
Verilse yedime ecel câmım
Ben yine İLLALLAH derim…

Düşmanlar ortaya alsalar
Bir bir saçım yolsalar
Tenim pâre pâre kılsalar
Ben yine İLLALLAH derim…

Sâmî Ramazanoğlu (ks) tasavvufu târifte, Tevhîd’i şu şekilde tanımlar:

Lâ ilâhe illallah Muhammedün rasûlullah lisânen ikrâr ve kalben tasdîk ile İslâm tesis eden iki cümley-i şerîfedir. “Lâ ilâhe illallah” İslâm'ın etemmi “Muhammedün rasûlullah” mütemmimidir. “Lâ ilâhe illallah” ikrâr-ı vahdettir. “Muhammedün rasûlullah” tasdîk-i risâlettir. Onun içindir ki âriflerin sohbeti ayn-ı ibâdet ve hep tevhiddir. Bu makam velîlerin hâli olup kesret âleminde vahdet müşâhede eden evliyâ-yı muhakkikîn o sermedî zevki söze sığdırmak târif etmek için husûsî bir lisân ile konuşmuşlardır ki, onun adına tasavvuf denir.

Son nefeste îman derdine düşmemenin hayırlı bir netîce doğurmayacağını Es'ad Erbilî (ks) sıkça anlatır. “İki ay oldu îman derdi düştü içime, îmânıma duâ edin.” yakarışında bulunur. Şartlarını hâiz olarak tevhîd okumanın zorluğunu da şu sözüyle belirtir: “Kelime-i Tevhîd’i okumaya alışıyorum.”

Hak Teâlâ’nın âşıkları, sâdece O’nu anarlar. Ancak O’nu bilirler. O’nun dışındakileri anlamazlar. Hak Teâlâ’yı severler. Tevhid konusunda ahidleri şu üç şeydir:

  1. Allah Teâlâ’nın azâbını görerek günahlarının çokluğundan korkarlar.
  2. Hak Teâlâ’dan gelecek Lütfu görerek hayırlı amellerde bulunurlar.
  3. Rabbimizin ihsânını görerek ziyâde muhabbetle zikrullah yaparlar çokça.

Tevhid’de kemâl’e erdikleri için her bir emri Mevlâ’dan bilirler.

Tevhîd nurdur. Mü'minlerin günahlarını yakar.

İnkâr müşrikler için ateştir. Amellerini yakar.

Tevhîd, kalblerin rızkıdır.

Tevhîd kalbi ihyâ ederken beyni de, “Allah bu Kitap sâyesinde, hoşnutluğunu kazanmak isteyenleri barış, esenlik ve kurtuluş yollarına ulaştıracak, inâyeti ve izniyle onları inkâr ve cehâlet karanlıklardan kurtarıp aydınlığa çıkaracak ve dosdoğru cennete götüren bir yola iletecektir.” (Mâide, 16.) hükm-ü İlâhîsiyle nurlandırmıştır.

Haziran 2023, sayfa no: 4-5-6-7

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak