Ara

Sâdât-ı Kiram (ks) Efendilerimizin Nasihatleri

Sâdât-ı Kiram (ks) Efendilerimizin Nasihatleri
  • Mevlâna Halid Ziyauddin Bağdadi (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Sizlere vasiyetim; hocaya itirâzı terk, Rasûlüllâh’ın dînine ittiba’ ve kendini aradan çekip, yok etmeği bu yolun esâsı biliniz. Bu üçü olmadan bu yolda ilerleme olmaz.”

“Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı olanlardan gâfil değillerdir. Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi de başı da saadeti de gider.”

“Hanım, çocuklar, mal ve mülk, Allâhü Teâlâ’nın emânetleridir. Emânetlerini istediği zaman alır.”

“Nefs-i emmâreden kurtulmanın alâmeti, insanların kabûlü ile inkârını, övmesi ile ayıplamasını, kabûl veya ret etmelerini eşit görmektir. İnsanların rağbetine sevinip, aramamalarına, etrâfında dolaşmamalarına üzülmek basitlik, büyük akılsızlık ve anlayışsızlıktır.”

“Binlerce keşf ve kerâmeti, bir sünneti ihyâ etmekle eşit tutmak, olgun olmamanın alâmetidir.”

“Hangi şekilde olursa olsun, bu büyüklere bağlılık büyük nimettir.”

“Bu büyüklerin yolunun azını çok biliniz. Bu büyük hânedâna bağlanmayı, iki Dünyâ devlet ve saadetinin sermâyesi kabûl ediniz.”

“En mühim vasiyetim şudur ki; ölümü, âhiret hâllerini ve nimetlerin hakîkî sâhibini unutmayınız. Elden geldiği kadar peygamberlerin Efendisi’nin (aleyhisselâm) sünnetine ittiba’da (uymada) ileri gitmeye çalışınız. Günde bin kere duyulmayacak kadar alçak sesle, Kelime-i tehlîl söyleyiniz. Hem kalbe yönelerek hem de mânâsını düşünerek olsun. Böylece kalpte, hakîkî matlûbdan başka bir şey kalmasın. Zîrâ büyüklerin yolunda, maksûd olan ma’bûddur.”

“Elden geldiği kadar kaç kötü arkadaştan,

Kötü ahbap kötüdür, en zehirli yılandan.

 

Yılan zehir akıtıp, insanı candan eder,

Ama kötü arkadaş, can ve îmandan eder.”

“Günahların çokluğu ümitsizliğe düşürmesin ve bu yoldan şeytâna fırsat verilmesin.”

“İhlâs ne kadar çok olursa, evliyânın yardımı o kadar ziyâde olur.”

“Evliyânın kalpleri, ilâhî nûrların çıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hakk Teâlâ da hoşnuttur. Onların kalplerinde yer eden, büyük devlete kavuşmuştur.”

“İnsanoğlu dünyâyı elde etmek uğruna, nice sonsuz devlet ve saadetleri kaçırdı.”

“Bizim yolumuz, İslâm dînine ittiba’ (uyma) yoludur. Herkes elinden geldiği kadar buna çalışmalıdır.”

“Sahih keşifle sâbittir ki, kalbi zikredene, îmânının gitmesi için şeytan musallat olamaz.”

“Bütün gayretle, sünnetin yayılmasına ve bidatlerin yok edilmesine çalışmalı; Müslümanların, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğru i’tikâd üzere olmalarına uğraşmalıdır. Bu işle uğraşmadan yapılan zühd ve ibâdeti; kör, kötürüm ve ihtiyarlar da yapar.”

“Namazın şart ve rükünlerini, sünnet ve edeplerini anlatan kitapları insanlara okuyup, tavsiye ediniz ki, büyük devlettir.”

“İhlâsı olan kurtulur.”

“İnsanlardan gelen sıkıntılara katlanmak, Allâhü Teâlâ’nın beğendiği, Rasûlüllâh’ın sevdiği ve büyük evliyânın özendiği bir ahlâktır.”

“İslâmiyet yolunda en önemli edepler şunlardır: İslâm dîninin ahkâmına tam tâbi olmak, genişlik ve darlıkta sabretmek, rahatlık ve bollukta tam şükretmek, sünneti ihyâ etmek, bid’atten sakınmak, kırıklık içinde devamlı Rabbine yalvarıp yakarmak, Allah’tan başkasının hatıra gelmemesi için çok çalışmak, görmek gözün işi olduğu gibi, huzûru da kalbin işi, melekesi hâline getirmek, hattâ kalbin, Dünyâ ve âhirete âit her şeyden yüz çevirip, hakîkî mahbub, yâni gerçek sevgili olan Allâhü Teâlâ’dan başkasına bağlılığının kalmamasını sağlamak.”

  • Şeyh Esad Erbili (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

  • Tarîkat erbâbından bir zâta mürâcaattan maksat yalnız zikir telkini değil, sâlikin kâbiliyet toprağına ilâhî mârifet tohumlarının ekilmesidir. Zîrâ zikir telkini tasavvufî kitapların mütâlaası ile de elde edilir. 
  • Namazın başından sonuna kadar huzur ve huşûyu muhafaza etmek evliyânın büyüklerinin ancak güçlükle muktedir olabileceği meselelerden olduğundan, avam için kolay olmadığı açıktır. Şu kadar var ki, namazın herhangi bir rüknünde olursa olsun namaz kılan için o nisbette kabûl ümîdi şüphesizdir. Binâenaleyh namaz kılanlar huzur için mümkün olduğu kadar çalışıp gayret göstermelidirler.
  • Ağlamayı hafif görüp geçmeyelim. Dünyânın servet ve nimetinin çabucak yol olması ve netîcesinin tehlikesi apâşikâr olduğu kadar (Allah aşkı ve korkusundan) ağlamanın da kerâmet, selâmet, saadet ve gelecekteki rahatı da açıktır.

Kalbin gaflet bağlamasının başlıca üç sebebi şunlardır:

  • Şer'î emirlere, edeplere riâyetsizlik (Fâizli muameleler, yalan, gıybet, dedikodu, banyoda göbek ile diz kapağı arasını örtmeme, yatma hâlinde edebe riâyetsizlik gibi şeyler.)
  • Islâhı için hâriç, gönüllü olarak, gâfil, kalbi isyanlarla siyahlaşan insanlarla oturup kalkmak, gülüp eğlenmek.
  • Dünyânın israf kabîlinden olan süsüne püsüne itibâr etmek.
  • Mahmud Sâmî Ramazanoğlu (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

Nefsin tehlikesinden korunabilmek için şunları tavsiye buyururlardı:

  1. Açlık ve az yemek, oruca devam,
  2. Az uyumak ve teheccüde devam,
  3. Huşû ile ibâdet, mânâsını düşünerek Kur’ân okumak,
  4. Zikr-i dâim içinde bulunmak,
  5. Sâlih ve sâdıklarla berâber olma.
  • Mü’minler bir köke, bir asla bağlıdırlar ki, o da ebedî hayâtı tahakkuk ettiren îmandır.
  • Mü’minlerin haklarını korumak ve menfaatlerini gözetmekte Allah Teâlâ’dan korkarak, din kardeşliğinizi yapın!.. Kardeşlik olan yerde şefkat vardır.
  • Din kardeşliği, temeli toprak olan sıhrî kardeşlikten daha kuvvetlidir.
  • Bizim yolumuzda teslîmiyet gereklidir. Teslîm olan ilmin en yüksek mertebelerine vâsıl olur.
  • Âlimin teslîmiyeti güç, irşâdı kolaydır. Câhilin teslîmiyeti kolay, irşâdı güçtür.
  • Her mü’min ilmî hâlini, ferâizi dîniyyesini kendisi öğrenmesi farzı ayn’dır. İlmihâlini öğrenmeyen kimse günahkâr olur. İslâm diyârında cehâlet mâzeret sayılamaz.
  • “Eğer ki âlim ilmiyle âmil olmazsa, câhil ilim öğrenmekten vazgeçerse, zengin malında buhl (cimrilik) ederse, fakir de dünyâsı için âhiretini satarsa; helâk onlar için yetmiş kerre…”
  • Cenâb-ı Allâh’ı lâyıkıyla bilmeyenler, Allah Teâlâ’dan korkmazlar. Halbuki Allah Teâlâ’dan lâyıkıyla korkmak lâzımdır.
  • Muvâlât-ı evliyâ (Allah dostlarına muhabbet) ve muâdât-ı âdâ (Allah Teâlâ’nın düşmanlarına düşmanlık) efdâl-i tâattır (İtâatlerin en üstünüdür). Her kim ki Hakk Sübhânehü ve Allah Teâlâ’nın muhabbeti dâvâsı üzerindedir.
  • Eğer mukadder olan musîbet ise ondan kaçmakla kurtulunmaz. O yazılmışsa kaçanlara da oturanlara da isâbet eder. Böylece i’tikâd etmek, kalbe böyle kuvvet ve metânet vermek gerekir.
  • Allah Teâlâ’nın abdinden i’râzının (yüz çevirmesinin) alâmeti, o kulun mâlâya’ni ile iştigâlidir.
  • Dünyâ muhabbeti günâhların pîridir. (Dünyâ sevgisi bütün günâhların başıdır.)
  • Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (ks) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

  1. İslâm dîni kadar başka hiçbir dinde ahlâk, bu kadar şümullü ve mükemmel olarak ele alınmamıştır. 
  2. Bizim önemle riâyet etmemiz gerekli olan ahlâkî kuralları medeniyet nedir bilmeyen batılılar bizlere öğretmesin. Bu emânetlere, ahlâkî düsturlara sıkı sıkıya yapışalım. Hem dünyâmızı âbâd edelim hem de âhiretimizi. 
  3. Biz O’nu (sav) dinleyeceğiz, O’na (sav) tâbi olacağız, sünnetine ittibâ edeceğiz, hadislerinin gereğince amel edeceğiz, ahlâk-ı peygamberî ile ahlâklanacağız ki iki cihân saadetini elde edelim. 
  4. Bütün gâyemiz Allâh’ın rızâsını bulmak. Dünyâya gelmedeki gâyemiz bu. Bizleri kendisine kulluk için gönderen Allah (cc), kullukta dahi rızâsını gözetmemizi istiyor. Bütün ibâdetlerimiz Allâh’ın rızâsı için olmalı. 
  5. Din kardeşimizin aç olduğunu duyduk da vicdânımız sızlamıyorsa, ciğerimiz yanmıyorsa îmânımız çok zayıf demektir. Allah muhafaza, böyle zayıf îmânı, bir üflemeyle şeytan alır gider. 
  6. Bu gecede Rabbimizin rızâsı hızlı yağan yağmurlar gibi akıyor. İnsanlığı cehâlet karanlıklarından kurtaran Kur’ân’ımız bu gecede nâzil oldu. Bin aydan hayırlı. Bin ayı hesâb ettiniz mi? Tam 83 sene yapıyor. Kadir’imiz mübârek olsun. 
  7. Melekler mü’minlerin namazlarını, terâvihlerini, vaaz dinleyişlerini, zikirlerini seyretmeye gelir ve onlara imrenirler bu gece. 
  8. Evet, Kur’ân’ımız bu gece indi. Fakat Kur’ân-ı Kerîm’in kıymetini bilemiyoruz. Çocuklarımız gazete okuyor, mecmua okuyor, roman okuyor da Kur’ân okumasını bilmiyor. Kur’ânsız ev haraptır.
  9. Yavrular Kur’ân okuyacak evde. O zaman ziynetlenecek ev. Melekler dolacak oraya. Kur’ân’ımız çok şerefli bir kitaptır. 
  10. Kur’ân, her okunuşunda rûhânî zevk duyuran, hiç usanç vermeyen bir kitaptır. 
  11. Kur’ân, dünyâyı idâre edecek bir ilâhî nîzamdır.
  12. Çocuklarını diri diri gömenler O’nun önünde secdeye kapandılar. Bugün rezil ve perişan olduğumuz, O’ndan ayrıldığımızdandır. 
  13. Arıcılar bal alırken arıları kovandan uzaklaştırmak için tütsü (duman) verir. Şeytan da bizi sigara içmeye teşvik ederek başımızdan melekleri dağıtmak istiyor. Bilhassa gençlere söylüyorum, aman sigaraya alışmasınlar.
  14. Haramlardan sakınmak, başkasının ırzına nâmusuna bakmamak; şehvet gözüyle değil şefkat gözüyle bakmak, hıyânet gözüyle değil siyânet gözüyle bakmaktır.
  15. Rızkın helâlinden olması, şüpheli şeylerden uzak durmak ve vera’ ölçüsünde hareket etmekle olur. Rızık helâl olmazsa ibâdet ü tâatten, yapmış olduğumuz evrâd ü ezkârdan mânevî haz alamayız.

Mart 2018, sayfa no: 56-57-58

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak