Dünyanın ozon tabasını duymuştuk da, eşlerin ozon tabakası da nereden çıktı diye merak etmişseniz, öyle ise bu yazıyı okumaktan başka şansınız kalmadı demektir. Şu var ki, Dünyanın ozon tabakasından daha çok sizi ilgilendirdiğine emin olabilirsiniz bu satırların. Her insan gibi eşlerin de ozon tabakası vardır. Kimi orijinal durumunu korurken, kiminin ozon tabakası alabildiğine incelmiş, kiminin ise delinmiş durumdadır. Pekiyi hem sizin hem de eşinizin ozon tabakası ne durumda acaba? Olduğu gibi duruyor mu, incelmiş mi, yoksa delindiğinden dahi bihaber misiniz? Bu sorunun cevabı bu yazıyı okuduktan sonra kendiniz vereceksiniz. “Hocam eşime iki laf söyleyemiyorum, ya ağlar veya küser. Bırakın iki laf söylemeyi, bakışlarımdan bile anlam çıkarıp bana bağırıyor veya beni aşağılıyor. En ufak bir yanlışıma tahammülü yoktur. Mutlaka bir cevap veriyor ve beni adam etmeye çalışıyor. Birimiz veya ikimiz patlamaya hazır birer barut parçası gibiyiz.” Diyorsanız. Kısacası siz, eşiniz veya herhangi bir muhatabınız çok kırılgan, alıngan, hemen incinen ve küsen biri iseniz. Bu durumda size söyleyeceğim tek şey, eşinizin veya kendinizin ozon tabakasını gözden geçirmenizdir. Tabaka ya incelmiş veya delinmiştir. Beni buraya kadar anlamadığınızı ve teşhis adına söylediklerimi tuhaf bulduğunuzu da biliyorum. Sizden ricam, biraz sabır yakıtı kullanarak bu yazıyı sonuna kadar okumanızdır. Yazının sonunda vaaaay! diyeceğinizden eminim. Ozon tabakasını çok duymuşuz ama detaylı bilgimiz olmayabilir. Hem Dünyanın etrafındaki ozon tabakasını anlamadan, kendi ozon tabakamızı anlamak da mümkün olmayacaktır. Onun için sizi biraz uzayda gezdirmek zorundayım. Malum, dünyamızın etrafı atmosfer tabası ile örülmüştür adeta. Atmosfer tabakası katmanlardan oluşur. Mesela dünyamızdan uzaya doğru çıkarsanız, on bin metreden sonra ozon tabakası başlar ve elli bin metreye kadar devam eder. On bin metre ile elli bin metre arasında ozon tabakası yer almaktadır. Pekiyi ne işe yarar ozon tabakası? Dünyanın tek enerji kaynağı olan Güneş bizi ve dünyamızı hem ısıtır hem de ışıtır, yani hem sobamız hem de lambamızdır. Şunca milyar senedir durmadan bu görevini yapmaktadır. Pekiyi Güneşten gelen ışınların yüzde otuz üçünün zararlı olduğunu biliyor muydunuz? Her an yüzde altmış yedi kadar iyilik ve güzellik adına dünyaya elini uzatan Güneş, yüzde otuz üç kadar da huysuzluğu vardır. Ama ikisi de hiç kavga etmeden milyarlarca senedir dostluklarını devam ettiriyorlar. Güneşten böyle bir şey beklemiyorduk diyebilirsiniz. Ama dünya böyle düşünmüyor. Güneşlik halidir, olabilir. Güneş şaşar, hiçbir güneş hatasız olmaz diyerek güneşle en ufak bir sorun yaşamıyor. Yüzde otuz üç oranındaki ışınlar, ultraviyole veya mor ötesi dediğimiz radyasyonlardır. Öyle ki, dünyaya ulaşırsa bu ışınlar, ne bitki ne hayvan ne de insan kalır yeryüzünde. Kısacası darbe ağır bir darbedir güneşten dünyaya. Peki Dünya Gezegeni, en güvendiği arkadaşından aldığı bu darbelere ne diyor ve nasıl bir yol izliyor? Dünyanın yaptığı tek bir şey var: OZON tabakasını devreye sokmak. Ne yapıyor ozon tabakası? Ozon tabakası bir kalkan gibi ışınların karşısına geçer ve faydalı olan yüzde altmış yedilik kısma, buyurun içeri girebilirsiniz diyerek onlar nezaketle içeri alır, yüzde otuz üç oranındaki zararlı ışınlara ise, kusura bakmayın sizi içeri alamayız, geri çevirmek zorundayım deyip onlara da nezaketle kapıyı kapatır. Zararlı ışınlar ize uzay boşluğuna dağılır kaybolurlar. Yani dünya güneş ile kavga etmiyor. Ne biçim güneşsin, durmadan bana zarar vermeye çalışıyorsun, yeter artık, sabır ve tahammülüm kalmadı, senden ayrılıyorum, mahkemeye gidiyorum, bu çileye şunca milyar senedir katlandım, canıma tak etti demiyor. Zira biliyor ki, ayrılması durumunda durum daha kötü olacaktır. Hayatı bitecektir. Korumakla yükümlü olduğu bütün bitkiler, hayvanlar ve insanlar ölecektir. Kısacası biz güneşle tepişirsek, altımızdaki yavrularımız olan canlılar ezilecektir deyip sorunu en makul bir şekilde, yani güneşle bir çatışmaya girmeden çözmeye çalışıyor dünyamız. Dünyamız sorunları böyle çözerken, dünya üzerinde yaşayan biz akıllı varlıklar nasıl çözüyoruz acaba? Eşimizden, dostlarımızdan gelen birkaç zarar yüzünden hemen dostluğu bitirmeye mi çalışıyoruz. Hemen muhataba saldırıp, “Yahu sen biçim adamsın, senden böyle bir şey beklemiyordum, hayal kırıklığına uğrattın beni. Kusura bakmayın seninle yolumuza devam edemeyiz, bu iş burada biter” mi diyoruz. Etrafınızda fazla dostunuz, candan arkadaşınız yoksa boşanmayı tek yol olarak düşünüyorsanız, dünyayı örnek almanızı öneririm. İyi de hocam ama dayanamıyorum. Her gün her gün kolay mı bu laflara tahammül etmek. Enerjim kalmadı. Bıçak gibi saplanıyor yüreğime diyorsanız, ozon tabakanız ya çok incelmiş veya delinmiş durumdadır. Evet dünyanın etrafındaki ozon tabakası çok incelirse veya delinizse, dünyanın da yapacağız bir şey olmayacak, artık dayanamıyorum diyecek ve dünyanın sonu gelecektir. Ozon tabakasız hayat olmaz. Bizim de ozon tabakamız delinmişse, aile hayatı sağlıklı gitmez, bir noktadan sonra biter. Peki ozon tabakamız nasıl delindi? Efendim, dünyanın etrafındaki ozon tabakası durmadan incelmektedir. Bu incelme dışarıdan gelen saldırılar nedeni ile değil, içeriden giden saldırılar sonunu olmaktadır. Kullandığımız zararlı kimyasallar ozon tabakasına çok zarar vermektedir. Bizim de ozon tabakamız, yani tahammül gücümüz, sabrımız, direncimiz aile içinden gelen baskılar sonucu, çocukluğumuzdan itibaren incelmeye başlar. Çocukluğunda sık sık şiddete maruz kalmışsanız, durmadan aşağılanmışsanız, hakarete üstüne hakaret yemiş, kıyaslanmış ve itilmişseniz, sizin ozon tabakanız direncini kaybetmiş demektir. Bir yaşındaki bebeğe iyilik niyet ile erken büyüsün adam olsun diye durmadan kavurma yedirirseniz, mide ve sindirim sistemi iflas eder. Bu çocuk büyüdüğünde, artık her şey ona dokunur. Zira mide delindi tıpkı atmosfer tabası gibi. Küçüklüğünden itibaren sabrı delinen, tahammül gücü incelmiş olan çocuklar da ileride annelik babalık ve eşlik görevinin altında ezilip kalıyorlar. Eşininiz her şeyden alınıyor diye siz de üstün üstüne giderseniz, daha da delinir ozon tabakası ve bir aşamadan sonra ise delirir. Delirmiş bir insandan ise doğru davranışlar beklenmez. Ya mahkemeye, ya hastahaneye veya mezaristana doğru yol alır. Zira direksiyon hakimiyeti kaybolmuştur artık muhatabınızın. Yapılması gereken şey, sevgi ve şefkat ile sahip çıkmak, iltifat ve ilgi ile yeniden ozon tabakasını onarmaktır. Bu kişi kadın ise, ozon tabakası onarılmadan annelik yapamaz. Bir elinde terlik, diğer elinde cimdik ile çocukların canına okur. Zira ne çocukların sesine ne de yaramazlıklarına (hareketlilik) tahammülü yoktur bu insanın… Onarın eşinizin ozon tabakasını ta ki annelik yapsın. Onarın ta ki, eşlik yapsın size. Evrenin yaratıcısı sistemi böyle kurmuş. Bize düşen kâinat kitabının mucizevi ayetlerini doğru okumak ve hayatımıza tatbik etmektir. Dünya üzerinde yaşarken dünyaya tabi olalım. Zira Dünyaya yol gösteren, rota çizen evrenin hâkimi olan Allah’tır. Tabi ol, huzurla dol. Zira onun hazinesi bol.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak