Ara

Telefon Bağımlılığıyla Savaş – 3 / Okan Kumbaracı

Telefon Bağımlılığıyla Savaş – 3 / Okan Kumbaracı

Eskiden kavukluk vardı, kalktı.
Şimdi yeniden kullanacağız.
Lâkin ufak bir farkla… 

Dostlar merhaba,

Bu sayımızda, cep telefonlarımızı neden mümkün olduğunca az kullanmamız ve bunun için ne gibi önlemler almamız gerektiğini konuşacağız.

20. yüzyılın en zararlı bağımlılık yapan maddesi sigara olarak belirtilmekte birçok kaynakta. Hattâ bugün sigaranın zararlarını tartışmak bile anlamsız geliyor değil mi? Oysa birkaç yıl öncesine kadar durum o kadar farklıydı ki. Sigaranın sâdece içene değil, çevresindekilere de zararlı olduğunun bilinmesi ve kullanılmasının kısıtlanması daha yeni sayılır. Şimdi gelin hep berâber düşünelim: Mâdem bu kadar zararlıydı, neden yasaklanması için bu kadar uzun zaman beklenildi? Zararlı etkileri daha ancak mı keşfedildi? Hayır tabii ki dostlar. Tâ en başından beri bu meretin zararları biliniyordu. Ama gelin görün ki hukukçular bile sigara firmalarına açtıkları dâvâları kazanamıyorlardı. Yâni son derece güçlü bir lobiydi bu sigara lobisi (Mason/Yahudi, yâni küfür tek millettir kısacası). Dünyâdaki saygın bilim insanlarını satın alıp araştırma sonuçlarını değiştirecek kadar güçlü insanlardı sigara firmalarının arkasındaki finansörler. 

Gelelim içinde bulunduğumuz 21. yüzyıla. Bu yüzyılın sigarası olarak cep telefonları gösteriliyor. Ve yine aynı hikâye yâni cep telefonunun zararları bir türlü tespit edilemiyor bazı bilim adamları tarafından. Şimdi, hocam zararları her yerde yazıyor diyebilirsiniz. Tamam yazıyor da kullanmanın etkileri vb. genelde yazanlar. Demek istediğim, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) resmî internet sitesinde bakın ne diyor: Bugüne kadar cep telefonu kullanımının neden olduğu herhangi bir olumsuz sağlık etkisi tespit edilmemiştir.[1] Bunun yazılı olduğu internet adresini de dipnot olarak bırakıyorum, daha fazlasını okumak için isterseniz göz atabilirsiniz. Sayfa İngilizce fakat internette kolayca Türkçe'ye çevirebilirsiniz. Neden bu kadar detaylı anlattım burayı biliyor musunuz? Konu çok hassas çünkü. Bu telefonlar, onları çalıştıran vericiler ve cümle sistemleri sağlığımızı sürekli bozuyor. Sebebi bilinmeyen rahatsızlıklar, her geçen gün yeni türeyen hastalıklar ve ilaçlara bağımlı bir yaşam… Aksini ispât edebilecek varsa buyursun.

Şimdi şöyle düşünebilirsiniz: Hocam insan sağlığına bu kadar zararlı olsa izin verilmezdi herhalde. Hiç de bile, öyle bir izin verilir ki ağzınız açık kalır. Sigaranın zararları bilindiği halde her yerde içilmesi serbestti. Yaşı yetenler hatırlayacaktır; uzun yol otobüslerinde, lokantalarda, uçaklarda, pastanelerde, alışveriş merkezlerinin içinde… her yerde rahat rahat içilebiliyordu. Demek ki dostlar, bu işten zarar görmemek için biz birilerinin “Cep telefonu kullanmak şöyle zararlı, kısıtlama geldi.” demesini beklememeliyiz. Kendi tedbirlerimizi şimdiden alalım, hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için.

Eskiden evlerin girişinde gelenlerin kavuklarını koymaları için kavukluk denilen bir raf bulunurdu. Eve giren kişinin ilk yaptığı iş, kavuğunu çıkartıp kavukluğa koymak olurdu. Bunu sâdece bir raf veya günümüz tâbiriyle bir askılık olarak görmeyin. O kadar ince mesaj içeren bir davranıştır ki o kavuğu oraya koymak. O zamanlar kavuklar, giyen kişinin toplumdaki statüsünü veya mesleğini gösteren birer sembol gibiydi. Eve geldiğinde kişinin kavuğunu çıkartarak “dış dünyâyı evimin dışında bıraktım” mesajı verdiği yerdir kavukluk.

Bizler günümüzde kavuk kullanmıyoruz ama telefonlarımız birer statü göstergesi olmuş durumda. Öğrenci telefonu, esnaf telefonu, iş adamı telefonu gibi sınıflandırmalar yapılıyor halk arasında. Kavuk yoksa kavukluk da yok, o zaman biz de zamânımıza uygun olarak bir telefonluk koyarız girişe. Evimize girer girmez ilk yapacağımız iş de telefonlarımızı telefonluğun üzerine koymak ve evimize sokmamak olsun. 

Hem dekoratif bir görüntü olur evinizin girişinde hem de eskinin rûhunu yakalamak için bir imkân bulmuş olursunuz. Bütün bunların ötesinde sağlığımızı anlattığımız derecede bozan bu cihazları kendimizden uzak tutarken, telefon bağımlılığıyla savaşımızda ciddî bir cephe daha açmış oluruz. Özellikle de yatarken telefonlarımızı telefonluğumuza bırakalım dostlar. Kalkmak için alarm kuruyoruz diyorsanız da hemen bir saat alıp onu kullanmaya başlayabilirsiniz.

Evinize gelen misafirlerden de telefonlarını telefonluğa bırakmalarını isteyebilirsiniz. Yukarıda bahsettiğimiz kavukluk kullanımını anlatıp onların da bu bilgiden faydalanmasını sağlayabilirsiniz. Böylelikle herkesin telefonuna baktığı bir ortamdan ziyâde sohbeti ve iletişimi de tercîh ettiğinizi ve bunun bir yaşam biçimi olduğunu, konuşmasanız da net bir şekilde ifâde etmiş olursunuz. Çok da güzel yapmış olursunuz zîrâ günümüzde misâfirliklerde genelde benim “tavuk sohbeti” diye tanımladığım sohbetler yapılmakta. Nedir tavuk sohbeti? Efendim, nasıl ki tavuklar hem kafaları yerde yem gagalar hem de gıt gıt diye ses çıkartırsa, insanlar da çoğu zaman kafaları telefonda olarak birbirleriyle konuşmaya devâm ediyorlar. İşte buna tavuk sohbeti denir. Allâhü Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Kur’ân-ı Kerîm'de, İsrâ Sûresi 70. âyette meâlen: “Andolsun biz Âdemoğlu'na şan, şeref ve nîmetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.” buyuruyor. Şimdi dostlar, tavukluk etmenin âlemi yok değil mi?

[1] https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/electromagnetic-fields-and-public-health-mobile-phones

Şubat 2024, sayfa no: 58-59

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak