Ara

Sefer

Sefer

Ālem seferde. O’nu zikretmeyen hiç bir varlık yoksa, her şey hareket hâlindedir. Su akarak, rüzgâr eserek, güneş doğarak, toprak ürün vererek seferdedir.

Mahlûkātın hepsi, kendi dillerince ve husûsiyetleri mûcibince, zikir hâlindedir. Bitkiler tohumken neşv ü nemâ bulmasıyla, hayvanlar üreyip çoğalmasıyla, insanlar yüce kudretin tecellîsiyle seyr ü seferdedir. Kendine has bir oluşum içindedir.

Yılda mevsim, ayda hafta, haftada gün, günde saat, saatte dakika, dakikada sâniye, sâniyede “tarfe’t ül-ayn” göz açıp yumuncaya kadar bir an, “kün” ol emriyle sefer hâlindedir. Hepsinin vâsıtası ayrı, ama yolculuk Rabbi Zü’l-Celâl’edir. Her şey O’nun huzūrunda toplanacaktır.

Zikirle ibâdet hâlinde olan eşyâ, ibretle bakıldığı zaman kevnî âyetleri içine alan bir kitaptır. İnsana ders veren sessiz ama çok sesli bir hitaptır. Asıl ālemin misâli olması hasebiyle, Yaratanından haberdâr eden müthiş bir ibret manzūmesidir. Zāhirinde, bâtınını gizleyen esrarlı bir yolculuktur. Bitimi, bitmeyene sevkeden bir seferdir. Karışı zira, ziraı kulaç, yürüyüşü koşarak gelen bir rahmettir. Açınca kapıyı, seferi mi’racdır. Göz açıp yumuncaya kadar yapılan ibâdeti, ins ü cinne bedeldir. Ömür bileti bitmeden haydın sefere…

Minârede müezzin, mihrapta imam, minberde hatip, kürsüde vâiz hep dāvet ediyor. Arş-ı Hüdâ da salâ ile bakın ne diyor: “Allah, selâmet yurduna çağırıyor ve dilediğini de doğru yola hidâyet ediyor.” (Yûnus, 25.) “Ey îmân edenler! Hepiniz barış ve selâmete girin de şeytānın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin aranızı açan belli bir düşmandır.” (Bakara, 208.) Îman ve İslâm’a, dünyâ ve âhirette, barış ve selâmete, İslâm'ın kemâline dāvet olunuyor.

Seferi biraz daha derinleştirelim. Enfüs ve âfakta, içte ve dışta yapalım. Nefesi göbeğin altına alıp, nefessiz “Tevhîd” okuyalım. Îmânı taklidden tahkika geçirelim. Îmanda seyri tasdikle, ibâdeti ihlâsla, ahlâkı ahlâk-ı hamideyle, ayık olalım, ama aşkıyla kendimizden geçip Zât’ına erelim.

Bu gözlerin seyri, gönül gözüne dönerek Melekût, Ceberût ve Lâhût ālemini müşâhede edelim. Esmâda, sıfatlarında ve Zâtî sıfatlarında tamamlayalım seferi. Yolculuğun hayırlı ve bereketli olması, ganîmetle dönülmesi için “sefer der-vatan” beşerî sıfatlardan sıyrılıp ilâhî sıfatlarla muttasıf olmaya gayret edelim. Abdülhâliḳ-ı Gucdüvânî (ks)’nin Hızır (as)’dan öğrendiği on bir esastan biridir sefer der-vatan. Yorulmasın artık ayaklar, velâyet ölçüsü içinde burak gelsin, mi’rac kurulsun, önümüze refref serilsin. Bu ayda tezkiye ile nefis arınsın, tasfiye ile kalbler durulsun.

Mayıs 2022, sayfa no: 4-5

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak