Ara

Şefkat ve Vefânın İki Güzel Örneği: İslâm'da Baba-Oğul Diyaloğu

Şefkat ve Vefânın İki Güzel Örneği:  İslâm'da Baba-Oğul Diyaloğu
  İslâm dîni getirmiş olduğu ilkeler ve koymuş olduğu hükümlerle Müslümanın hayâtını nasıl düzenlemesi ve diğer insanlarla ilişkilerinde tavrının ne yönde olması gerektiğini açıklamıştır. Toplumsal bir varlık olması hasebiyle insanın ilişki ve iletişimde bulunduğu kişilerin başında babası ve annesi veya diğer bir bakış açısıyla oğlu ve kızı gelmektedir. Toplumun en küçük yapıtaşı olan âilenin temelinin sağlam olması için âile içindeki bireylerin birbirleriyle olan ilişki ve diyaloglarının üst düzeyde olması elbette önem arz etmektedir. Bu bakımdan âileden topluma yayılacak olan iletişimin netîcesinin olumlu olması için bireylerin hâl ve hareketlerinde, söz ve davranışlarında uyum içerisinde olması ve İslâm’ın öngördüğü çizginin dışına çıkmaması gerektiğini ifâde edebiliriz. Kur’ân-ı Kerîm’de anne/baba ile oğlun/kızın birbirlerine karşı takınması gereken tavır husûsunda birçok örnek bulunmaktadır. Bu örneklerde dikkat çeken husus taraflar arasında geçen konuşmalardaki üslûbun ne kadar ince ve yumuşak olduğudur. İlgili âyetler incelendiğinde karşılıklı diyaloglara yansıyan bu yumuşak üslûbun kaynağının taraflardaki şefkat ve vefâ duyguları olduğu görülecektir. Bu şefkat ve vefâ duygularıyla mündemiç olmuş şahsiyetlerin ise ancak İslâm’ın boyasıyla boyanmış ve Yüce Allâh’ın (cc) emir ve yasakları doğrultusunda hayâtına yön veren kişiler olduğu aşikârdır. Bu bağlamda şefkat ve vefâ duygularının İslâm’daki baba-oğul ilişkisinde en önde gelen hasletlerden olduğunu da söyleyebiliriz. En güzel örneklerini insanların yol göstericileri olan peygamberlerde gördüğümüz bu ulvî hasletler, evlâdını sâlihler arasında görmek isteyen/babasının duâsını almak isteyen her Müslümanın örnek alması gereken ahlâkî niteliklerdir. Konuyu örneklendirdiğimizde Hz. İbrâhîm (as) ile oğlu Hz. İsmâîl (as) arasında geçen diyalog, şefkatli bir baba ile vefâlı bir evlâdın en güzel timsallerindendir. Bir oğlu olduğu takdirde onu Allâh’a (cc) kurban edeceğini adayan Hz. İbrâhîm’in, oğlu İsmâîl (as) yanında yürüyebilecek bir yaşa ulaşınca ‘Oğulcuğum! Rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Bir düşün, ne dersin’ sorusuna oğlu İsmâîl (as) ‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun’ şeklinde cevap vermiştir.1 Burada evlâdını kurban edecek bir babanın yüreğindeki şefkatin ‘oğulcuğum’ hitâbıyla ortaya çıktığı görülmektedir. Buna mukâbil canından olma pahasına, babasına olan vefâsını gösteren İsmâîl (as) sarsılmaz bir itâat ve saygı örneği sergilemiştir. Görüldüğü gibi, örnek bir baba-oğul diyaloğunda netîcenin boyutları ne olursa olsun karşılıklı saygı ve yumuşak bir üsluptan asla tâviz verilmemektedir. Hz. İbrâhîm örneğine devâm edecek olursak onun babası Azer’e olan tutumu da dikkatleri çekmektedir. Babasına yaptığı İslâm tebliği esnâsında her cümlesine ‘babacığım’ diyerek başlaması,2 babası müşrik dahi olsa ona olan saygı ve hürmetinden vazgeçmemesi her hâl ve şartta babalara yumuşak davranılması gerektiğinin anlaşılması noktasında önemlidir. Hz. İbrâhîm’in kavminin eziyetlerine hattâ babasının kendisini taşlama tehdîdine karşı bile bu nâzik ve naif tavrını devâm ettirmesi âile efrâdına yapılacak İslâmî tebliğin yöntemi bağlamında da bizlere yön vermektedir. Bir evlat olarak Hz. İbrâhîm (as) Kur’ân-ı Kerîm’de Hz Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz gibi örnek alınması ve yoluna tâbi olunması gereken bir şahsiyet olarak sunulmaktadır; ‘Sonra sana hanîf olan İbrâhîm’in dînine tâbi olmanı vahyettik.’3İbrâhîm’de ve onunla berâber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır…’4 Kendi tebliğ ettiği dîni kabul etmeye yanaşmayan evlâdını son bir hamleyle de olsa kurtarma çabasında olan Hz. Nuh’un (as) oğluna olan hitâbı da baba şefkatinin ne denli büyük bir duygu olduğunu göstermektedir; ‘Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle berâber bin, kâfirlerle berâber olma! diye seslendi.’5 Bu hitap yüreğinde evlat sevgisi ve Allah korkusu had safhaya ulaşmış bir peygamberin boğulmakta olan oğluna son seslenişidir. Ya’kûb’un (as) oğlu Yûsuf’a (as) olan konuşmasında da lokomotif olan kelimenin ‘oğulcuğum’6 olduğu ve Hz. Yûsuf’un da sözlerine Hz. İbrâhîm gibi ‘babacığım’ diyerek başladığı görülmektedir. Ayrıca Ya’kûb’un (as) oğlunun anlattığı rüyâsına kayıtsız kalmadığı ve ona verdiği değeri açıkça gösterdiği de görülmektedir; ‘(Babası) ‘Yavrucuğum!’ dedi, ‘rüyânı kardeşlerine anlatma. Sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın açıkça düşmanıdır.’7 Bununla birlikte babasıyla karşılaşana dek başından onlarca sıkıntı geçen Yûsuf’un (as) ana-babasını ve kardeşlerini bulduğunda: ‘(Hep berâber Mısır'a gidip) Yûsuf'un yanına girdikleri zaman, ana babasını kucakladı, ‘Güven içinde Allâh’ın irâdesiyle Mısır'a girin!’ dedi.’8 şeklinde sergilediği tavır, ana-babasını yıllarca görmeyen ve onların özlemini çeken bir evlattan sâdır olan müthiş bir vefâ gösterisi olarak ibret sahnesindeki yerini almıştır. Lokmân’ın (as) oğluna verdiği nasihatler de bir babanın oğluna neleri tembih etmesi gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır: ‘Lokmân, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allâh’a ortak koşma! Doğrusu şirk büyük bir zulümdür, demişti. (Lokmân, öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve herşeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.9 Örnek bir baba oğul ilişkisinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, sorunun ve netîcenin ne olduğuna bakılmaksızın karşılıklı sevgi ve saygıyı elden bırakmamaktır. Babaların âile efrâdının geçimini temin etmek/nafakalarını sağlamak için çalışmak gibi sorumluluklarının yanında çocuğunun iyi bir ahlâk ve terbiyeye sâhip olmasını sağlamak da görevleri arasında yer almaktadır. Bu konuda Peygamber Efendimiz’in (sav) ‘Hiçbir baba evlâdına güzel edepten daha üstün bir bağışta bulunamaz’10 hadîs-i şerîfi edepli bir çocuk yetiştirmek isteyen babaların kulaklarına küpe olacak tarzda bir uyarıdır. Bu bağışın en anlamlı şekli ise çocukta görmek istenen güzellikleri kendi bünyesinde barındırmak ve ona sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşmaktır. Çocukların fikir ve görüşlerine saygı duymak, onların anlattığı hususları bir yetişkinden duyuyormuşçasına ilgiyle dinlemek, âile ve toplum içerisinde söz sâhibi olmalarına fırsat vermek ve özgüvenlerini geliştirecek desteği onlardan esirgememek onlarla olan diyaloğumuzu olumlu yönde etkileyecek ve onların basîret ve ferâset sahibi olmalarına katkıda bulunacaktır. Hayırlı ve vefâlı bir evlattan beklenen ise en net ifâdesiyle ana-babasına karşı saygı ve hürmette en ufak bir kusur göstermemek, gönüllerini alıp onlara karşı dâimâ merhametli davranarak bağışlanmaları için Allâh’a (cc) duâ ve niyazda bulunmaktır. Bu husus aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan bir emirdir; ‘Rabbin, sâdece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘of!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!’ diyerek duâ et.’11 Burada ana-babaya ‘of’ bile denmemesi yâni herhangi bir saygısızlık ve bıkkınlık ifâdesi dahi gösterilmemesi gerektiği emredilmektedir. Başka bir âyette ise ‘of’ ifâdesi kâfir bir evlâdın ana-babasına söylediği kaba ve çirkin bir söz olarak takdîm edilmiştir.12 Dolayısıyla ana-babaya âsî olmak bir tarafa, onları üzecek/kalplerini kıracak her türlü söylem ve eylem kişinin Rızâ-i İlâhî’den uzaklaşmasına sebebiyet verecektir. Nitekim Efendimiz (sav) Allâh’ın (cc) rızâsının ana-babanın rızâsında, Allâh’ın (cc) gazabının da ana-babanın gazabında olduğunu söylemiştir.13 Kur’ân-ı Kerîm sağlıklı bir baba-oğul/evlat-ebeveyn ilişkisinde evlatların vazîfelerini ve takınmaları gereken tavrı şu şekilde açıklamıştır: Ana-babaya ihsanda bulunmak, onlara iyilik etmek,14 ana-babaya infakta bulunmak,15 onlara karşı iyi niyet beslemek,16 onlara kötü söz söylemekten sakınmak ve güzel söz söylemek,17 ana-babaya itâat (bir nevi onlara şükretmek/teşekkür etmek)18 ve hesap gününde anne ve babasının bağışlanması için duâ etmek.19 Görüldüğü gibi nesillerin Allâh’a (cc) bağlı ve itâatkâr olmaları için ana-babaya ve evlatlara önemli görevler düşmektedir. Bu görevlerin başında ebeveynlerin şefkat ve merhamet duygularıyla hareket etmeleri, evlatların ise ana-babalarına vefâ ve saygı ile davranmaları gelmektedir. İyi bir baba-oğul ilişkisi için sevgi ve ilgi, hoşgörü-tolerans, sabır, otorite ve inanç kavramlarının hayâta geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle çocukların şahsını ilgilendiren hususlarda onlarla istişâre etmek, onların fikirlerine değer vermek; onların kişiliklerinin oluşumu, dünyâya bakışları ve zihinlerinde oluşacak olan baba imajının mükemmel olması açısından çok derin izler bırakacaktır.20 Bir baba ve bir evlat olarak yapabileceğimiz en güzel duâlarla sözlerimizi tamamlamak istiyoruz. ‘Rabbim, bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin râzı olacağın sâlih amel işlememi bana ilhâm et. Neslimi de sâlih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslîm olanlardanım.’21 ‘Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve bütün mü’minleri bağışla.’22 Habib Öztürk / Aralık 2015 Dipnotlar: [1] Saffat 37/102. 2 Meryem 18/42-45. 3 Nahl 16/123. 4 Mümtehine 60/4. 5 Hud 11/42. 6 Yusuf 12/5. 7 Yusuf 12/5. 8 Yusuf 12/99. 9 Lokman 31/13-16-17. 10 Tirmizî, Birr 33. 11 İsra 12/23-24. 12 Ahkaf 46/17. 13 Tirmizî, Birr 3. 14 Bakara 2/83; Nisâ 4/36; Enam 6/151; İsra 17/23-24; Ankebut 29/8; Ahkaf 46/15. 15 Bakara 2/215. 16 İsra 17/25. 17 İsra 17/23. 18 Lokman 31/14. 19 İbrahim 14/41. 20 Eyüp Kirpitçi, Din Eğitimi Açısından Baba-Oğul İlişkisi, SÜİFD, 2011, Sayı: 30, s.229. 21 Ahkaf 46/15. 22 İbrahim 14/41.  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak