Sözlükte “sevmek, muhabbet etmek” anlamındaki “vüdd” kökü, katıksız ve mutlak sevgi anlamına gelir. Vüdd kökünden türemiş, (vâdd ismi fâilinin mübalağalı hâli olan) mübalağa bildiren bir sıfat olan “Vedûd”, “çok seven, çok sevilen” demektir. Esmâ-i Hüsnâ’dan biri olarak “sâlih kullarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilen” anlamına gelir.
Mümin kullarını çok seven, güzel amelleri sebebiyle onlardan razı olan, onlara ihsanda bulunan ve onları öven anlamında kullanılır.
Râgıb el-İsfahânî, “vüdd” ile “temennî” arasında anlam ilişkisi bulunduğunu belirtir. Çünkü her sevilen şeyin gerçekleşmesi istendiği gibi, her temenni edilen şey de sevilir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Vedûd ismi, Esmâ-i Hüsnâ’dan olan Rahîm ve Gafûr isimleriyle birlikte iki âyette geçmektedir (Hûd,90; el-Burûc 14):
وَاسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِؕ اِنَّ رَبّٖي رَحٖيمٌ وَدُودٌ
“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Muhakkak ki Rabbimin merhameti ve sevgisi boldur.” (Hûd,90)
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ
“Çok bağışlayan, sevgisi geniş, Arş’ın sahibi, şanı yüce ve dilediğini yapan yalnız O’dur.” (Burûc,14)
Ayrıca “vüdd” kavramı, fiilî sıfatların kuruluşunda Allah’a nispet edilmektedir. Bu âyetlerin birinde, Cenâb-ı Hakk’ın iman edip sâlih amel işleyenler için gönüllerde sevgi yaratacağı ifade edilmektedir:
اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُدًّا
“İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince; Rahmân, onlar için (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem,96)
Râgıb el-İsfahânî’nin belirttiği gibi bu âyet, “Sen yeryüzündeki her şeyi versen yine de müminlerin gönüllerini birleştiremezsin; fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırmıştır.” meâlindeki âyetin (el-Enfâl, 63) tefsiri mahiyetindedir.
Peygamberimiz (sav)’in teheccüd namazında okuduğu uzun duaların birinde şu niyaz yer almaktadır:
“Allah’ım! Sen Rahîmsin, Vedûd’sün, dilediğini yapansın.” (Tirmizî, Daʿavât, 30)
Kur’ân’da geçen bir diğer ayette ise şöyle buyrulur:
“Muhâcirlerin ve Ensâr’ın ilkleri ile onlara güzelce uyanlardan Allah razı olmuştur; onlar da O’ndan razıdırlar. Onlara, sonsuza dek hep içinde kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük bahtiyarlık işte budur.” (Tevbe,100)
Mâtürîdî, Vedûd ismini “her şey ve her iyilik O’ndan geldiği için sevilmeye lâyık olan, kendisine tevessül edip yaklaşanı seven” şeklinde yorumlamıştır.
Gazzâlî ise Vedûd’e; “bütün yaratıklar için iyiliği seven, onlara iyilik yapan ve gerçekleştirdikleri iyilikleri öven” anlamını vermiştir. Ayrıca Vedûd ile Rahîm arasında muhteva yakınlığı bulunduğunu belirtmiştir. Kulun Allah’ı sevmesini ise şu sözlerle açıklamıştır:
“Kendisi için arzu ettiği her şeyi Allah’ın diğer yaratıkları için de istemesi, hatta onları kendisine tercih etmesi.”
Bu sevginin doruk noktası, öfke, kin gibi duyguların sevgiyi engellememesidir. Nitekim Hz. Peygamber, Uhud Savaşı’nda dişi kırıldığı ve yüzü kan içinde kaldığı hâlde müşriklere beddua etmemiş; Allah’tan onlara doğru yolu göstermesini dilemiştir.
Yine Gazzâlî, Vedûd isminin de Rahmân, Rahîm ve Raûf gibi Allah’ın irade sıfatı çerçevesine girdiğini ifade etmiştir.
Vedûd isminden kulun nasibi, Allah’ın sonsuz rahmet ve sevgisini örnek alarak O’nu ve kullarını sevmektir. Vedûd; başta Raûf (merhamet eden, acıyan), Rahmân ve Rahîm olmak üzere birçok ilâhî isimle anlam yakınlığı içindedir.
Bir hadis-i kudsîde şöyle buyrulur:
“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeye muhabbet ettim ve mahlûkâtı yarattım.”
Bu söz, “Muhabbet bu kâinatın bir sebeb-i vücûdudur.” anlamına gelen hakikate işaret eder. Yani Cenâb-ı Hak, isimlerinin tecelli etmesini murat etmiş ve bu âlemi yaratmıştır.
Muhyiddin İbn Arabî Hazretleri, “Rahmetim gazabımı geçti.” hadis-i kudsîsini şöyle tefsir etmiştir:
“Allah dileseydi bütün isimlerini tecellisiz bırakırdı. Zâtı, bütün bu tecellilerden ganîdir; yani O’nun mukaddes Zâtı, hiçbir ismin tecellisine muhtaç değildir. Ama o isimler tecelli etmek ve eserlerini göstermek isterler. İşte Cenâb-ı Hak, esmâ-i hüsnâsına rahmetle nazar etmiş, onları tecellisiz bırakmamak için bu âlemi yaratmıştır.”
Haziran 2025, sayfa no: 20-21
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak