Ara

Telefon Bağımlılığıyla Savaş / Okan Kumbaracı

Telefon Bağımlılığıyla Savaş  / Okan Kumbaracı

“Hocam bu çocuğun elinden telefonu, tableti alamıyorum.”

“Kapanıyor odasına akşamdan sabaha kadar oyun oynuyor.”

“Nasıl yapacağız, nasıl edeceğiz de bu âletleri çocukların ellerinden alacağız?” 

Eğer bu ve benzeri cümleleri siz de kuruyorsanız bu yazı dizimiz tam size göre değerli anne babalar. Öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki amacımız bu âletleri çocuklarımızın ellerinden almak değil onları doğru ve güvenli bir şekilde kullanmalarını sağlamak olmalı. Öteki türlü yaptığımız iş savaş meydanında bir askerin silahını almaya benzer. Düşmanın silahı varken silahı olmayan bir asker de savaşı kaybeder.

Çocuklarımız (ve dolayısıyla bizler) büyük bir savaşın içerisindeyiz. Düşmanın amacı belli: Maddî-mânevî ne kadar değerimiz varsa onları alıp yerine başka değerler yerleştirmek. Karşı tarafın elinde çok etkili, insanları âdetâ büyüleyerek etkisi altına alan bir silah var: Teknoloji!

Prof. Dr. Necmettin Erbakan bir konferansta düşmanın güçlü silahları karşısında yapılması gerekenleri şöyle belirtiyor: “Onun atmış olduğu füzeyi havada yakalarsın, sen elektronik kumandayla geri çevirir onu atan geminin üzerinde parçalarsın.”

Yâni akıllıca olan düşmanı kendi silahı ile vurmaktır. Onun için bizler de düşmanı yine onun silahıyla vurmalıyız.

Peki nasıl?

Önce rehberlerimizden İmâm-ı Âzam hazretlerinin bir kıssasını aktarayım sizlere.

Çocuğun birisi bal yiyince vücûdunda yaralar çıkıyormuş, ama bir türlü bal yemeyi de bırakamıyormuş…

Ailesi, çocuklarının bal tutkusunu önleyebilmek için hekimlere gitmişler, tedbirler uygulamışlar, ama nâfile!

Sonunda, tavsiye üzerine, İmâm-ı Âzam Ebû Hanife Hazretleri'ne gitmişler.

İmâm-ı Âzam, meseleyi dinledikten sonra çocuğun ana-babasına:

“Kırk gün sonra gelin” demiş...

Anne ve baba buna bir anlam veremese de çâresizlik içinde mecbûren geri dönmüşler...

Kırk gün geçtikten sonra tekrar İmâm-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri'nin huzûruna varmışlar.

İmâm-ı Âzam Ebu Hanife, çocukla kısa bir görüşme yaptıktan sonra ona:

“Bundan sonra bal yeme evlâdım!” demiş.

Sonra da çocuğun ailesine dönüp:

“Tamam, gidebilirsiniz.” demiş.

Anne-baba şaşkınlık içinde, “Bu mudur yâni?” dercesine birbirlerine bakmışlar.

Öyle ya, kırk gün bekleyip de sonunda sâdece bir cümle duymak, anlaşılır bir durum değilmiş.

Fakat karşılarındaki zât da devrin en büyük âlimi… Sıradan birisi değil ki…

Onun dediği gibi yapmışlar ve evlerine dönmüşler.

Sonraki günlerde bakmışlar ki çocukları artık bal istemiyor!

Merâk etmişler bunun sebebini. İmâm-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri'ni tekrardan rahatsız etmişler ve ona:

“Efendim, ona tek bir cümle söylediniz. Nasıl onu baldan vazgeçirebildiniz? Nedir bunun hikmeti?” diye sormuşlar.
Gülümseyerek şöyle cevap vermiş İmâm-ı Âzam Ebu Hanife:

“Kırk gün önce, ben de bal yiyordum. Bal yiyen birinin, başkasına bal yeme demesi etkili olmazdı. Sizin ilk gelişinizde bal yemeyi kestim, önce nefsimde denedim bunu. Kendim bunu bırakmanın mümkün olduğunu görünce sözüm de ona tesir etti...”

Çocuklarınıza söylediklerinizin etkili olabilmesi için öncelikle sizin de birtakım hususlara dikkat etmeniz gerekecek. Emîn olun çocuklar / gençler sandığımızdan daha derin ve detaylı düşünebiliyorlar.

Yapacağımız ilk iş önce kendimizi bir düzeltmek. Düzeltmek derken, teknolojiyi kullanmamak değil, nasıl kullanacağımızı öğrenmek. Başlayın bir yerden ve bu dijital âletlerin ne olduğunu, bunlarla neler yapıldığını A’dan Z’ye iyice bir öğrenin. Faydalarını da zararlarını da bir bir öğrenin. Kendi kullanımınızı da ona göre düzenleyin.

Çocuklar / gençler, siz anne babalarının davranışlarını taklit ederler. Siz fark etmeseniz de sizden çok fazla şey öğreniyorlar. Öğrendiklerinden birisi de teknolojiyi doğru kullanmak olsun.

 Kendiniz doğru şekilde kullandıktan sonra çocuklarınızla konuşmanın zamânı geldi demektir. Bilmeden konuşsak olmaz mı? Bilmediğiniz bir konu hakkında konuştuğunuz zaman hem etkisiz olursunuz hem de komik duruma düşersiniz veya söyledikleriniz ciddîye alınmaz. Bir kere ciddîye alınmadınız mı da bir daha ciddî etki sağlamak çok zor olabilir.

Örneğin, siz de bir kere eksiğini tespit ettiğiniz birinden bir şey dinlemek ister misiniz? Ona güvenir misiniz? Onun dediklerini yapar mısınız?

İşte çocuklar ve gençler de bu şekilde davranır.

Uzun lafın kısası, önce biz bilelim ve yapalım sonra nasıl olması gerektiğini anlatalım.

Ekim 2023, sayfa no:13-14-15

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak