Ara

Sâdât-ı Kiram (ks) Efendilerimizin Nasihatleri

Sâdât-ı Kiram (ks) Efendilerimizin Nasihatleri
  • İmâm-ı Rabbânî Ahmed Faruk Es-Serhendi (ks) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

Kalp temizliği, Kur’ân ve Sünnet’e uymak, bid’atlardan kaçmak ve nefsin kötü arzularından sakınmakla olur.”

“Peygamber Efendimiz’e (sav) tâbi olmak, bid’atlardan uzak durmak ve dinde ihlâslı ve samîmî olmak gerekir.”

Hak yoluna adım atanın ilk işi itikâdını düzeltmektir. Bu da ancak Ehl-i sünnet ve’l-cemâat âlimlerinin Kur’ân ve Sünnet ’ten elde ettikleri ilme göre olur.”

“Hakîkati şerîatın dışında arayan sûfî, hayâlin peşinde koşmaktadır.”

“Keşif ve ilham, din ilmine uyduğu zaman makbûldür, uymazsa ona itibâr edilmez. Bir ilmin ve içtihadın doğruluğu ilhamla değil, Kur’ân ve Sünnet’le ölçülür.”

“Tam bir ehliyete ve ilmî dirâyete sâhip olmadan, kendi başına Kur’ân ve Sünnet’ten hüküm çıkarmak ve onunla amel etmek câiz değildir.”

“Yolun selâmetle gidilmesi için yolu çok iyi bilen, kâmil bir mürşid gereklidir. Böyle bir mürşidin berâberliği olmadan ilâhî huzûra adım atmak hiç de kolay değildir.”

“Kişi sevdiği ile berâberdir hadîsi gereğince Allâh’ı seven ârifler de hep O’nunla berâberdirler.”

“Cenâb-ı Hakk tarafından kulları irşad görevi verilmiş bir mürşid, insanlık için bulunmaz bir nimettir. Onun kelâmı kalbe devâ, nurlu nazarı nefse şifâdır.”

“İslâm’ın ve Müslümanların aziz olması, küfrün ve kâfirlerin zelil düşmesine bağlıdır.”

“Tasavvuf ve hakîkat menzillerini aşıp geçmekten maksat, rızâ makâmı için gerekli olan ihlâsın tahsilidir, başka şey değildir.”

“Dinimiz dünyâ ve âhiretin mutluluğunu garanti etmiştir. Ancak bunun gerçekleşmesi için îmandan sonra herkese şu üç vazîfe düşmektedir: İlim, amel ve ihlâs.”

“Hak mezheplerin hükümleriyle amel etmeden, kalp Allah’tan gayrı unutacak derecede zikir içinde kaybolmaz.”

“Şehvetlerine uyar, kin, kavga, hîle, düşmanlık, tuzak ve nifakla meşgûl olursan bil ki şeytanların mertebesine inersin.”

“Tasavvuf yoluna girmekten maksat, hakîkî îmâna ulaşıp, ilâhî emir ve hükümleri muhabbetle uygulamaktır.”

“Gönlünden mal, makam, evlat ve nefis sevgisini sür çıkar. Halkın hizmetinde ol. Onları incitme.”

“Sûfîlerin özel olarak üzerinde durduğu tasavvuf ve hakîkat ilimleri dînin hizmetçisidir ve bütün seyrü sülûkten maksat ihlâsın elde edilmesidir.”

“Az veya bütün işlerde âlimlere mürâcaat edip, onların verdiği fetvâya uygun amel et.”

  • El-Urvetül Vüskâ Muhammed Ma’sum (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

İnsanlar arasına karışmak, eğer onların haklarını yerine getirmek için olursa zikr olur.”

“Belâların ve şiddetli şeylerin kalkması için istiğfar, tövbe etmek çok faydalıdır.”

“Kulun ıslah olması, kalbinin ıslah olmasına bağlıdır. Fesâdı da kalbin fesâdına bağlıdır.”

“İnsanın izzeti, îmân ve mârifet iledir. Mal ve mevki ile değildir.”

“İnsan her neye kavuşursa, başına ne gelirse bunların hepsi takdir-i ezeliyye iledir.”

“İnsandan bu fâni dünyâda istenen, kulluk vazîfesini yerine getirip, ibâdetleri yapmasıdır.”

“Allâhü Teâlâ insanı beyhûde yaratmadı ki insan kendi hâline terk olunsun; istediğini yapsın, hevâ-yı nefse ve hoşuna giden şeye uysun. Emirlere uymakla ve yasaklardan sakınmakla mükellef kılınmıştır, insan için bunu yapmaktan başka çâre yoktur. Bunu yapmayıp, nefsine, arzu ve hevesine uyanlar, âsi, inatçı olup, Allâhü Teâlâ’nın gazabına uğrarlar ve çeşitli azaplara müstahak olurlar.”

“Vakitleri zikr ve tefekkür ile mâmur etmek lâzımdır. Vakti en mühim işler ile geçirmelidir. Yalnızken ve başkaları ile birlikte iken takvâ ve havf (korku) üzere olmalı ve ölüm ânını düşünüp, tefekkürü terk etmemelidir.”

“Allâhü Teâlâ’nın rızâsını kazanmak için can atarak gayret göstermek, vakti zikr ve tefekkür ile geçirmek lâzımdır. Gecelerin karanlığını istiğfar ile aydınlatmalı (geceleri çok tövbe etmeli) ve bu az vakitte (Dünyâ hayâtında) âhiret azığını hazırlamalıdır.”

“Bid’atler yayılıp sünnetler terkedildiği zulmetli zamanda, İslâm ilimlerinin tahsili ve neşri en mühim işlerdendir. Ve Muhammed aleyhisselâm’ın sünnetini yaymak en büyük maksattandır.”

“Günahlardan hemen sonra tövbe yapılırsa ve tövbe günahtan sonra üç saat içinde yapılırsa o günah amel defterine yazılmaz.”

“Tövbe kapısı açıktır. Allâhü Teâlâ raûf ve rahîmdir. Kimse kusurdan hâlî değildir. Ümitli olmalıdır.”

“Kur'ân-ı Kerîm okumak, Allâhü Teâlâ ile tekellüm (konuşmak) olur.”

“Cennet'e girmek ancak rahmet-i ilâhî iledir.”

“Ömrün en kıymetli zamânı gençlik zamânıdır. En kıymetli şey ise mârifetullahdır. Gençliğini en kötü şey olan hevâ ve heves peşinde harcayıp, mârifetullâhı, ömrün en kötü zamânı olan ihtiyarlık zamânına bırakanlara yazıklar olsun!”

“Kıymetli ömrünü bu fâni ve denî, alçak olan Dünyâ için sarf eden kâbiliyetli gençlere çok yazık! Onlar gençliklerini Dünyâ için harcamakla, aldatıcı bir kahpeye âşık olmuşlar, kıymetli cevherleri saksı parçaları ile değişmişlerdir!”

“Son nefes korkusu bir nimettir ki, Hakk'ın dostları bu derde tutulmuş, giriftâr olmuşlardır.”

“Dünyâ hayâtı geçicidir. Bu birkaç günlük hayâtı ganîmet bilip, Allâhü Teâlâ’nın rızâsını kazanmaya sarf etmek lâzımdır. Alçak dünyânın nimetlerine dalmayıp, âhireti istemek lâzımdır. Ebedî olan âhireti ve âhiret nimetlerini kazanmak için çalışmalıdır.”

“Attâr-ı Şiblî kırk sene ağladı ve başını kaldırıp semâya bakmadı. Ağlamasının sebebi sorulunca; “Kabrin korkusundan ve kıyâmet gününün heybetinden ağlamaktayım" dedi. Semâya neden bakmıyorsun? diye sorulunca da "Meclislerde kahkaha atarak çok güldüm. Bu yüzden utanıp başımı kaldırıp bakamıyorum.” buyurdu.”

“İslâmiyet’e uymadıkça, hiçbir vakit mârifet-i ilâhî hâsıl olmaz.”

  • Şeyh Seyfeddin (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

Gıdâyı azaltmak vücûdu kuvvet ve tâkatten düşürür. Bizim tarîkımızın pirleri devamlı vukuf kalbi ve şeyh sohbeti esasları üzerine yolu kurmuşlardır. Fazla riyâzat ve açlıkla vücûda meşakkat vermek bazı acayip hallerin ve hârika hayâllerin meydana gelmesine sebep olur. Biz bunları işten saymayız. Bizim gâyemiz ancak zikre devam, Allâh’a teveccüh (yönelmek) ve sünnetlere uymakla, meşrû iş ile iştigâl ve kesret-i envâr ve berakâttır.”

  • Seyyid Nur Muhammed Bedvani (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

Sokakta fâsıkla, günaha dalmış kimse ile karşılaşmak kalbde zulmet hâsıl eder.”

  • Habibullah Mazhar Can-ı Canan Şemsüddin (ks) Efendimiz söyle buyurmuştur:

Her kim ki dünyâya düşkün olanlar arasına karışırsa, sohbetin bereketlerine ve tasavvufun nurlarına kavuşamaz! Bir kimse dünyâya düşkün olanlar arasına ihtiyaç olduğu kadar karışır ve hâlis niyetle ve bâtınî nisbetini muhafaza ederek aralarında bulunursa zararı yoktur.”

“Dünyâ mel’ûndur ve dünyâda olan şeylerden Allah için yapılmayanlar da mel’ûndur. Allâhü Teâlâ’nın sevgisi ile Dünyâ sevgisi bir araya gelmez. Allâhü Teâlâ’nın rızâsına kavuşmak için mâsivâyı yâni Allâhü Teâlâ’dan başka herşeyi ve bütün maksatları terk etmek lâzımdır.”

“Takvânın ve verâ’ın (haramlardan ve şüpheli şeylerden sakınmanın) yolu, Resûlullâh’a (aleyhisselâm) mütâbeat, uymak ve onun bildirdiklerini candan kabûl etmektir. Kendi hâlinizi, kitap ve sünnette bildirilen hususlar ile karşılaştırınız. Eğer hâliniz, kitap ve sünnette bildirilen hususlara yâni dînin emirlerine uygun ise makbûldür. Uygun değilse merdûddur, reddedilecektir. Ehl-i sünnet ve cemaat itikâdı üzere olmak lâzımdır.”

  • Şah Abdullah Dehlevi (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

Tarîk-ı Nakşi dört meseleden ibâret buyururlardı:

  • Def’i havâtır
  • Devâm-ı huzur
  • Cezbe ve
  • Vâridat

Şubat 2018, sayfa no: 42-43-44-45

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak