Ara

Şeytânın Düşmanları

Kalemdar Kıymetli kardeşlerim! Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri, âyet-i celîle-i cemîlesinde şeytânın düşmanlığını şöyle ifâde buyuruyor: “İblis, ‘Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki ben de onları (insanları) saptırmak için Senin doğru yolunun üstünde tuzak kuracağım. Sonra elbette onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve Sen onların çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın!’ dedi.” (A’râf: 7/16-17) Ve yine Fâtır sûresinde şöyle denildi: “Çünkü şeytan sizin amansız bir düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın.” (Fâtır: 35/6) *** Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretleri (k.s.), Vehb bin Münebbih’ten naklen Tenbîhu’l-Gâfilîn kitâbında şöyle anlatıyor: Şeytan (aleyhi’l-la’ne) bir gün Hz. Muhammed Mustafâ Efendimiz (s.a.v.)’in huzûruna geldi. Peygamberimiz (s.a.v.): -          Sen şeytan mısın? buyurdu. -          Evet şeytanım, beni Allah gönderdi. Sorularına cevap vereceğim. -          O zaman söyle, ümmetim içinde düşmanların kimlerdir? Şeytan şöyle sıralamaya başladı: Birincisi: Sensin Yâ Muhammed (s.a.v.)! Eğer Hz. Peygamber(a.s.) olmasaydı, âlemlere rahmet olarak gelmeseydi, şeytan insanları yoldan çıkaracaktı. Allâh’ın kulları cehenneme gideceklerdi. Efendimiz (s.a.v.)’in teşrifiyle bütün dünyâ rahmete kavuştu. İşte bu yüzden şeytânın en büyük düşmanı Habîbullâh (s.a.v.)’tır. İkincisi: Adâletli hükümdarlar, idâreciler. Cumhurreisinden âile reisine kadar herkes. Bu zümreye mensub kimseler adâletli olurlarsa, şeytânın düşmanı olmaktadırlar. Aksi takdirde zâlim olurlar; namazlarını kılmazlar, oruçlarını tutmazlarsa şeytanla arkadaş olurlar. Âile reisleri çocukları arasında farklı muamele yaparlarsa, işte onlar da şeytânın dostu olurlar. Lâkin adâletli hareket ettiler mi şeytânın düşmanıdırlar. Adâlet çok mühim kardeşlerim. Cumâ hutbelerinin sonunda okunan âyet-i celîlede Rabbimiz buyuruyor: “Muhakkak ki Allah adâleti, iyiliği, akrabâya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenâlığı ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl: 16/90) Üçüncüsü: Tevâzû sâhibi zenginler. Hem çok parası var hem de mütevâzı. Bu zümreyi şeytan sevmez. Meyveli ağacın dalları yerde olur. Varlık arttıkça kibrin artıyor mu, adam değilsin. Şeytânın sevmediği ama Peygamberimiz (s.a.v.)’in sevdiği adamlardan olalım. –İnşâallâh- Dördüncüsü: Allah’tan korkan, ilmiyle âmil âlimler. Fakat Peygamberimiz (s.a.v.) onları seviyor. “Âlimler vâris-i enbiyâdır.” buyuruyor. Beşincisi: Doğru sözlü tüccarlar. -devam edecek-

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak