Ara

“SELÂM SOSYALLEŞMENİN İLK ADIMIDIR”

“SELÂM SOSYALLEŞMENİN İLK ADIMIDIR”
Prof. Dr. Ali Coşkun, 1964’te Yozgat/Boğazlıyan’da doğdu. 1982’de Yozgat İmam-Hatip Lisesi’ni, 1986’da Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. 1990’da Erciyes Üniversitesi’nde yüksek lisans, 1996’da Marmara Üniversitesi’nde doktora öğrenimini tamamladı. 2000’de Yrd. Doç., 2006’da Doçent, 2012’de de Profesör oldu. Hâlen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Ali Coşkun ile selâmın dînî, bireysel ve toplumsal boyutunu birlikte değerlendiren bir söyleşi gerçekleştirdik. Röportaj: Hasan Hafif ‘Selâm, Müslümanın kültürel kodlarından biri’ diyorsunuz. Âyet ve Hadîslerde pek çok kere işâret edilen selâm alış-verişinin dînî yönden bireysel ve toplumsal boyutunu açıklar mısınız? Evet, Kur’ân-ı Kerîm’de selâmlaşmayla ilgili emirler, tavsiyeler bulunmaktadır. Allâhü Teâlâ bir âyet-i kerîme’de “Size selâm verildiği zaman ona daha güzel bir selâmla karşılık veriniz.” diye Müslümanları uyarmaktadır. Ayrıca yeni bir eve girdiğiniz zaman, “ilk defa girdiğiniz bir eve oraya selâm vererek ve kapısından giriniz” diye de başka bir âyet-i kerîme’de emir verilmektedir. Peygamber Efendimiz (sav) de Müslümanın başka bir Müslüman üzerindeki haklarından birinin verilen selâma karşılık vermek veyâhud da Müslüman kardeşine selâm vermek olduğunu söylüyor. Başka vazîfelerini saymaya gerek yok, işte cenazesini kaldırmaya yardım etmek, hapşırdığı zaman “yerhamukellah” demek gibi beş tâne hak sayılıyor Hadîs-i Şerif’te. Bunlardan bir tânesinin de Müslümanın Müslümana selâm vermesi olduğunu anlıyoruz. Dînimizin âdâb-ı muaşeret kurallarından, kültürel kodlarından bir tânesi bu. Gerçekten de İslâm toplumlarında kültürün en önemli kodlarından bir tânesi iki insanın, iki Müslümanın karşılaşınca birbirleriyle selâm alış-verişinde bulunmalarıdır. Bu hem medenîleşmenin göstergesidir, hem insanlığın bir göstergesidir, hem de Müslümanlığın bir şiârıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de, “İslâm’ın şiârını yüceltenden daha takvâlı kimse var mıdır?” diye buyrulurken selâm mâdem İslâm’ın bir şiârıdır, bunu yüceltmek de çok önemli bir İslâmî görev olsa gerektir. Bunun için de bir Müslümanın bu İslâmî şiârı yaşatması, gündelik hayâtında uygulaması, Müslümanlık görevi olarak kabûl etmesi gerekir. Bireysel ve toplumsal açıdan örnek bir İslâm toplumunda insanlar birbirlerine esenlik, barış, huzur, güven ve kurtuluş temennîsinde bulunurlar, felah temennîsinde bulunurlar, hayır ve iyilik temennîsinde bulunurlar. Aslında selâm kelimesi bu kelimelerin hepsini içeren bir kelimedir; hayır, iyilik, güzellik, esenlik, kurtuluş, selâmet, sıhhat, âfiyet, bunların hepsini selâm kelimesi kendi etimolojisinde, sözcük mânâsı içerisinde barındırmaktadır. Bundan daha derli, toplayıcı bir kavram İslâmî literatürde yoktur desek yeridir. OTOBÜSTE SELÂM VERİLMEZ Mİ? Günlük hayâtımızda otobüse binerken değil ama minibüse binerken selâm veren onlarca insan görüyoruz. Yolda, sokakta, vâsıtada selâm vermenin, almanın önemini anlatır mısınız? Aslında Müslümanın, karşılaştığı her Müslümana selâm vermesi İslâmî vazîfesidir. Tabii otobüsler kitlesel ulaşım araçlarıdır, orada kitle söz konusudur, kimse kimseyi tanımaz. Ama otobüse binen kimsenin, “Benden sana zarar gelmez, ben iyi bir yolcu olacağım” anlamında bir mesaj vermek üzere selâm vermesi güzel olur. Niçin otobüste selâm verilmiyor da minibüste veriliyor? Minibüste insanların sayısı az, birbirlerini daha çok tanıyorlar, zararlı veyâhud da iyi insanlar daha açık seçik ortaya çıkabiliyor. Onun için kişi minibüse binerken selâm veriyor ama otobüse binince sanki kalabalıkta kimse kimseyi tanımıyormuş gibi muamele yaparak orada selâm vermiyor. Bu doğru bir davranış değil, Müslümanın yeni karşılaştığı her insana nerede olursa olsun selâm vermesi gerekir. Tabii dînimize göre selâm verilmemesi gereken durumlar ve insanlar vardır. Uyuyan kimseye, namaz kılan kimseye, Kur’ân okuyan kimseye, câmide ibâdet eden kimseye selâm verilmez. Dolayısıyla otobüs, minibüs, taksi ayrımı yapmaksızın karşılaştığımız her insana selâm vererek “Ben seni bir kardeş olarak biliyorum, benden sana zarar gelmez, işin rast gelsin, esenlikler diliyorum, barış diliyorum, selâmet, sıhhat, afiyet diliyorum” diye ona güzel temennîlerde bulunmak insanî görevdir. APARTMANDA DA SELÂM VERİNİZ Bugün özellikle büyükşehirlerde insanlar birbirini aynı apartmanda bile tanımadığı için özellikle selâm vermede büyük endişeler yaşayabiliyor. İnsanların birbirini tanımaması selâm vermesine bir engel midir? Kesinlikle engel değildir. Biz sosyolojide sosyal grup, yığın, kitle ve kategori kavramlarını açıklarken şehir sâkinlerini yığın olarak tanımlarız. Yığın derken birarada yaşayan fakat aralarında iletişim ve etkileşim bulunmayan, ortak hedefleri bulunmayan insanları kastederiz. Buna da apartman sâkinlerini örnek veririz. Aslında bu iyi bir örnek değildir, doğru bir örnek değildir. Ama apartmanlar gittikçe buna doğru yöneliyor, yığın olmaya doğru yöneliyorlar. Yığını bir İslâmî cemaat haâine, İslâmî bir komşu hâline getirmenin yolu selâmdan geçer. Yâni minibüsteki insana benden sana zarar gelmez diye selâm verirken aynı apartmanı 24 saat paylaştığın insana selâm vermezsen o insana güvenebilir misin? Güvenemezsin. O açıdan selâm vermekte apartman sâkinlerinin bence birbirlerine öncelik vermesi ve bu konuda bir gelenek oluşturmaları, selâmı yaymaları çok önemlidir. Peygamberimiz (sav); “Aranızda selâmı yayınız.” buyurmaktadır. Dolayısıyla apartman sâkinleri birbirlerini görmesi gereken insanlardır. 24 saat aynı mekânları paylaşan, çoluğunu çocuğunu, hanımını birbirine emânet eden insanlardır. Bu insanlar karşılıklı olarak hayır, esenlik temennî etmezlerse bir güven ortamı oluşabilir mi? Oluşamaz. Her ne kadar anonimleşse, apartman hayâtı anonim bir hayat olsa da, böyle kimsenin kimseyi tanımak istemediği, tanımadığı bir hayat olsa da en azından selâm vererek bu ilişkileri belirli bir seviyede tutmakta büyük fayda var. Bu aynı zamanda İslâmiyet’in istediği komşuluk haklarından bir haktır. Komşu komşuya selâm vermelidir komşuluk ilişkilerinin gelişmesi açısından. Selâm vermemek, selâm almamak bir kırgınlık ve küslük işâreti. Selâmın kırgınlıkları, küslükleri bitiren, insanları barıştıran yönü hakkında neler söylersiniz? Peygamber Efendimiz (sav) “Selâmı ilk defa veren kişi sevâbı kazanır.” buyurmaktadır. Yine “Bir Müslümanın üç günden fazla başka bir Müslümanla küs durması câiz değildir.” diye bir hadîs-i şerif bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) küs olan insanlardan hangisi ilk önce selâm verirse, hem küslüğü bitirme hem de selâmı önce verme sevâbına öbüründen daha çok lâyık olacağını, sevâbı onun elde edeceğini belirtmektedir. Küs olan insanlar birbirlerine selâm vermezler ama en azından devâm eden kalp kırgınlığı, acı kırgınlıklar, büyük kırgınlıkları bir kenara bırakmak adına selâm vermek veya aralarda büyük kırgınlıklar, büyük acılar yoksa bir an önce selâm vererek bu kırgınlıklara son vermek de dînimizin önemli bir emridir. Küskünlüğü sürdürmenin yasak olduğunu da bilmemiz gerekiyor, üç günden fazla bir Müslümanın bir Müslümana küs durması helâl değildir. Dolayısıyla bu küslüğü de en erken bitiren kazanır, selâm vermekle bu işi başlatan iki sevâbı birden kazanır; bir küslüğü bitirme sevâbına bir de selâm verme, selâmda öncelik hakkına sâhip olma sevâbına lâyık olmuş olur. Batı’da selâmlaşma konusunda nasıl bir çizgi var? Hristiyan toplumlar, Yahudi toplumlar, Budist toplumlar, Müslüman toplumlar ayrımı yapmak lâzım. Bence her din selâmlaşma konusunda birtakım kurallara uymaktadır. Dînimizde bunu Peygamber Efendimiz (sav) “Esselâmü aleyküm”, “Allâh’ın selâmı üzerine olsun” şeklinde belirlemiştir. Batı’da insanlar aslında ayrılırken bir temennîde bulunurlar: “good by”, bunun anlamı “Allâh’a emânet ol, Allah senin yanında olsun” demek. Müslümanlıkta hem ilk karşılaştığımızda hem de ayrılırken selâm vermek İslâmî âdabdandır. Onun içerisinde “Allâh’a emânet ol” dileği de vardır. Dünyânın bir kısmı Batı medeniyetinin istilâsına henüz uğramamış, bir kısmı büyük bir istilâ, kültür istilâsı altında. O açıdan diyorsunuz ki, Batı’da selâmlaşma tarzları farklı; haklısınız bu konuda. “İyi günler, iyi geceler, iyi sabahlar” gibi içerisinde “iyi” geçen, güzel geçen “iyi seyahatler, güzel seyahatler, güzel günler, iyi günler” gibi temennîlerde bulunuyorlar. Bu da Doğu toplumlarına, bu arada İslâm toplumlarına da hızla yayılmaktadır. Yeni yetişen nesiller selâmı tanımadan Batılı tarzda birbirleriyle iletişimde bulunmaktadırlar. Bence bu doğru değildir, İslâmî âdâbı yaygınlaştırmak lâzım; selâmın belirli bir ağırlığı vardır, belli bir sıcaklığı vardır. “İyi günler, hayırlı günler, iyi geceler”; selâm kelimesi bunların hepsini içermektedir. O açıdan batı kültürünün istilâsına karşı yerli, dînî kültürümüzün kodunu yaşatmakta ve yeni yetişen nesillere aktarmakta büyük faydalar vardır. Bugün özellikle gençler arasında yaygın olan ve bir çeşit selâmlaşma yerine geçen ifâdeler ne derece selâm olur? “Naber, nasılsın, nasıl gidiyor” gibi tâbirler yerine selâm bir kere Müslüman’ın Müslüman’a kuşku duymasını, güvensizlik duymasını ortadan kaldıran sihirli bir kelime. Yâni “naber, nasılsın” kelimeleri yerine selâm kelimesini kullandığınız zaman bütün kapıları açıyor, kesinlikle karşı tarafa güven vermiş oluyorsunuz. Zâten mü’min kelimesi bir Allâh’a inanan kimse demektir, bir de karşıdaki insana güven veren kimse demektir. Mü’min kelimesi bir îman kökünden gelir, bir de emniyet kökünden gelir. Dolayısıyla îmân eden kişi Allâh’a inanmak sûretiyle “benden büyük günah çıkmaz, yamukluklar yapılmaz, bana güvenebilirsin, ben güvenilir bir insanım, elimden ve dilimden sana zarar gelmez, şimdi konuşmaya başlayabiliriz” gibi bir mesaj vermektedir. Dolayısıyla toplumda selâmın yaygınlaştırıldığı yerlerde huzur, âhenk, güven ortamı daha fazla sağlanmakta; selâmın yaygın olmadığı yerlerde insanlar birbirlerine kuşkuyla bakmaktadırlar. “Acaba bu kimse benim hakkımda bir hâinlik mi düşünüyor, acaba bir kötülük mü yapacak, acaba bir kazık mı atacak bana” gibi birtakım kuşkular doğuyor, bu gibi düşüncelere kapılıyor insan. Ama selâm veren kişi karşıdaki insana güven veren kişidir. O açıdan selâm veren toplumlar huzurlu, âhenkli ve iletişimi sağlıklı toplumlardır. Selâm vermeyen toplumlar ise iletişimleri bozuk olan toplumlardır. Bugün soysal hayat, sosyalleşme gibi kavramlar öne çıkarılıyor. Selâm vermeyen, veremeyen birinin sosyalleşmesi mümkün müdür? Selâm, sosyalleşmenin neresindedir? Gerçekten gerek sosyolojide gerek din sosyolojisinde biz talebelerimize sosyalleşme konusunu anlatırız; sosyalleşme bir insanın toplumla uyumluluğu/âhenkliliği, toplumun bir bireyi hâline gelmesi, toplumla kaynaşan bir birey hâline gelmesi sürecidir. Zâten insan kelimesi mânâsı itibâriyle bir unutmak bir de ünsiyet kurmak, ülfet kurmak anlamlarına geliyor. İnsanoğlu diğer hayvanlardan farklı olarak hemcinsleriyle ünsiyet kuran, ülfet kuran bir varlıktır. Peygamber Efendimiz (sav) “Ülfet ve ünsiyet kuramayan Müslümanda hayır yoktur.” buyurmuştur. Selâm; ülfet ve ünsiyet kurmanın ve bu vâsıtayla sosyalleşmenin, toplumun uyumlu bir bireyi hâline gelmenin önemli bir basamağını, ilk adımını oluşturan bir başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Gerçekten içine kapanık bir insan selâm vermez, toplumdan kaçan bir insan selâm vermez; insanla iletişim kuracak insanlar söze başlarken selâm verir dolayısıyla “Ben iletişim kuracağım, benim şu ihtiyâcım var.” diye toplumla uyumlu hâle gelirler. Sosyalleşmede, sosyalleşmenin ilk adımını selâmlaşma oluşturur desek abartmış sayılmayız. Onun için sosyalleşme sürecinde selâmın son derece hayâtî, kilit bir rolü vardır. Selâm vermeyen, selâm almayan insan sosyal bir insan değildir, sosyalleşecek bir insan değildir. O açıdan eğer toplumla kaynaşık, girişken, sevecen; ülfet, muhabbet ve ünsiyet içerisinde bir ilişki kuracak isek bunun yolu selâmdan geçer. Böyle bir ilişkiye niyetimiz yoksa biz kimseye yüzümüzü bile dönüp bakmayız. Dolayısıyla Müslümanın sosyalleşirken Müslümana gülümsemesi, selâm vermesi aynı zamanda sosyalleşmede çok önemli bir basamağı oluşturmaktadır.   Prof. Dr. Ali Coşkun (Mart 2016)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak